► (Hatırlayın!) Hani İbrahim ve İsmail, Kâbe’nin temellerini yükseltiyor (bir yandan da şöyle dua ediyorlardı
“Rabbimiz bu ameli bizden kabul buyur. Şüphesiz ki sen, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’sin.” (2/Bakara 127)
Bir yandan salih amel yapmak diğer yandan kabul olması için Allah’a (cc) içtenlikle yakarmak kulluğun özünü oluşturur. Amele güvenerek duayı, duaya güvenerek de ameli terk etmek ise Allah’ın (cc) razı olacağı bir kulluk değildir.
► Şayet onlar (misli misline), sizin iman ettiğiniz gibi inanırlarsa, hidayete ererler. Yüz çevirirlerse, onlar ancak bir ayrılık içinde olurlar. Onlara karşı Allah sana yetecektir. O (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (2/Bakara 137)
Yahudi ve Hristiyanlardan, sahabi imanının aynısı istenmektedir. Sahabiler, Allah’ın (cc) kendilerinden razı olduğu ve sonrakiler için örnek olarak seçtiği bir nesildir. Sahih iman ve salih amelde ölçümüz sahabilerdir. (Bk. 9/Tevbe, 100)
► Kim de onu (vasiyeti) işittikten sonra değiştirirse bunun günahı, ancak değiştirenleredir. Şüphesiz ki Allah, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 181)
► İyilik yapmanıza, takvalı olmanıza ve insanların arasını düzeltmenize Allah (adına yaptığınız) yeminlerinizi engel kılmayın. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 224)
Akrabalık bağlarını ve anne baba hakkını gözetmeyeceğine, iyilik ve takvaya götüren amelleri yapmayacağına dair yemin eden kimse Mâide Suresi 89. ayette zikredilen kefareti ödeyip yeminini bozmalı, Allah adına yaptığı yemini sorumluluklarını yerine getirmeye engel kılmamalıdır.
► Şayet (geri dönmez ve) boşamaya karar verirlerse şüphesiz ki Allah, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 227)
► Allah yolunda savaşın ve bilin ki elbette Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 244)
► Dinde zorlama yoktur. Rüşd/Hak, batıldan (kesin bir biçimde) ayrılmıştır. Her kim (reddetmek, tekfir etmek, teberrî etmek suretiyle) tağutu inkâr eder ve Allah’a iman ederse kopması olmayan sapasağlam kulp (olan Kelime-i Tevhid’e) tutunmuş (ve İslam dinine girmiş) olur. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (2/Bakara 256)
İslam’ın kopmaz kulpu Kelime-i Tevhid’dir. Kişinin Kelime-i Tevhid’in ehlinden olması ve söylediği Lailaheillallah’ın kendisine fayda sağlaması için iki şart zikredilmiştir: Tağutu inkâr ve Allah’a (cc) iman.
Tağut, Kur’âni bir kavram olup Kur’ân’da sekiz farklı ayette geçmektedir. İslam’ın en önemli kavramlarından olan tağutu reddetmek, tüm peygamberlerin ortak gündemidir. (Bk. 16/Nahl, 36)
Kur’ân’a göre tağut:
- Kur’ân’ın ölçüleri dışında ölçüler koyarak insanları vahyin aydınlığından küfrün karanlıklarına götüren geleneksel, dinî ya da siyasi bilgi kaynağı (2/Bakara, 257)
- Putlaştırılan, uğruna yaşanıp ölünen, dostluk ve düşmanlığın kendisine göre belirlendiği, meşruiyetini Allah’tan almayan değerler ve takip edilen yollar (4/Nîsa, 76)
- Allah’ın yasalarına muhalif kanun yapan ve insanları buna davet eden şahıslar ve kurumlar ile bunların koyduğu yasalar (4/Nîsa, 60)
- Allah’ın dışında ibadet edilen, Allah gibi sevilen, korkulan, gönülden itaat edilen canlı cansız varlıklar (39/Zümer, 17).
