Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Ahir Zamanda Unutturulmaya Çalışılan Ahir Zaman Konuları
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 11.01.16, 13:07
KaLpSiz KaLpSiz isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 28.01.15
Bulunduğu yer: Erzurum
Mesajlar: 100
Etiketlendiği Mesaj: 21 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Ahir Zamanda Unutturulmaya Çalışılan Ahir Zaman Konuları

Ahir Zamanda Unutturulmaya Çalışılan Ahir Zaman Konuları -

Ahir zamanda gelecek olan şahıslar ve bu dönemde yaşanacak olaylar insanlığın yüzyıllardır büyük merakla beklediği önemli konulardandır. Ancak son dönemde bazı kimselerce ahir zamana ilişkin alametler, haber ve müjdeler göz ardı edilmekte, bu gerçekler insanlardan gizlenmeye veya unutturulmaya çalışılmaktadır.

Peygamberimiz Hz. Muhammed (sav)'in hadislerinde detaylı olarak bildirilen ahir zaman alametlerine göre ahir zaman iki dönemden oluşmaktadır. Bu kutlu zamanın ilk dönemi bozulmaların, dejenerasyonun, felaketlerin, çatışmaların, savaşların, yoklukların yaşanacağı bir dönemdir. Ahir zamanın ikinci dönemi ise, Hz. İsa'nın tekrar yeryüzüne gelişi ve Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışıyla birlikte, yeryüzüne barışın, huzurun, özgürlüğün hakim olduğu, bolluğun ve bereketin yaşandığı, insanların her açıdan memnun oldukları güzelliklerle dolu bir dönemdir.

Hadis-i şeriflerde ahir zamanın ne zaman ve ne şekilde başlayacağını ortaya koyan yüzlerce alamet haber verilmektedir. İçinde bulunduğumuz dönemde, Peygamberimiz (sav)'in 14 yüzyıl önce haber verdiği alametlerin birbiri ardına gerçekleşmesi, ahir zamanın ilk döneminin yaşanmaya başlandığını açık bir biçimde ortaya koymaktadır. Bu alametlerin birbiri ardına gerçekleşmesi ile İslam alemi çok kutlu bir bekleyiş içine girmiştir: Hz. İsa'nın yeryüzüne ikinci kez gelişi ve Hz. Mehdi ile birlikte Deccal'in fitnesini ortadan kaldırıp İslam ahlakını tüm dünya üzerinde hakim kılmaları.

Bu kutlu dönem, Sevgili Peygamber Efendimiz (sav)'in hadislerinde de açıkça vurgulanarak ahir zamanda yaşayan tüm iman sahiplerine müjdelenmiştir:

"Mehdi benim Ehl-i Beyt'imden ve benim neslimdendir. O, yeryüzünü adaletle dolduracaktır. Muhakkak ki o İsa Aleyhisselam ile birlikte yola çıkarak Filistin arazisindeki Bab-u Lut denilen mevkide Deccal'i yok etmesi için Hazreti İsa'ya yardım edecektir." (Ölüm, Kıyamet, Ahiret ve Ahir Zaman Alametleri, İmam Şarani, Bedir Yayınevi, s. 438, (816) )

Ancak tüm Müslümanların şevk içinde bekledikleri bu müjdeli olayları bazı kimseler aynı heyecanla beklememektedirler. Doğruluğu konusunda büyük İslam alimlerinin tümünün hemfikir olduğu ahir zaman hadislerine karşı, kendilerince ilgisiz ve kayıtsız kalarak adeta Müslümanların bu konuyu unutmalarını istemektedirler. Şüphesiz ki, Peygamberimiz (sav)'in, ahlakını kendi ahlakına benzettiği, pek çok üstün özelliği ile övdüğü Hz. Mehdi gibi kutlu bir şahsı ve hayatı mucizelerle dolu bir peygamber olan Hz. İsa'yı bekliyor olmak ilgisiz kalınabilecek veya unutulabilecek bir durum değildir.

Ahir zamanda yaşıyor olmak ve tarihin en büyük fikri mücadelesine tanıklık etmek, bu yüzyılda yaşayan sınırlı sayıda insana nasip olacak önemli bir nimettir. Bunun bilincine varan her samimi Müslüman, Allah'ın seçip görevlendirdiği Hz. İsa ve Hz. Mehdi'ye uymak, onlara mücadelelerinde destekçi olmak isteyecektir. Samimi iman edenler için, İslam ahlakının tüm dünyaya hakim olması, dünyadaki en büyük mutluluk kaynağı olacaktır. Bu yazının hazırlanmasındaki amaç da, ahir zamanın unutulmaması gereken bu önemli olaylarını ve müjdelerini bir kez daha hatırlatmaktır.

