Korint coğrafi konumu nedeniyle antik çağın önemli bir denizcilik, ticaret ve kültür merkezi idi. Korint tiranı Periandros (MÖ 668 – 584) tanrıların öfkesini uyandırma korkusuyla*1 kanal yapmaktan vazgeçince, gemileri kıstaktan geçirmek için dahice bir yöntem buldu. İçindeki derin oyuklara yağlanmış tahtadan raylar yerleştirilen büyük taş döşeli yola “karşıya çekmek” anlamına gelen “diolkos” adı verilmişti. Korint yakınlarındaki bir limana demir atmış gemilerden yük indiriliyor ve tekerlekli yük arabalarına konularak köleler tarafından raylı yol üzerinden öbür yakaya çekiliyordu. Daha küçük gemiler ise bazen yükleriyle birlikte, bu yoldan çekilerek öbür yakaya götürülüyordu. Gemiler karadan yürütme efsanesinin belki ilk gerçekleştiği yer Korint’in diolkos’udur.
Coğrafyacı Strabon, Korint’ten “iki limana hâkim” kent olarak söz eder. Korint hem kuzey-güney yönündeki kara ticaretini hem de doğu-batı yönündeki deniz ticaretini elinde tutuyordu. Denizciler neden kıstak üzerinden kara yoluyla gitmeyi tercih ediyorlardı? Çünkü aksi halde Peloponnes’in güneyindeki burunları çevreleyen azgın denizlerden geçerek, 320 kilometrelik tehlikeli bir yolculuk yapmak zorundaydılar. Özellikle “Maléas burnunu geçen evini unutsun” denilen Malya Burnu denizcilerin korkulu rüyasıydı. Korint yüksek liman harçlarının yanı sıra ulaşım yolundan taşınan yük ve gemilerden aldığı geçiş ücretleriyle kısa zamanda zengin oldu. Çevredeki tapınaklar da bu zenginlikten nasibini aldı, çünkü diolkos geçişini kullanan tüccarların tapınaklara uğrayıp bağışlarda bulunması usuldendi. Karayolu geçişini kullananlardan da vergi toplanıyordu. MÖ yedinci yüzyılın sonlarına geçit ve limanlardan toplanan vergi gelirleri o kadar yükseldi ki, vatandaşlardan vergi toplamaya da gerek kalmadı.
Kanal açma projesi ilerleyen asırlarda Korint bir Roma eyaleti olduktan sonra Julius Caesar ve daha sonra Caligula tarafından gündeme getirildi. Neron altı bin köle ve hükümlü kullanarak MS 67’de kanal üzerinde çalışmaya başladı. Ancak Roma’da başlayan ayaklanma nedeni ile geri dönmek zorunda kalınca bu girişim durdu. Sonraki yıllarda Herodes Atticus ve daha sonra Bizanslılar kıstağı kesmeye yönelik bazı çabalar gösterdiler. Bu çabalar da başarılı olamadı. Aynı şey kazmaya başladıktan kısa bir süre sonra vazgeçmek zorunda kalan Venedikliler için de geçerliydi. Kanal asırlar boyu bir proje olarak kaldı.
Yakın Çağda Korint kanalının yapılmasına yönelik ilk çalışmaları Yunan Devletinin kurulmasının ilk yıllarında devlet başkanı olan Ioannis Kapodistrias (1828 – 1831) başlattı. Ancak bu görev için seçilen Fransız mühendis çok para talep edince plan bir kez daha suya düştü. 1869’da Süveyş Kanalı’nın açılmasından sonra kanal meselesi yeniden canlandı; Thrasivulos Zaimis hükümeti aynı yıl Korint kanalının açılması için parlamentodan bir yasa çıkardı. Kanal ihalesini alan firmanın iflası üzerine nihayet İstanbullu banker Andreas Singrós’un şahsi girişimi ve finansmanıyla proje tamamlanabildi. Kanalın açılışı, 25 Temmuz 1893’te Kral I. Giorgios’un katıldığı ihtişamlı törenle gerçekleşti.
Korint Kanalı’nda Muşlu Ermeni İşçiler
Kanal projesinin sahibi olan Macar ihtilalci-general-girişimci István Türr çağın renkli şahsiyetlerindendir. Türr Macaristan’ın Avusturya’dan bağımsızlığını hedefleyen 1848 Devrimi’nin önderlerindendi. Devrimin başarısızlığa uğraması üzerine ülkesinden kaçarak gıyabında idama mahkum edildi. Baden’de, Milano’da ve Uruguay’da devrimci mücadelelere katıldı. 1860’ta İtalya’nın bağımsızlık savaşında Garibaldi kuvvetlerinin komutanlığını üstlenerek general rütbesini kazandı. 1870’lerde Fransa’da kurduğu bir şirket, başarısızlıkla sonuçlanan ilk Panama Kanalı projesini üstlendi. Korint Kanalı için 1881’de kurduğu ikinci şirket de kanal tamamlanamadan iflas etti. Buna rağmen General Türr ve bugünkü Slovakya’da Kosice kentinden gelen baş mühendisi Bela Gerster Macaristan hükümetinin kanal geçişinde yaptırdığı mütevaı anıtta anılmaktadır.
Günümüzde kanaldan yılda elli değişik ülkeden toplam on bir bine yakın gemi geçiyor. Atina’dan yaklaşık 80 km. uzakta olan kanal, milyonlarca insanın her yıl uğradığı bir geçit istasyonu. Ziyaretçiler kanalın sarp yamaçlarını, suyun maviliğini gözetleyerek ve tabii fotoğraf çekerek kanalı değerlendiriyor. Kanal büyük yük gemileri için çok dar, o yüzden hemen hemen sadece turizm amacıyla kullanılıyor. Kanalın iki yakasını bağlayan köprülerin biri Posidonia’da, diğeri Isthmia’da, ana kara ile Mora Yarımadası arasındaki ulaşımı sağlıyor. Kanal sahip olduğu durum itibarıyla günümüzde scooter sürme şampiyonası, bungee jumping, ayakta kürek şampiyonası gibi organizasyonlar için de kullanılıyor.
