Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - 40 Mektup
Konu: 40 Mektup
Tekil Mesaj gösterimi
  #6  
Alt 21.10.19, 18:59
💜Zümer Zümer isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Vefalı Üye
 
Üyelik tarihi: 21.08.19
Bulunduğu yer: Tr
Mesajlar: 1,088
Etiketlendiği Mesaj: 240 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Ömrün uzunluğundan ziyâde bereketli olması ehemmiyetlidir.

Öyle insanlar vardır; âdetâ ceset içinde cansız yaşarlar. Sinni(yaşı) neredeyse asrı(yüz seneyi) bulmuştur. Ama kalbinden, ruhundan hatta kalıbından bile habersiz yaşamıştır. Niceleri de vardır ki ömür olarak kısa lâkin amel olarak çok uzun ve bereketli hayat sürmüşlerdir.Bak Sultan Selim Han’a. Yedi, sekiz sene içerisinde dünyayı dize getirmiş bir padişahtır.

Derler ki, altı sene daha yaşasaydı yeryüzünde İslâm’ın bayrağının dalgalanmadığı hiçbir toprak parçası kalmayacaktı. Çok bilinen bir şahıs olduğu için Sultan Selim Han’dan misal verdim. Yoksa nice zâtlar gelmiştir. Sayısı Allah’ça ma’lûm olan bu şahıslar kısacık hayatlarına âlemleri sığdırmış, âlem onlarla ihya olmuş, onlar bu âlemde yaşayıp, ölüp gitmemişler, âhirete ve dünyaya sultan olmuşlardır. Tabiî ki hem yaşça hem halce uzun ömür Allah Teâlâ’nın husûsî bir lütfü ve ihsanıdır. Cenâb -ı Hakk halimizide, yaşımızı da pîr eylesin. Hep o muhabbetle bir eylesin.

---------- Post added 21.10.19 at 19:00 ----------

Bereket dedik, söz bereketlendi. Bunu niçün anlattım evlâdım?

Şunun içün: Yemek bitti, denmez. Şimdi dersin ki; “Ya hû şeyhim, biten yemeğe neden ‘bitti’ demeyelim?” Demezsin ya, ben yine de sebebini îzah edeyim: Allah Teâlâ lûtfuyla bizi rızıklandırır. O rızık cümlesinden önümüze lokmamız gelir. Lokmayı besmele ile yersin. Tamamladıktan sonra’elhamdülillah’ diye lisânen şükrünü edâ edersin. Fakat biter mi? O lokma sende vücûd bulur, besmeleyle, hamdeleyle vücûduna dâhil olan o taam(yemek) bir mü’minin kursağından geçtiği için kendi lisân-ı haliyle Cenâb -ı Hakk’a şükreder.Sen o gıdanın kuvvesiyle ibadet taat, zikir, fikir ve mahlûkata hizmet edersin.

Böylece vücûdunda fâni olan lokma senin ibadet taatınla tekrar vücûd bulur. Sendeki vücûdla onun hayat bulması ve senin Cenâb -ı Hakk’a şükür halinde bulunman vesilesiyle nimet çoğalır, artar. Âlem değiştirir. Cennette ikrama, âhirette devlete vesile olur. Yani bu vücûd orada daayrı bir vücûd bulur. Lokma sende fâni oldu, vücûd buldu. Sen taatla kendi vücûd lokmanı fâni ettin, vücûd buldun.Cenâb -ı Hakk seni vücûdsuz mu koyacak? Hâşâ, Cenâb-ı zü’l-Celâl Hazretleri de sana ilâhî hazinesinden bir vücûd verecek.