Mesih Deccal Faaliyette...

Ahir zamanda, unutturulmaya çalışılan ahir zaman konularından biri, Deccal'in çıkışı ve yeryüzünde organize edeceği dinsizlik fitnesidir. Hadislerde hakkında detaylı bilgiler verilen Mesih Deccal'in, içinde bulunduğumuz yıllarda faaliyetlerine başlamış olduğundan daha önceki yazılarımızda da bahsetmiştik. (En doğrusunu Allah bilir)

Peygamber Efendimiz (sav), Deccal'in fitnesinin büyüklüğüne dikkat çekerek "Allah Hz. Adem'i yaratmış olduğu günden bu yana, Deccal'in fitnesinden daha büyük bir fitne olmamıştır." (M. Chastrette, "Trends in structure-odor relationships", SAR QSAR Environ. Res. 6, 1997, s. 215-254.) hadisiyle tüm Müslümanları bu tehlikeye karşı uyarmıştır. Gerçekten de günümüzde Deccaliyet'in etkisi, dünya halkları üzerinde tüm gücüyle hissedilmektedir. Pek çok ülkede Müslümanların maruz kaldıkları zorluk, sıkıntı ve eziyetler her geçen gün artmaktadır. Açıktır ki, bugünün dünyasında yaşanan her türlü zulmün, adaletsizliğin ve kargaşanın altında dinsizliğin toplumlar üzerinde meydana getirdiği büyük tahribat rol oynamaktadır. Yeryüzünde dinsizliğin yayılması için mücadale edenlerin kendilerine en büyük dayanak olarak kullandıkları evrim teorisi ve Darwinizm düşüncesinin ortadan kaldırılması, işte bu nedenle son derece büyük önem arz etmektedir. Bu açık gerçeğe rağmen bazı kimseler Darwinizm ile yapılan fikri mücadeleyi de kendilerince önemsiz göstermeye çalışmakta, hadislerde ahir zamanın en büyük fitnesi olarak tarif edilen Deccal'in, bu fitnesini evrim teorisi ile faaliyete geçirdiğini anlamamakta diretmektedirler.

Öte yandan şu anda tüm dünyada ileri boyutta bir ahlaki dejenerasyonun var olduğu herkes tarafından kabul edilen bir gerçek olmasına rağmen, bu bozulmanın altında yatan sebeplerin bazı çevrelerce hiç gündeme getirilmeyip örtbas edilmeye çalışılması da Deccaliyetin yaygın etkisi açısından dikkat çekicidir. Oysaki herkese bir şekilde zararı dokunan bu ahlaki bozulmanın tedavi edilebilmesi, ancak ve ancak sorunun kaynağındaki Deccaliyet etkisinin deşifre edilip üzerine gidilmesi ile mümkün olabilir.

Dünyada meydana gelen gelişmeler, Deccal'in faaliyetlerinin başlamış olduğunu göstermektedir. Bu durum, Hz. Mehdi'nin çıkışının oldukça yaklaşmış olduğuna işaret etmektedir. (En doğrusunu Allah bilir)

Hz. Mehdi'nin Zuhuru Yaklaştı...

Ahir zamanın en önemli olaylarının başında Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışı ve onun liderliğinde İslam Birliği'nin kurulması gelmektedir. Hz. Mehdi, Kuran ahlakının yaşanmasına vesile olacak ve kendi önderliğinde bir İslam birliğini de gerçekleştirecektir. Peygamber Efendimiz (sav) de bazı hadislerinde Hz. Mehdi'nin geliş tarihi olarak açıkça Hicri 1400 yılını (Miladi olarak 1979-1980 yılları) vermiş ve bu kutlu şahsın önderliğini müjdelemiştir. Bu hadislerden biri şöyledir:

"İnsanlar 1400 senesinde Mehdi'nin yanında toplanacaklardır." (Risaletül Huruc-ül Mehdi, s. 108)

Bu haber iman edenlerin şevk ve heyecanını arttıran çok büyük bir müjdedir. Peygamber Efendimiz (sav)'in hadisleriyle beraber, İslam alimleri de, yaşadıkları dönemlerden günümüze kadar ulaşmış el yazması eserleriyle, o zamandan bugüne, bu büyük müjdenin şevk ve heyecanını taşımışlar; inananlar için bu konunun canlı tutulmasına ve takibine vesile olmuşlardır. Nitekim içinde bulunduğumuz bu dönemde ortaya çıkan bazı alametler bize, Hz. Mehdi'nin çıkışının oldukça yaklaştığını göstermektedir.