Her milletten insanların uğradığı bu mühendislik şaheserini gerçekleştiren işciler hakkında da bilgi edinmek istedim. Proje lideri Macar general István Türr’ün denetimi altında çalışan işçiler kimdi?
Şantiyede 1885’te çalışan işçi sayısı farklı kaynaklara göre 1.400 ila 2.500 kişi görünüyor. İşçilerin coğunluğu İtalya ve Sırbistan-Karadağ’dan gelmiş. İşçileri uzmanlıklarına göre ayırıp iş bölümü yapılmış. Ancak endemik hastalıklar ve ağır çalışma koşulları yüzünden ölüm sayısı yükselmeye başlamış. Saatlerce suyun içinde sağlıksız koşullarda çalıştırılan işçiler kısa zamanda ciddi kayıplar vermiş. 1882 yılında vasıflı işçi olarak çalışmak üzere, taş ustaları ile ünlü Daron diyarının Muş kazasından bir grup işçi getirilmiş. Kaynaklar ilk grubun 500 kişi olduğunu belirtiyor. İki buçuk yılda teslim edilmesi beklenen kanal için istihdam talebi büyüdükçe Muş’tan daha fazla usta çağırılmış. Toplam 2.500 bilinen işçi sayısının 1.400 kadarı kanalın bitimine kadar Muş’tan gelen Ermeniler olmuş. Yunan kaynaklarında “Dayanıklı Ermeni taş ustaları” olarak geçen bu işçi topluluğu kanal bitiminden sonra aileleri ile birlikte Korint ve Atina’ya yerleşmiş.
Hınçak Partisi’nin kurucularından Rupen Han-Azad (asıl adı Nişan Garabedyan) İstanbul Kumkapı’da yapılan Temmuz 1890 tarihli gösteri sırasında polis tarafından tutuklanmak üzereyken yurt dışına kaçmayı başarmış, Atina’ya yerleşerek devrimci faaliyetlerini buradan sürdürmüştü. Kumkapı eyleminin ardından Atina’ya gelen Hınçak partisi üyesi Mihran Damatyan’ın Korint kanalının Ermeni işçileri hakkında Han-Azad’a verdiği rapordan aşağıdaki bilgilere ulaşıyoruz :
“Atina’da o zamanlar devrimci eylem geliştirecek Ermeni nüfusu yoktu. Ancak, başkentin yakınında, Korint bölgesinde kanal açılması için büyük bir projenin gerçekleştirildiği bilgisini aldık. Ermenistan’ın Muş bölgesinden gelen yaklaşık 2.000 Ermeni işçi şantiyelerde çalışmaktadır. Aralarında Hınçak partisi üyesi küçük gruplar, Türkiye’de eylem yapma amaçlı organize olmaya çalışıyorlar.”
Rupen Han-Azad ve Mihran Damatyan Atina’daki partiyi canlandırmak amacıyla, Kumkapı olaylarınında şehit düşen Ermenileri onurlandırmak için Korint’ten Ermeni işçilerin katılacağı bir etkinlik organize etmeyi düşünürler. Yunan tarihinin önde gelen isimlerinden “Doğu Federasyonu” sözcüsü Leonidas Voulgaris’in desteği ile Atina merkez meydanında Yunanlılar, Giritliler, Arnavut ve Makedon işçileri de davet ederek Sultan II. Abdülhamid karşıtı ilk eylemi gerçekleştirirler. Eylemin sayıca en büyük katılımı Korint’ten gelen Muşlu Ermeni işçiler sağlar.
Eylemden birkaç gün önce gazetelerden haberdar olan Türk büyükelçisi, Başbakan Deliyannis’ten etkinliğin yasaklanmasını ister. Başbakan diplomatik kriz yaratma yanlısı değildir. İptal işlemini başlatır, ancak General Botsaris’in müdahalesi üzerine tutumunu değiştirir. General başbakana “Ermenilerin benim kontrolümde olduğunu ve hiç kimsenin yaptıkları işe burnunu sokma hakkının olmadığını” bildirir. Etkinlik hükümet ve belediyenin katılımı ile gerçekleştirilir. Atina merkez meydanında “Yaşasın Yunanistan”, “Yaşasın Ermenistan” sloganları Ermenice ve Yunanca marşlar eşliğinde söylenir. Generalin talebi üzerine şehir bayraklar, defne yapraklı çelenkler ve Kumkapı’da şehit düşen Ermenilerin fotoğrafları ile süslenir. Tarih 16 Temmuz 1891’dir.
Korint önce kanalda çalışan Ermeni işçilere ev sahipliği yapar. Ardından yöreye 1894-1896 Hamidiye katliamları ve 1915 Ermeni soykırımı öksüzleri gelir. En son 1922’de Küçük Asya felaketinden gelen mültecilere kucak açan Korinthos’ta günümüzde Ermeni cemati adına kimse kalmamıştır. İsimler değişmiş, insanlar başka ülkelere göçmüştür. 138 yılın ardından bugün Korint’te o ilk Daronlu işçilerin izine rastlamak mümkün değil. Patra merkezinde 1900’den kalma ilk kahveci dükkanının adı, kurucusu Muş’lu Danielyan’ın anısına on yıl önceye kadar A. Danilidis olarak bilinirdi. Onun da yerinde artık yeller esiyor.