@
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...]
Hızlı dönüşünüz için teşekkür ederim.
Küçüklüğümde oldukça yoğun geçen gecelerden bahsetmem gerekir sanırım. Hikayenin en başından...
Kapı eşliğinde kıvırcık dişleri kötü görürdüm yanıma gelmezdi. Daha 6-7 yaşlarındayken -maneviyatım ve küçüklüğüm söz konusu olduğundan namaza merakımla- secdedeyken gördüğüm ayaklarla beraber yakın temasa geçilmişti. Dedemin ölümünü gördüğüm 8 yaş itibariyle soğukkanlılığım ve inancım doğrultusunda etkilenme zamanım sadece geceleri oluyordu. Takii, okula başlama dönemiyle beraber temaslar ufak, görülmeyen, gülücüklü, oyun isteyen, müzik dinlesem sanki değiştirmem için oldukça hızlı hareket eden bir şeyin ve ya birşeylerin rüzgarını hissettiren, vefat eden insanların yakınlarına üzülmemelerini -o yaşta anlamadığım için yolunu- bir şekilde iletmemi söyleyen, geceleri bacaklarımı yana itip sığmaya çalışan bir sürü 'şey' ile geçen bir çocukluk dönemi.
Taşınmamız ile beraber yeni evimizde artan yoğunluklar sadece beni yoruyordu. İnsanoğlu ile kalben yakınlaşmam mümkün olamıyordu. Tabi, bilgisizlik ve tecrübesizlik sizi enerji uzamanlarına götürür. Gelen kişinin kaçmasıyla beraber, bende hiçbir zaman huzursuzluk mutsuzluk olmadı. Hayatı pozitif yaşayan, üzüntü kovucu ve sevilen sayılan bir çocukluk geçirdim.
Bazen bağırırdım yeter ders çalışıcam,yeter sınav sorusu söylemek yok, kimseyi üzmek yok diye. Ben, beyfendi, kul hakkı ve vicdan ile doğdum. Hakkım olmayana el uzatmak nedir bilmiyorken, paylaşımsız asla genişlenmeyeceğini bilerek ve buna inandığı içinde gurur duyan bir varlık oldum. Orta okul yıllarında ansiklopedilerle beraber -84 doğumlu olarak o internetin çevirmeli olduğu ilk yıllara denk gelmekte- daha psikoloji bile bilinmiyorken zihin problemi yaşayıp yaşamadığımı araştırırdım.
Bilimin kanıtlayıcı gücü ile olası sorunların göz ve zihin oyunu olup olmadığını merak ediyordum. Sorunlu bir çocukluk geçirmedim, sözü geçen bir kimliğim vardı. Araştırmacı ruhum, bunun bilimde değil kelamda olduğunu anladığında saçımı okşayan biri vardı. Artık, görüyordum. Ses etmedim, dinlemedim. Nereye gitsem yanımdaydı zaten. O minik 'bebe' diye çocukluk aklımın isim koyduğu varlıkları 'Allah bana, ben ise size üzülürüm.Benim yüzümden yanmayın!' dediğimde ise yazlığımızda geceleri kumsalda beni uzaktan takip ederdi. Yakından gördüğüm, ara ara yatağımı sallayan, saçımı okşayan, aşkla gözlerime bakan varlık gitmişti ben lise sonlarda.
Takip eden artık pelerin giyiyordu ve onun yüzünü asla görmedim. Sadece bir gece çok güneşlendiğim için bayıldığım bir rüyada bana saldırma oldu. İlk defa! uzuvsuz, kulaksız, sadece deriden oluşmuş hatta damarlarını dahi görebildiğim 'şey'den kaçarken odadan koltuğa atlatmış ve sırtımda tamda atlarken tırnak attığını görmüştüm. Rüyamda koltuğa atladığımın eş zamanında uyanmıştım. Bakın, burası önemli! Ben üstümü giyinirken sırtımdaki acıyla o atılan elin 3 tırnağının başarıyla sırtıma ulaştı. Ben bir lucid rüyanın içindeydim.
Rüyalarım... Zannedersem rüyalarımın gerçekliği, gerçekleşme olasılığını tahmin edersiniz. Şiirseldi görseller ve yazabilirdim, ama yapmadım. Neden saldırdığına gelince, ben pes etmedim hiç bir zaman.
Ama rehberiniz,bilgininiz yok ise herseyini ama herseyini kendiniz yapmaktasınız. Şükürler olsun Rabbimden, kalbimden mi böbreğimden mi dalağımdan mı bilmem;ama hep bildim. Bana faydası olmayanı bildirdi.
