Panik Atak - Anksiyete hastalığı için farklı açı
PANİK ATAK-ANKSİYETE HASTALIĞINA FARKLI BİR BAKIŞ..
Kronik hastalık yaşayan insanlar tıbbi uygulamalar haricinde mecburen alternatif tıp yollarını da araştırıyorlar. Ben burada meseleye farklı bir zaviyeden yaklaşacağım. Belki bu yazımda herkes kendisinden bir parça bulacak.
Konuya yaklaşımım Kur’andan ve hadisten iki ifade ile olacak;
“Başınıza gelen her musibet, kendi ellerinizin kazandığı (günahlar) yüzündendir. Allah ise, günahların bir çoğunu bağışlıyor (da bunlardan dolayı musibet vermiyor)” (Şura, 30)
“Size, derdinizi ve devanızı bildireyim mi? Haberiniz de olsun ki, sizin derdiniz günahlardır. Devanız ise istiğfardır.” (Ramuzul Ehadis c1 166/6)
Benim genelde gördüğüm panik atak rahatsızlığının kaynakları şunlardır?
1. Yerine getirilmeyen adaklar. Kişinin gerek kendi gerekse soyunun onun üzerine adayıp da yerine getirmediği adaklar-ki bu Allah’a karşı şart koşularak verilmiş ve yerine getirilmemiş bir sözdür. Birçok vakada bu karşımıza çıkıyor. İç konuşmalar, kan hastalıkları, uykuya aşırı düşkünlük, sürekli değişen ruh haleti, karmaşık rüyalar, geçimde anlamsız bir bereketsizlik, birden aşırı sinirlenme buradan gelir. Siz bunu iki kürek kemiği arasında ağrı ve ağırlık olarak hissedebilirsiniz.
2. Hayata karşı isyan. Hayat Allah’ın Hayy esmasının tecellisi olarak insana verilmiş bir nimettir. “Lanet olsun bu hayata, ölsem de kurtulsam, Allah’ım canımı al gibi ölüm temennileri ve yaşamaya dair isyanlar, insandan hayatın lezzetinin alınmasına hayattan mutlu olamamasına yol açar. Siz bunu göğüs bölgesinde baskı, nefeste darlık, ve enseden başa doğru çıkan bir ağrı olarak hissedersiniz. Bazen bu ağrının kaynağı bozulmuş ama keffareti yerine getirilmemiş yemin de olabilir.
3. Kendisinin ve üst soyunun kürtaj geçmişi. Cenine yaşatılan ölüm korkusu sizin hayatınıza ve o rahimden gelen diğer evlatlarında yaşamına ölüm korkusu olarak yansır. Çünkü “ceza amelin cinsinden gelir” bir düsturdur. Siz bunu şu şekilde yaşarsınız.
• Kadında rahim ve karın bölgesinde ağrılar ve hastalıklar.
• Çocuklara ve eşe karşı şiddet meyili.
• Çocuklarda anneye ve babaya karşı aşırı öfke, sinirlilik ve şiddet uygulama eğilimleri.
• Farklı cinsel tercihler. (Lezlik ve gaylik)
• Evlenmeme isteği ve evlilikten kaçınma
• Merhametsizlik ve acımama
• Düşük gebeliklerin olması
• Yaşamıyormuş gibi cansız hissetme
4. Üst soyun veya sizin anne ve babaya veya anne babanın evlada okuduğu lanet ve beddualar. Bu da hayattan bereket görmeme, işlerin hep ters gitmesi olarak çıkar. Siz bunu annenin bedduası ise sol trapez ağrıları veya sol kürek kemiği altında ağrılar olarak; baba tarafını ise sağ tarafta aynı bölgelerde ağrılarla yaşarsınız.
5. İman dairesinden çıkmak, inkara sapmak, şirk içerisinde bulunmak meselesini ise kalp bölgesindeki darlanma ve baskılarla veya başın arka kısmından üst kısma doğru çıkan ağrı ve sersemlik hali ile yaşarsınız. Tabi birçok kişi bunun benimle ilgisi yok diye düşünebilir. Ama, sözlerinde isyan ve şirk olan bir şarkıya dille ortak olmanız bile yeter çünkü imanın şakası yoktur. “Zalim felek, olmaz olsun böyle kader, tanrım beni neden yarattın, Allah beni unuttu” birkaç örnek mesela.
Ayrıca takılan muskalar, içilen veya yıkanılan okunmuş sular gibi uyglamalar, sevdiğine kavuşmak, zengin olmak için okunan esmalar gibi uygulamalarda bu tür poblemlere netice verir. Kur’an bir şifadır, bir duadır, bir zikirdir. Bu doğru olmakla beraber Kur’an öncelikle okuyup anlaşılmak, hükümleri hayata tatbik edilmek amacıyla inmiştir. Boyunlara asılmak, sulara okuyup okunmuş suyu yıkanırken avret mahallerine sürmek veya sonra o suyu kanalizasyon sistemine göndermek ne kadar makul olabilir.
6. Son olarak alınan ve verilen faizler, verilmeyen zekatlar. Bu eşler arasında sevginin kırılması, evde bereketsizlik, çocuklarda problemler olarak yansır. Siz bunu mide ve bağırsak böbrek hastalıkları gibi maddi problemler olarak da yaşarsınız.
Herşeyin maddiyat olduğu, akılların gözlere indiği, bilimin kutsallaşıp asıl kutsal olan dinin hükümlerin cenazenin arkasından Yasin okumaya indirgendiği şu çağda benim bu değerlendirmelerim bir kısım arkadaşlara çok uçuk gelebilir.
Peki ne yapmalı; bu başlı başına bir mevzu olup tek kelimesi tevbedir. Ama her günahın tevbesi farklıdır. Günahlara istiğfar, kefaretler, tutulacak oruçlar, verilecek sadakalar, helalleşmeler gibi uygulamalarla problemleri safha safha çözülebiliyor.
Her vaka kendi içinde özel olan değerlendirilmesi gerekir..
__________________
Nesimi'ye sormuşlar;
O YAR ile hoş musun?
Hoş olayım olmayayım o YAR benim
Kime Ne!
|