Namazda huşu nasıl yakalanır
Namazda Huşu Nasil Gerçekleşir
Evvela namaz için gerekli hazırlığı en güzel şekilde yerine getir.
Kabe'yi iki kaşının arasına, Sırat ayaklarının altina, cenneti sağına, cehennemi soluna al!
Arkanda Azrail'in, senin tatlı canını almak için beklediğini tefekkür ile "bu namaz ömrümün son
namazi" diyerek korku ve ümit halinde Cenab-i Hakkın huzuruna dur!
Hakiki bir tekbir al!
Allahu Ekber demenin manası şudur:
"Ey Allah'ım! Biz senin huzurunda kurban olduk! Ve ellerimizi tekbir için kulaklarımız hizasına kaldırmakla her şeyi arkaya atıp sana yöneldik"
Nasil ki kurban keserken Allahu Ekber dersin, işte öldürülmeye layık olan nefsi kurban ederken de bu söz söylenir.
Ağır ağır ve manasınıi düşünerek Kur'an oku!
Namazda kıyamda iken, hitab-ı ilahiden utan, utncından iki büklüm ol, rükuya var.
Tevazu ile ruku et.
Rükuda: Allah'ı tesbih ve her türlü noksan sifatlardan tenzih ve ta'zim et.
Utana utana başını rükudan kaldır, fakat dayanamazsın günahkârsın, utancindan bu defa
yüz üstü yere kapan.
Huşu ile secde eyle!
"Subhane rabbiyel a'la" de.
Secdeleri bitir ve otur.
Bedenin, namazin tabii erkanına devam etsin, ancak ruhun daima secde halinde kalsın ve o vuslattan bir
nefes ayrılmasın!..
Namazda kalp huzuruda şarttır.
Tahiyyat ta çok önemlidir.
Ilk ve son oturuşta söylenen tahiyyatin mana ve anlamına binaen Cenab-i Hakk
Peygamberimizi s.a.v mi'racda makamina yükseltip:
"Ey Nebi! Dünya ve ahırette selam ve Allah'ın rahmet ve bereketi senin üzerine olsun!" buyurarak verdiği hususi selam, ne muazzam bir iltifat ve ne ayrıcalıklı bir ikramdır.
Mü'minin mi'racı olan namaz, aynı zamanda bu ilahi lutuf sahnesini tefekkürle ondan bir feyz ve nasib
alabilmek içindir.
Bu itibarla namaz kılarken, tahiyyatin ruhaniyetinden nasib almaya gayret etmelidir.
Tahıyyat ki, bize bir mi'rac hatırasidır.
Mi'rac ki, Cenab-i Hakk'ın, Hazret-i Peygamber s.a.v'e muhabbetinin ve O'nu kendisine
yaklaştırmasının en sirlı bir tecelli sahnesidir.
Tahiyyatta söylenen kelime-i şehadet de, tevhid ve kulluğun ne büyük bir makam olduğunu beyan ile, ayn
zamanda Hazret-i Peygamber s.a.v'in isminin zikredildiği yerde salat ü selam getirmenin lüzumunu
da ifade eder.
işte namazdaki bu içerik, adeta hakikat-i Muhammediyye'den gönüllerimize açılan ilahi bir
pencere gibidir.
Aşıklar bu pencereden iman ve irfan ile Rabbe yakınlaşır ve ilahi esrarı müşahede ederek yüce tecelli ve hakikatleri seyrederler.
Bu itibarla her şeyden sıyrılip sirf Allah'a yönelişin bir ifadesi olan namazda her oturuşta kelime-i şehadet vesilesiyle Allah'in adiyla birlikte Rasulullah s.a.v'in zikredilmesindeki sırrı idrak etmeden imanin kemaline
ermek ve namazin hikmetine ulaşıp huşuyu yakalamak mümkün değildir.
işte Hakk'a böyle bir hikmet ve teslimiyet iklimi içinde ibadete yönelip namaz kılanlar, kendilerinden ve her şeyden geçerler.
Onlar, dünya ve onun içindekilerden habersiz bir halde
olurlar.
Onlar huşu içerisinde namazlarını kılarlar.
|