Ee genç kızsınız artık fallar başladı tabi. Ben bakabildğimi üniversitede farkettim. İçimin huzursuzluğu kat kat artmaya başladığında etrafımda hızlı geçişlerin, fal bakan insanların gözlerindeki değişimleri, bazı damarlarının genişlediğini, hastalıklarını, mutsuzluklarını hissetmelerim ayyuka çıkmıştı.
Empat geziyordum. O'nunla yaşıyordum hep O'na anlatıyordum: 'görüyorsun ne gördüğümü bana kuvvet ver' derdim.
O,Rabbim, kuvvetini verdi. Fal dediğime bakmayın, gelecek söyleyenin tek bilen tarafından olduğunu bildim bakmadım. Hayatım boyunca 5 parmağımı geçmeyen dürtüme dayanamayışımdan iyi değil, sadece kötü-yaşanmış-yaşatmış-yaşatılmış-okunmuş-hak yen/il/miş tövbekarlar sanki bulmuştum.
Başkalarının yanlarındakini görmem, kıskanılmam, beni ziyarete gelmelerini bilmem, Ruhum olanın bana verdiği üstünlükle kafanı dik tutmamı sağladı. Hayatımın kalben aşk kısmını etkileme kısmı kısa sürede soğuma-hayatlarının mutsuzluğa düşmesi-hayatlarına arka arka gelen sorunları görmemle ben sizde takdir edersinizki hak yememek için kimseyi hayatıma sokamadım. Üniversiteden sonra bir erkek arkadaşım oldu. Onu seneler önce en üzüntülü anımda 'kaderim' diye ağzımdan dökülen bir fotoğraf karesinin içinde görmüştüm. 10 sene Eski erkek arkadaşımın annesinin -Allah tez zamanda tövbekar kul yapar inşAllah-, muska ve okumaları kulaklarımdaydı. Bu yüzden, biriyle tanıştırılmıştım ve onun yanından asla ayrılmadım.
Çok yakın olduk zamanla, insanlarla işlem yaparken bile yanında ben vardım. Ama daha sonrasında içi huzursuzluğumun artması ile bağlar koptu. Hala arada benimle görüşmek istiyor. Hatta onun yanındayken bir seferinde yanında oturmamı istemişti ilk defa onun gözlerindeki değişimi gördüm.
Ardından yanındaki bayan beni bir süre rahatsız etti. Töbemi ettim.Bağımı kestim. Ümreye gittiğimle yatağımın ucunda namaz kılanları düşünüp bunu yaptım. Ve, erkek arkadaşım ile iletişimimi kestim. Tek inandığım bir dostum ile bunların hepsini başardım. Aile yadigarımız teyzemin bana 40 gün boyunca içmemi istediği bir su ilede yıkılış başladı.
Tövbemi 40günlük hayvansal gıdadan uzak, tövbe ibadetimle beraber son kez evimde geceden gördüğüm o ateş hayalini ve sabah uyandığımdaki ciğerimin acısını söndürülmesi zor mümkün olan bir yangınla yaşadım. Gitmesi gereken gitti. Sanki aydınlanmışcasına güçlü olduğumu farkettim. Arada çat diye hızlı geçen bir ayak, evimin etrafında yürüyen çarşaflı şahıslar görüyordum. Eğer siz yüksekseniz sizi göremeyeceklerini biliyorum. Ama şimdi uzun bir zamandan sonra neden bu size sorduğum şeyler olmuş olabilir?
Acaba kendini arayış yolundayken hırpalama dönemimden geçmemin etkisi çok mu yüksektir? Çünkü, inancımın dalgalı olduğu olmuştu. Allah razı olsun can dostumdan, inancım için kendini çok hırpaladı. Ve fedakarlığı, kendi hayatından öncelik yaptı.
Çok şükür köklenmek istediğim bir dönemdeyim. Ve bunların oluşu beni 'noluyor?' diye sorgulattırıyor şimdi. Can dostum burayı tavsiye etmişti. İnşAllah Mevlam, bir ışık sunar bana.
Hikaye bu kadar,eksiği çok. Resmi çerçeveden anlatmak istedim. Uzun olduğu özür dilerim; ancak 35 yıllık bir ömrün taşıdığı an çoktur bilirsiniz.
Şimdiden hakkınızı helal edin, gözleriniz yorulacak benim yüzümden özür dilerim.