Hiç şüphe yok ki bu konu hakkında öğrenilecek her yeni bilgi, Müslümanların heyecanını arttırmaya vesile olacaktır. Ancak kimi çevreler Mehdiyet konusundan aleni şekilde bahsedilmesini istememektedirler. Bu konunun üstünü kapatarak insanlar tarafından unutulmasını isteyen tavırlar sergilemekte ve kendilerince bu müjdeyi engellemeye çalışmaktadırlar. Elbette Yüce Allah bu çabalarını geçersiz kılacağını müjdelemiştir:

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kafirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. Müşrikler istemese de, O, dini (İslam'ı) bütün dinlere üstün kılmak için elçisini hidayetle ve hak dinle gönderen O'dur. (Tevbe Suresi, 32-33)

İslam Birliği'ne Giden Yol Açıldı...

Dikkat edilecek olursa, son dönemde yazılı ve görsel basında İslam Birliği'nden sıkça bahsedilmektedir. Çeşitli ülkelerin başbakan ve bakanları, politikacılar, köşe yazarları, televizyon program yapımcıları, çeşitli dergiler, kanaat önderleri bu konudaki özlemlerini dile getirmektedirler. Bununla birlikte bu birliğin sağlanabilmesi için bazı somut adımların da atılıyor olması son derece sevindirici bir gelişmedir. İslam Birliği'ne giden yol sebepler dahilinde ilerlemektedir ancak burada asıl önemli olan bu konunun bir ahir zaman müjdesi olması ve konuya bu gözle bakılması gereğidir. Allah'ın izniyle bu birlik, Hz. Mehdi'nin vesilesiyle kurulacaktır. Bu görev, onun kaderinde başarıyla tamamlanmıştır. Ancak bu bilginin insanları gevşekliğe sürüklememesi gerekir. Müslümanlara düşen sorumluluk, bu konuyu sürekli gündemde ve canlı tutmak, gelişmeleri takip edip tüm Müslümanları bu konuda bilgilendirmek ve müjdelemek olmalıdır.

Hz. İsa İkinci Kez Yeryüzüne Gelecek...

Ahir zamanın bir başka müjdeli konusu olan Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelişi konusu da aynı şekilde kimi çevrelerce örtbas edilerek unutturulmaya çalışılmaktadır.

Oysaki, Hz. İsa'nın ikinci kez yeryüzüne gelecek olması Kuran ayetlerinde ve Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde iman edenlere müjdelenmiş bir gerçektir. Bu hadislerden bazıları şöyledir:

"Hayatım elinde olan Allah'a yemin ederim ki Meryem oğlu (İsa Aleyhisselam)'ın adil bir hakim olarak sizin içinize inmesi muhakkak yakındır." (Sahihi Müslim, 6/532)

"İsa bin Meryem benim ümmetim içinde; adaletli bir hakim ve (yönetimde) adil bir imam olacak, haçı kırıp ezecek ve domuzu öldürecektir... Kap su ile dolduğu gibi yeryüzü barışla dolacaktır. Din birliği de olacak, artık Allah'tan başkasına tapılmayacaktır." (Sünen-i İbn-i Mace, 10/334)

Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde bildirildiği üzere, bundan iki bin yıl önce Allah'ın Kendi Katına yükselttiğini (Nisa Suresi, 158) bildirdiği Hz. İsa ahir zamanda yeryüzüne tekrar gelecek, Hz. Mehdi ile birlikte yeryüzünde barışın ve huzurun sağlanmasına Allah'ın izniyle vesile olacaktır. Üstelik son dönemlerde yaşanan birçok olay ve gelişme, bu değerli misafirin gelişinin iyice yakınlaştığını da göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Bu nedenle içinde bulunulan bu kıymetli dönem çok iyi değerlendirilmeli, Hz. İsa geldiğinde mahçup olunacak her türlü tavır ve ahlaktan sakınılmalıdır. En sakınılması gereken ve belki de kişiyi en çok utandıracak tavırlardan biri de hiç şüphesiz, bu konuyu müjdelemek yerine bu gerçeği örtbas edip unutturmaya çalışan bir hal sergilemektir. Bu nedenle samimi iman edenlerin, Allah'ın bu kutlu elçisinin binlerce yıl sonra yeniden yeryüzüne gelecek olmasının ne kadar olağanüstü bir olay olduğunu sürekli gündemde tutmaları, bazı kimselerde ortaya çıkabilecek gevşeklik ve şevksizliğin engellenmesi açısından önemlidir.

Adalete, huzura, düzene ve güzel ahlaka özlem duyanların beklentisi içinde oldukları kurtuluş, Allah'ın izni ile pek yakındır. Yaşanan pek çok gelişme, bu kurtuluşun yaklaştığının birer alametidir.

Bu alametlere tanıklık eden insanlar, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişinin yakınlaştığını umut edebilirler. Her bir alamet, bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır. Asırlardır beklenen bu tarihi müjde-Allah'ın izniyle- gerçekleşmek üzeredir.

