Misk Kokulu Adam ve (Allah korkusu) – Takvanın Mertebeleri?
Basra’da “Misk” (misk kokulu) diye bilinen bir adam vardı. Çünkü kendisinden misk kokusu yayılırdı. Bunun sebebi soruldu. Buyurdular:
-”Ben yüzü çok güzel (ve çok yakışıklı) bir kişiydim. Büyük bir hayaya sahiptim. (Çok utanırdım.) Babama:
-”Onu çarşıda (dükkan)da oturt! İnsanların arasına girip çıksın, utanması geçsin ve açılsın!” dediler.
Babam, beni manifatura (kumaş ve elbise satan) dükkanda oturttu. Yaşlı bir kadın geldi. Bazı eşya istedi. Ben de kendisinin istediği eşyayı çıkarttım. Kadın bana:
-”Bu eşyaların ücretini almak için, benimle eve gel!” dedi. Onunla gittim. Beni büyük bir köşke soktu. Köşkün ihtişamlı kubbeleri vardı. İçeriye girdiğimde, yaldızlı örtülerle örtülmüş yataklar üzerinde oturan câriye (genç bir kadın) vardı. O genç kadın, beni tutup göğsüne doğru çekti. Ben;
-”Allah! Allah!” dedim. Genç kadın:
-”Bunda bir beis yok!” dedi. Ben ona;
-”Ben amel oldum! Şu an çok sıkıştım, tuvalete gitmem lazım!” dedim.
Tuvalete gittim.
Dışkımı yaptım. Dışkımı yüzüme ve bedenime (üstüme ve başıma) sürdüm. Tuvaletten dışarıya çıktığımda benim için;
-”0 delidir!” dediler.
Ben de böylece o kadından kurtuldum (namusumu kurtardım). O gece (rüyâm’da) bir adam gördüm. Adam bana:
-”Hazret-i Yâkûb’un oğlu Yusuf Aleyhisselâm, nerede? Sen nerede?” diye sordu. Sonra bana sordu:
-”Beni tanıyor musun?” Ben;
-”Hayır!” dedim. O:
-”Ben Cebrail’im!” dedi. Sonra elleriyle yüzümü ve bedenimi meshetti. Başımı okşadı ve sırtımı sıvazladı.
İşte o andan itibaren benden Cebrail Aieyhisselâm’ın misk kokusu yayılmaya başladı. Bu Cebrail Aleyhisselâm’ın kokusudur…”
Bu yüce mertebe takvanın bereketidir.
Takvâ’nın Mertebeleri?
Takva, şeriatın örfüne göre, âhirette zarar verecek şeylerden nefsi korumak, demektir. Takva bir kaç mertebe üzeredir.
Birincisi: Şirkten beri olmak (küfürden uzaklaşmakla) ebedî cehennem azabından korunmaktır. Şu kavl-i şerif buna delâlet eder:
“Ve onlara kelime-i takvâ’yı ilzam buyurdu.
İkincisi: Bütün günahtan kaçınmaktır. Takva adı ile bilinen de budur. Bu takva şu âyet-i kerimenin manâsıdır:
“Eğer o memleketlerin ahâlisi imân edip, Allah’tan korksaydılar, (takvâlı olsalardı) elbette üzerlerine yerden, gökten bereketler açardık. Velâkin tekzîb ettiler de, kendilerini kesbleriyle tuttuk aliverdik.
Üçüncüsü: Kendisini (Allah’tan alıkoyan) bütün meşguliyetlerden sıyrılmak ve temizlenmektir. Hakikî takva budur. Şu kavl-i şerifte talep edilen takva da budur:
“Ey o bütün imân edenler! Allah’a nasıl korunmak gerekse öyle korunun, hakkıyla müttakî olun ve her halde müslim olarak can verin. (Al-ilmrân: 3/102,)
İsmail Hakkı Bursevi, Rûhu’l-Beyan Tefsiri: 4/439-440.
|