Allah’a iman edip, tağutları reddetmeyen her insan tağuta iman etmiş, ona kul olmuş ve Allah’ı inkâr etmiştir. (Bk. 4/Nîsa, 51; 5/Mâide, 60)
► Onlar birbirlerinden (türeyip) gelmiş bir zürriyettir. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (3/Âl-i İmran 34)
► (Hatırlayın!) Hani İmran’ın karısı demişti ki: “Rabbim! Şüphesiz ki ben, karnımdaki (çocuğu) hür (senden başkasına kulluk yapmayan) olarak sana adadım. (Adağımı) benden kabul et. Şüphesiz ki sen, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’sin.” (3/Âl-i İmran 35)
► (Meryem’e verilen olağanüstü rızıkları görünce, Allah’ın rahmetini ümit edip) Zekeriyya Rabbine orada dua etti: “Rabbim! Bana kendi katından temiz bir zürriyet bahşet. Şüphesiz ki sen, duaları işiten/icabet edensin.” dedi. (3/Âl-i İmran 38)
► (Hatırla!) Hani sen sabah vakti ailenin yanından çıkmış, müminleri savaş konumlarına hazırlıyordun. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (3/Âl-i İmran 121)
► Şüphesiz ki Allah, emanetleri ehil olanlara vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletli olmanızı size emreder. Allah, bununla sizlere ne güzel öğüt veriyor. Şüphesiz Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi gören) Basîr’dir. (4/Nîsa 58)
Emanetler ehil kimselere verilmelidir. Bu emanetlerin başında da yöneticilik gelir. Yönetim, Allah’ın Kitabı’nı bilen, şeriatla yönetecek iradeye sahip ve Allah’ın (cc) hükümlerine boyun eğmiş yöneticilere teslim edilmelidir.
► Kim dünya sevabını istiyorsa, şüphesiz ki dünyanın da ahiretin de sevabı Allah’ın yanındadır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi gören) Basîr’dir. (4/Nîsa 134)
► Allah, kötü sözün açıktan söylenmesinden hoşlanmaz. Zulme uğrayan müstesna. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (4/Nîsa 148)
Zulme uğrayan insanın meşru olan üç hakkı vardır;
a. Misliyle karşılık verip, hakkını almak. (Bk. 2/ Bakara, 194)
b. Yapılan zulmü affetmek. (Bk. 16/Nahl, 126; 42/Şûrâ, 40)
c. Yapılan kötülüğe iyilikle mukabelede bulunmak. (Bk. 41/ Fussilet, 34-35)
► Gecede ve gündüzde yerleşmiş ne varsa hepsi O’nundur. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (6/En'âm 13)
► Rabbinin kelimesi (Kur’ân), doğruluk ve adalet bakımından tamamlanmıştır. Onun kelimelerini değiştirebilecek yoktur. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’ ve (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (6/En'âm 115)
Herhangi bir kural, ilke ya da kanunun insanlar arasında hakem olabilmesi için üç sıfatı haiz olması gerekir:
a. Hükümlerinin detaylı ve tafsilatlı olması,
b. Haber verdiği şeylerin doğru olması,
c. Hükümlerinin adaletli olması.
Allah’ın (cc) şeriatı olan Kur’ân, bu sıfatların tamamına sahiptir. Çünkü onu, ilmi, adaleti ve hakemliği kusursuz olan Allah (cc) indirmiştir.
Beşer ürünü yasalar, bu sıfatların tamamından yoksundur. Çünkü bu kanunları; ilim, adalet ve hakemlik konusunda kusurlu olan ve hevaya uyan insan yazmıştır.
Bu nedenle Allah’ın (cc) yasaları asırlar boyu uygulanabilirken, beşer ürünü yasalar her on yılda bir değiştirilmek zorundadır. Allah’ın (cc) yasaları, barış, esenlik, adalet ve emniyet kaynağıyken; beşer ürünü yasalar savaş, felaket, zulüm ve kaos sebebidir.
Ayrıca Kur’ân’ın mufassal/detaylandırılmış bir kitap olmasının hikmetleri için bk. 6/En’âm, 55.