Şimdi böyle baktığında sen o lokmaya ‘bitti’ diyebilir misin? Bu mânâya işaret etmek için, ‘bereketlendi’ dersin. Yani zâhiren kayboldu, bâtında vücûd buldu, o vücûdla bereketlendi, ziyâdeleşti. Çok küçük gibi görünen bu ifade çok büyük mefhumu ve idraki beraberinde getirir. Meselâ; meydan terbiyesinde şu kadarcık edebi sözle tâlim eden bir zât anlar ki maldan infak edildiğinde mal bitmez. Candan infak edildiğinde beden çökmez. Mü’minlerle paylaşmayı ve infak etmeyi kendisine şiar edinir. Allah yoluna sarfedilen şeyi tükendi, bitti kabul etmez. Küpü boşaltacaksın ki yerine dolsun. İnfak etmeyen kişi tazelenemez. Bereketten de nasîbdâr olamaz.


—————————————————————————————————

Çok hoşuma giden bir latîfe var. Onu zikredeyim de birazefkârımız dağılsın. Adamın biri işrak vakti camide namazını kılmış, yani üzerine güneş ibadet taat ve zikirle doğmuş,câmiden çıkıyormuş. Avluda karşısına nur çehreli bir pîr gelmiş. Selâmlaşmışlar. Gelen zât bizim adama “Efendi, bir isteğin var mı, hâcetin var mı?” diye suâl etmiş. Adamcağız tin “Estağfirullah teşekkür ederim, hiçbir hacetimiz yok, sizin bir arzu isteğiniz varsa yapmaya gayret edeyim.” demiş.

Gelen pîr adama “Ya hû ben senin için buraya geldim, hizmet edeyim diye. Ben Hızır’ını demiş.” Lâkin bizim adamdan yine ses yok. “Teşekkür ederim, efendim. Siz başka ihtiyaç sahiplerine bakınız, benim herhangi bir hâcetim yok.” demiş. Hızır olduğu anlaşılan zât adama çıkışmış: “Ya hû sen ne biçim adamsın!Herkes beni bulmak için adaklar adar, dualar eder. Biz senin yanma geldik, hiç i’tibar etmezsin.”

O zaman, bizim o sakin adamcağız birden celallenmiş. “Bana bak mübarek!” demiş. “Ben bundan yirmi beş sene evvel inim inim inliyordum. O kapı, bu kapı dolaşıyordum. ‘Yâ Rabbî, Hızır mı gönderirsin, hâzır mı gönderirsin, Senin hidayetine beni eriştir.’ diye dua ediyor, yalvarıyordum. O zaman gelmedin. Eh elhamdülillah biz şimdi bir pîr kapısı bulduk. Oradan da nasîbleniyor ve elhamdülillah aşkullahı ve muhabbet-i Resûlullah’ı meşk ediyoruz. Şimdi gelip de benim bu sakin halimi bozma, başka müşkili olanlara git, beni de meşgul etme. Zîrâ râbıtama mâni oluyorsun.” demiş. Selâm vererek oradan uzaklaşmış.Bendeniz bu latifeye pek gülerim. Amma sen sen ol, Hızır sana uğrarsa böyle yapma. Merak etme, o dahî pîr eşiğinde bulduğun devlettir. Yol tevhîd yoludur, şaşı olma.

Hz. Şeyh Cemâleddîn Aksarayî Halvetî, Fatih Sultan Efendimizin bu sorusunu izn-i ilâhî ile şöyle cevaplamış: “Ey oğul, bu belde-i tayyibenin(güzel beldenin, İstanbul’un) kıyamet sabahına kadar küffâr eline geçmesini istemiyorsan öyle,bir nizam kur ki, her gün yetmiş bin kelime -i tevhîd bu mübarek beldenin semâlarına yükselsin. İşte o zaman düşman istilasından emin olur.” Hemen bunun üzerine Sultan Fatih Mehmed Han zikir halkalarının bulunduğu yerler ikame eylemiş. Meselâ Ayasofya Câmii, ki, diğer adı Câmi -i Kebîr’dir: Halvetîlere,Edirnekapusu’ndaki Kâriye Câmii ricâl-i Nakşiyye’ye havale edilmiş. Bunun gibi birçok sokak ve caddelere mescidler inşa edilmiş. Şerîat üzre bina olunan o mescidlere tarikat ehli sûfiler ta’yin edilmiş.

__________________
İnci Sancı Mahsulüdür..
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147