1- Lâdikli Ahmet Ağa kendisini kış günü ziyarete gelenlere yaz gününün meyvelerini çıkarırdı. Hatta köylü bu seferlerini bildiği için Lâdikli Ahmet Ağa’ya “Bize dalıyla taze hurma getir, muz getir” gibi ısmarlamalar yapardı.
Bu görevlerinden en çarpıcısı ise Kore’de sıkışan Türk tugayına yardım için gitmesidir. O, Kunuri çarpışmalarında sıkışan Türk tugayını kurtarır.
1957’lerde patlak veren füze krizi hakkında Cezayir dağlarında konuşan kırklar ile toplantı yapar. Bunlar hep Allâhü Azîmüşşân Hz.lerinin izin, emir ve müsaadesi iledir. Meleklerden askerleri olduğu gibi insanlardan da kendine yakın kılıp kerametler verdiği kulları vardır.
Birçok kişi sorar Ahmet Ağa’ya,
“Ahmet Ağa, madem bu kadar göreve gidiyorsun, nedir bu İslâm âleminin hali?” O da cevap verir:
“İzin yok oğlum, izin yok. Olsa her şey düzelir.”
2- Ahmed Ağa'dan görülen birçok keramet anlatılmaktadır. Kıbrıs olayları*nın hararetli günlerinden birinde kendisine soruldu: "Ey Ağa! Ne dersiniz, bir savaş çıkacak mı?" O ılık gözlerle ufukları süzdükten sonra dedi ki: "Hayır, zamanın kutbu bunu istemiyor." Gerçekten de o büyük fırtına küçük bir sarsıntı ile atlatılmıştı.
Bu izin konusu galiba zamanımızın kutbu ile ilgili?