► Şeytandan sana bir dürtü/vesvese gelirse, Allah’a sığın. Şüphesiz ki O, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (7/A'râf 200)
► Şayet barışa yanaşırlarsa, sen de yanaş ve Allah’a tevekkül et. Şüphesiz ki O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (8/Enfâl 61)
► Onların (seni yalanlamak, alaya almak ve aşağılamak için söyledikleri) sözleri seni üzmesin. Şüphesiz ki izzetin tamamı Allah’a aittir. O (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (10/Yûnus 65)
► Rabbi onun duasına icabet etti ve kadınların tuzağını ondan uzaklaştırdı. Şüphesiz ki O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (12/Yûsuf 34)
► “Yaşlılıkta bana İsmail ve İshak’ı veren Allah’a hamd olsun. Şüphesiz ki benim Rabbim, duayı işitendir/icabet edendir.” (14/İbrahîm 39)
► Dedi ki: “Rabbim, gökte ve yerde (konuşulan) sözü bilir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir.” (21/Enbiya 4)
► Ey iman edenler! Şeytanın adımlarına uymayın. Kim de şeytanın adımlarına uyarsa şüphesiz ki o, fuhşiyatı ve münkeri emreder. Şayet üzerinizde Allah’ın lütfu ve rahmeti olmasaydı içinizden hiç kimse ebediyen arınamazdı. Fakat Allah, dilediğini temizleyip arındırır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (24/Nûr 21)
► Evlilik ummayan yaşlı kadınların, süslerini açıp saçmadan, dış kıyafetlerini bırakmalarında onlar için bir günah yoktur. İffetli davranmaları kendileri için daha hayırlıdır. Allah (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi bilen) Alîm’dir. (24/Nûr 60)
► Hiç şüphesiz O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (26/Şuarâ 220)
► Kim Allah’la karşılaşmayı (ve O’ndan mükâfat almayı) umuyorsa, hiç şüphesiz Allah’ın belirlediği süre gelmektedir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (29/Ankebût 5)
► Nice canlı vardır ki, kendi rızkını taşıyamaz. Onları da sizi de Allah rızıklandırır. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (29/Ankebût 60)
► De ki: “Şayet sapıtacak olsam, kendi aleyhime sapıtmış olurum. Hidayeti bulacak olsam bu, Rabbimin bana vahyettiği ile olur. Şüphesiz ki O, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (kullarına en yakın olan) Karib’dir.” (34/Sebe’ 50)
► Allah, hak ile hükmeder. Allah’ın dışında dua ettikleriyse hiçbir şeye hükmedemezler. Şüphesiz ki Allah (evet O), (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (40/Mü’min(Ğafir) 20)
► Kendilerine bir delil gelmemesine rağmen, Allah’ın ayetleri hakkında tartışanlar (var ya)! Onların göğüslerinde kendisine asla ulaşamayacakları bir kibirden başkası yoktur. (Öyleyse) Allah’a sığın. Şüphesiz ki O (evet o), (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (40/Mü’min(Ğafir) 56)
► Şayet şeytandan sana bir dürtü/vesvese gelirse, Allah’a sığın. Şüphesiz ki O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi bilen) El-Alîm’dir. (41/Fussilet 36)
► Göklerin ve yerin yaratıcısıdır. Size kendi nefislerinizden eşler yarattı. Davarlardan da çift çift yarattı. Sizi (bu yolla, dişi ve erkek yaratarak) çoğaltıp yayıyor. Hiçbir şey O’nun benzeri/misli/dengi değildir. O, (işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her şeyi gören) El-Basîr’dir. (42/Şûrâ 11)
Vahyin nurundan uzak, zan ve heva üzere kurulu felsefe kaideleri, İslami ilimlere sirayet etmiş ve İslam ümmetinin Allah (cc) tasavvurunu ifsad etmiştir.
“Hiçbir şey O’nun benzeri/misli/dengi değildir.” ayetiyle Allah’ın (cc) birçok sıfatını tevil/tahrif/inkâra kalkışan fırkalar olmuştur. Teşbihten (Allah’ı kullarına benzetmek) kaçalım derken, daha büyük bir itikadi problem olan tahrif ve inkâra düşmüşlerdir.
Allah (cc) hiçbir şeyin kendisine benzemediğini, dengi ve misli olamayacağını bildirdikten sonra: “O işiten ve görendir” demiştir. Buna binaen: “İnsanda görme sıfatı vardır. Allah da görüyor.” der ve ayeti zahiri üzere alırsak Allah’ı (cc) insana benzetmiş oluruz Ya da: “Görmek için göze ihtiyaç vardır. Allah da görüyor, dersek dolaylı olarak O’nun organı olduğunu söylemiş oluruz.” yaklaşımı ne denli abes ve gerçekten uzaksa; Allah’ın (cc) Kur’ân ve sahih Sünnet’le sabit olan istiva, el gibi sıfatlarını benzer gerekçelerle ve teşbihten kaçınmak için inkâr etmek de o denli abes ve gerçeklikten uzaktır.
Çünkü Allah’ın (cc) sıfatları, O’nun şanına, azametine, yüceliğine ve benzersizliğine yakışır biçimdedir. Biz O’nun (cc) haber verdiklerine iman eder, akli sorgulamalarla sıfatlarının keyfiyeti hakkında akıl yürütüp inkâra kalkışmayız. Allah’ın (cc) isim ve sıfatları hakkında bk. 3/Âl-i İmran, 181; 7/A’râf, 180; 57/Hadîd, 4.
► Muhakkak ki Allah, kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kimsenin sözünü işitir. Allah, karşılıklı konuşmalarınızı işitti. Şüphesiz ki Allah, (işiten ve dualara icabet eden) Semi’, (her şeyi gören) Basîr’dir. (58/Mücadele 1)
Alıntı