İMPARATOR HİROHİTO...
Japonya'nın 124. imparatoruydu, Hirohito. Japon Tanrısı olması anlamıyla belki de son imparatordu. Ve Japonlarca Tanrı kabul edilen bu adamla konuşulamaz, dokunulamaz, gözlerinin içine bakılamazdı. 2. dünya savaşını kaybeden, milyonlarca kayıp veren Japonlar, savaşın sonunda Amerikalılar kapılarına devasa güçlerse, atom bombalarıyla, kitle imha silahlarıylarıyla dayanmışken teslim olmadılar. Çünkü tek bir şartları vardı. Hepimizi öldürmeden önce İmparatorluk ailesine dokunamaz ya da yargılayamazsınız!...
Hakkında çok fazla bilgi bulunmayan bir adamdı Hirohito. Japon prensleri içinde Avrupa seyahatine çıkan, Japonya dışına çıkan ilk kişiydi. İyi eğitim almıştı. Onun imparatorluğu döneminde Japonya Asya'da büyük bir güç, dev bir imparatorluk haline gelmişti. Yetkileri sınırsızdı. Her sözü Tanrı kelamı kabul edilirdi.Enerji kaynaklarının yetersizliği ve militarizmin, kibrin şiddetli yükselişi Japonya'yı 40'lı yılların başlarında bir savaşa doğru itiyordu. O savaş ki hem Japonya, hem de tüm dünya için bedelleri çok ağır olacaktı...
Japon imparatorluk ordusu, Pearl Harbour'da Amerikan deniz üssüne ansızın saldırarak savaşa çok hızlı girdi. Tıpkı Naziler gibi ilk yıllarda ilerlemeleri de çok hızlı oldu. Japon ordusundan üst üste zafer haberleri geliyor, Amerikan ve İngiliz kuvvetleri, Asya'da güneş imparatorluğunun çocukları karşısında devamlı geri çekiliyorlardı...
Fakat ilerleyen zaman içerisinde belki bir başka yazının konusu olabilecek teknik sebeplerden ötürü Japon ilerlemesi durdu. Amerika'lıların üstün imalat kapasiteleri, sınırsız ham madde ve insan kaynakları karşısında dayanamaz hale geldiler. Amerikan fabrikaları aralıksız olarak uçak, tank ve ağır silahlar üretiyor ve büyük bir hızla cepheye gönderiyorlardı...
Savaşın son 2 yılındaki "Kamikaze" intihar pilotları hamlesi de Japonya'yı kurtaramadı. Tersine ellerindeki çok kıymetli ve yerine geri konulamaz, eğitimli pilotları tüketti. Müttefik ordusu JAponya'nın insanüstü ve inatçı direnişine rağmen Japon adalarını birer birer ele geçirip JApon ana karasına dayandı. Amerikan hesaplamalarına göre Japon ana karasını işgal edebilmek müttefiklere 1 ila 1.5 milyon asker kaybına mal olacaktı. Çünkü Japon'lar asla teslim olmuyor, bunu büyük bir onursuzluk sayıyor, ölene kadar savaşıyorlardı. 1.5 milyon Amerikan askerinin daha kaybını göze almak Amerika için kabul edilemez bir rakamdı...
Amerikalı'ar, savaşlar tarihinin en zalim kararlarından birini aldılar; 3 gün içinde Hiroşima ve Nagazaki şehirlerine 2 atom bombası atıldı. Yüz binlerce sivil, kadın çocuk demeden imha edilmişti. Bu korkunç zulmün Japonya'yı dize getireceğini, teslime zorlayacağını düşündüler. Müttefikler, Japonya'dan kayıtsız şartsız bir teslim anlaşması istiyorlardı. Ama Japonya teslim olmadı. Ana karayı savunmak için bütün halkın öleceği gün için hazırlıklara başladılar. Japon ana karası korkunç bir ölüm tuzağına dönüşmüştü, müttefikler şaşkın ve çaresizdi...
Japon imparatorluk ordusunun bir tek şartı vardı; Hiç kimse imparatora dokunamaz, yargılayamaz! Japonya'nın bu tek teslim şartı, imparatoru tıpkı Avrupa'daki örnekleri gibi (Nürnberg mahkemeleri) savaş suçlusu olarak yargılamak ve asmak isteyen Müttefikler için büyük bir prestij kaybıydı. Ve fakat Japonya'nın korkunç direncini hiç bir şekilde kıramayacaklarını anlamışlardı. Koşulu kabul ettiler...
Büyük intikam hisleriyle Japonya'yı işgal eden Amerikalılar, başbakan Tojo dahil bir çok Japon subayı ve ileri gelenini alelacele mahkeme ve kararlarla astılar. Ama imparatorluk sarayı teslim olmaz ve yıkılmaz bir iradenin abidesi gibi kapısındaki siyah üniformalı imparator muhafızlarının korumasında ayakta duruyordu...
İmparator Hirohito, sonrasında Halkının yaralarını sarmak ve yabancı baskıları azaltmak adına bir çok taviz verdi. Hatta yabancı elçilerle Konuşmak ve göz göze gelmeyi bile kabul etti! Bazı kibirli Amerika'lı komutanlar işgalden sonra bir bahane bulup imparator Hirohito'yu da yargılamayı gündeme getirdiler. Ama Amerika bu girişimi asla göze alamadı. Çünkü biliyorlardı ki Japonya'nın Tanrı Kralı'nın bir parmak hareketi 150 milyona yakın Japon'u canı pahasına harekete geçirebilirdi!...
Hirohito 1989'a kadar, 63 yıl boyunca İmparator olarak kaldı. Dev kayıplara ve tüm olanlara rağmen Japon halkının saygı, sevgi ve desteğini asla kaybetmedi. Nereyi ziyaret etse yuz binlerce insan onu görebilmek için toplanırdı. Tanrı Kral Japon ulusunun teslim olmaz iradesi olarak yaşadı ve öldü!...
DİP NOT: Japon Direnişinin boyutlarını anlayabilmek adına küçük bir örnek vermek gerekirse; sadece İwo Jima isimli küçük bir adayı ele geçirmek için Amerikalı'lar 7 bin ölü 21. 000 yaralı vermişlerdir. Japonya'nın kaybıysa çok ilginçtir: 20. 000 ölü ve "8" esir. Yanlış okumadınız "8" esir...
Amerikalı'lar daha sonra bu sayıyı göz boyamak adına 200 esire çıkartmaya çalışsalar da gerçekler daha sonra açıklanmış, Amerika'nın Ana kara işgal korkusu artmıştır.
Küçük bir adada rakam bu olursa Japon ana karasında neler yaşanırdı acaba?!
Kaynak - World History