Hiç kuşkusuz ki İslam dinini aslına döndürecek, insanların imanına vesile olacak, Müslümanlar arasında büyük bir birlik sağlayacak böylesine kutlu bir dönemde yaşıyor olmak Müslümanlar için çok büyük bir nimettir. Tüm İslam aleminin beklediği böylesine büyük ve müjdeli olaylara karşı ilgisiz ve kayıtsız kalmanın, bu hususları unutturmaya çalışmanın ileride Hz. İsa ve Hz. Mehdi'nin -Allah'ın izniyle- gelişleriyle birlikte bu tavrı sergileyen kişiler için büyük bir mahçubiyet nedeni olabileceği de unutulmamalıdır. Rabbimiz Kuran'da bu kutlu dönemi şöyle haber vermiştir:

Allah, içinizden iman edenlere ve salih amellerde bulunanlara va'detmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl 'güç ve iktidar sahibi' kıldıysa, onları da yeryüzünde 'güç ve iktidar sahibi' kılacak, kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirecektir. Onlar, yalnızca Bana ibadet ederler ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır. (Nur Suresi, 55)

Ahir zaman alametlerine tanıklık eden insanlar, Allah'ın izniyle, Hz. İsa'nın ve Hz. Mehdi'nin gelişinin yakınlaştığını umut edebilirler. Her bir alamet, bize, çok kutlu bir dönemde yaşadığımızın hatırlatıcısıdır. Asırlardır beklenen bu tarihi müjde -Allah'ın izniyle- gerçekleşmek üzeredir.

Hz. Mehdi'nin Gelişi Peygamberimiz (sav)'in Bizlere Bir Müjdesidir

Hz. Mehdi'nin gelişi bizzat Peygamberimiz (sav) tarafından müjdelenmiştir ve Peygamberimiz (sav)'in bu konuda tevatür (kuvvetli haber, içinde yalan ihtimali olmayan ve bir cemaate dayanan kuvvetli haber) olarak kabul edilen çok sayıda hadisi vardır. Peygamberimiz (sav) bir hadisinde "Hz. Mehdi ile müjdelenin. O Kureyş'ten ve Ehl-i Beyt'imden bir kişidir." (Kitab-ul Burhan Fi Alamet-il Ahir zaman, s.13) sözleriyle, bu konunun Müslümanlar için bir müjde olduğunu bildirmiştir.

Hz. Mehdi'nin gerçekleşen yüzlerce çıkış alametlerinden birkaçı şunlardır:


Afganistan'ın işgali

İran-Irak savaşı

Fırat'ın suyunun kesilmesi

Ramazan'da Ay ve Güneş tutulmaları

Kuyruklu yıldızın doğması

Kabe baskını ve Kabe'de kan akıtılması

Doğu tarafından bir ateşin görülmesi

Irak'ın işgali

Çölde batan ordu

Hz. Mehdi'nin çıkışından önce yaygın katliamlar meydana gelmesi

Dünyanın her yerini karışıklık ve kargaşanın kaplaması

Kadınlar ve çocukların dahi katledildiği fitnelerin yaşanması

Büyük şehirlerin yok olması

Depremlerin çoğalması


Hz. Mehdi'nin çıkışı ile ilgili hadislerin ard arda gerçekleşmesi belirli bir döneme işaret etmektedir. Açıktır ki tüm alametlerin Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren sırayla ortaya çıkmaları, içinde bulunduğumuz dönemin Hz. Mehdi'nin yeryüzünde bulunuş yılları olduğunu çok net bir şekilde ortaya koymaktadır. (En doğrusunu Allah bilir.)

Bediüzzaman'ın Ahir Zaman ile İlgili Açıklamaları Gözardı Edilemez

Daha önceki yazılarımızda da detaylı olarak ele aldığımız gibi; hicri 13. asrın müceddidi Bediüzzaman'ın, üzerinde ehemmiyetle durduğu konulardan biri de ahir zamandır. Bediüzzaman, Müslümanlar için müjdeli olan bu dönemin alametlerini ve önemli şahıslarını sayfalarca ve çok detaylı olarak açıklamıştır. Said Nursi, Hz. Mehdi'nin gelişi ve İslam ahlakını tüm dünyaya hakim kılması konusunda tüm Müslümanlara yol gösterici nitelikte önemli açıklamalarda bulunmuştur. İçinde bulunduğumuz döneme ışık tutan bu değerli izahlar, hiçbir şekilde göz ardı edilip yok sayılamaz.

Son dönemde yazılı ve görsel basında İslam Birliği'nden sıkça bahsedilmekte, böyle bir birliğe duyulan özlem çeşitli çevreler tarafından dile getirilmektedir.

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147