Yerli Otomobilimiz
zamanın birinde bir köye şehirden bir misafir gelir köyün ağası misafir eder akşam olur ağa guzel bir sofra kurdurur yemeğe otururlar kahyasının da küçük bir oğlu var sofradan birşeyler artarda belki yerim diye odadan odaya gezer arada kapının arasından sofrayı gözlermiş adam sırayla tabakların dibini sıyırır sünnet ağam der bir diğer tabağa geçermiş sünnet der bir diğerine, vel hasıl sofrada hicbir şey kalmamış adam sofradan geri çekilmiş arkasına yaslanmış o ara çocuğu farketmiş; senin adın ne bakalım demiş, çocuk; benim adım farz, demiş. adam, farz diye hiç isim olur mu demiş. Cocuk; sünnet diyeyim de benidemi yeseydin demiş.
Şimdi gelelim asıl meseleye, tutturmuşlar yerli otomobilin fabrikası nerede diye. yerini söylesinler de erbakanın arabası devrimi yedikleri gibi bunu da mı yesinler
araba bizim olduktan sonra istersek çinde üretiriz.
türkiye de fabrikası olan arabalar şimdi bizim mi oluyor gezi zekalilar..
__________________
Biraz üzgün ve Ömer öfkesinde biraz
öyle hisab katındayım ki katlim savcılardan sorulmaz..
|