KİTÜB'ÜL AZAZİL Anunakilerin başı, deccal, kıyamet alametlerindeki dabbe olamazmi ?
Bu kitap neden yok edildi ? İnsanlara bir kurtarici gibi gelerek guc gosterisi yapacak gucte
Beyin yakin ms 500 yılında bir cinin yazdığı ve başka kopyasının olmadığı söylenmektedir. british museum da bir kopyasının olduğu söylenmektedir. yasaklı kitapların en yasağı budur. ingilizceye çevrilmiş bazı benzerleri bulunmaktadır ama birebir rünler sembolleri hiç bir kopyada bulunmamaktadır.
Bu kitabın orijinal baskısının ʿAcāʾib Cann ül-maḫlūḳāt isimli arapça pdfsine ulaştım yalnızca 500 sayfanın 21'inde kitab'ül azazilden alıntı var deniliyor.
Ama paylaşmayı düşünmüyorum.
cidden ürkütücü olduğunu kabul etmeliyim.
Şeytan'ın başka bir adı.
Yahudi ve Hristiyan kaynaklarında Azazel, Azael, Hazazel diye de geçen bu kelimeye Kur'an-ı Kerîm'de ve Kütüb-i Sitte'de rastlanmaz. Bununla beraber İslâmî literatürde karşılaşılan bu kelime Azrâil ile karıştırılmamalıdır. İbni Kuteybe, Azâzîl'i İblis'in isimlerinden birisi olarak açıklamaktadır. (el-Maârif Beyrut 1390/1970, 8; Ayrıca Bkz. İbn Manzur Lisanü'l-Arab, Beyrut (t.y.) VI, 29) Hallâc-ı Mansur, bu konuda geniş bilgi vermektedir. Ona göre de Azâzîl, İblis'tir. Azâzîl, Hz. Âdem'e secde etmediğinden lânetlenmiş ve azledilmiştir. Önceleri gökte meleklere iyi, güzel şeylerden bahsederken sonra bu isyankâr tutumu yüzünden itibarını kaybetmiş olduğu için böylece adlandırılmıştır. İblis ile Azâzîl adları arasında bir türeme ilişkisi vardır (Hallac-ı Mansur, Kitabü't-Tavâsîn, terc., Y. Nuri Öztürk, İstanbul 1976, 109 vd.) Diğer müslüman yazarlarda da Azâzîl; İblis, Şeytan kelimeleriyle belirtilen varlığın bir adı olarak görülür.
İbrânî dilinde Azazel, Tanrı'nın kuvvetlendirdiği anlamına gelir. Kefaret gününde (Yom Kippur) mabeddeki serviste yer alan iki keçiden halkın günahını yüklenen birinin gönderildiği yer veya meleğin adıdır. Ancak kelimenin anlamında, kökünde etimolojisinde büyük çapta tartışma vardır. Tevrat'ın Levililer Kitabında Azazel'le ilgili şöyle bir anlatım yer almaktadır:
"Ve Hârun bir kura Rab için ve bir kura Azazel için olmak üzere iki ergeç üzerine kura çekecek. Ve Harun Rab için üzerine kura düşen ergeci takdim edecek, ve onu suç takdimesi olarak arzedecektir. Fakat Azazel için üzerine kura düşen ergeci, onun için kefaret etmek, onu Azazel için çöle salıvermek üzre, canlı olarak Rabbin önünde durduracaktır. "(16/8-10). Bu cümlelerde keçinin kendisine vakfedildiği Azazel teriminin üç açıklaması vardır:
1-) Kelime keçinin kendisini nitelendirir. Kelimenin biraz değişmiş şekli o şekilde kullanılmasa da, Arapça "azele" (sürdü, azletti) ile ilgilidir. 2-) Kelime, keçinin salıverildiği yere işaret eder. Bu bazı Rabbî yorumcuların görüşüdür. Bazı kimseler kelimeyi "engebeli" anlamında Arapça "azza" ile ilgilendirirler. Burası "çöldeki" Dudael'dir. Azazel'in buraya gönderildiği Hanok'un (Hz. İdris) kitabında 10/4'te yazılıdır.
3-) Kelime çölde yaşayan bir cin'in adıdır. Bu görüş, bir çok modern Kutsal Kitap tefsircileri tarafından kabul edilmiştir. Ancak Azazel hakkında en eski rivayeti muhtevi apokrif yahudi kitaplarından Hanok'un kitabında bu varlık insanoğullarını iğfal eden asi cinlerin elebaşılarından biri olarak yer almaktadır. İnsan kızlarının güzelliğine kapılarak Hermon dağından inmiş iki yüz cin'in reisleri arasında Azazel'in de adı geçer. (İ. A. II/90). O, "insanlara kılıç, kalkan yapmayı öğretti", kadınlar ondan "süs ve gözkapaklarını güzelleştirme sanatı"nı öğrendiler. Burada gözden kaçırılmaması gereken husus, hiç bir yerde cinlere keçi sunulmamasıdır. Gerçekte ona (keçi) günah ve murdarlık yüklenmemiştir. Bu, ancak bertaraf etme vasıtasıdır, yatıştırma değil (The Interpreter's Dictionary of the Bible, New York 1962, I, 325-326)
Azazel'e gönderilen keçi konusu Azazel'le ilgili tartışmanın diğer bir kanadını oluşturmaktadır. Bu keçi, bir kurban değildir. Konu Tevrat'ta geçen cüzzamlının temizlenmesi âyininde tarlanın üzerinde uçması için serbest bırakılan kuş ile karşılaştırılabilir (Levililer, 14/4-7). Keçi, İsrail'in günahını çöle taşımak, halkı günahlarından temizlemek için gönderilmektedir. (Judaica, Jerusalem 1970, II,1000) Bu keçinin öldürülüp öldürülmediği kesinlik taşımamaktaysa da, onun çöle ulaşması ve yine geri dönmemesi gerektiğinden (günahla yüklü olduğuna inanıldığından), baş rahibin âyinlerle başlattığı bu iş sonunda her halde o öldürülmekteydi. Yahudilerin sürgünde kaldıkları Babil'de de hastalığı keçiye yükletip onu çöle salıvererek orada öldürülmesi geleneği vardı. Yahudiler de bir yer veya ruhanî güç anlamında Azazel'e keçiyi gönderip orada onu geri dönmemesi için uçuruma itiveriyorlardı. Azazel'in tabiatüstü bir ruhanî varlık olduğu anlaşılmaktadır. Çünkü bir keçi Tanrı'ya, bir keçi de ona gönderilmektedir. Burada, Azazel, Tanrı'ya denk tutulmuş olmaktadır. Tanrı'ya yakılmış sunu, Azazel'e ise bir günah sunusu yapılmaktadır. Çöl, cinlerin, görülmeyen ruhanî varlıkların meskeni olarak görüldüğünden (Levililer, 13/21, 17/7, 34/14) kötülük, kaynağına iade edilerek ondan kurtulmak istenmektedir. Azazel'i bir yer, dağ; keçi, melek, sonradan bir cin haline dönüştürülmüş bir sami hayvan sürüsü tanrısı, kayan ilk yıldız olarak yorumlayan görüşler (Güstaw Davidson, A Dictionar of Angels, London 1967, 63-64) varsa da, Hanok'un kitabında açıklanan yeryüzüne inmiş cinler arasında adı geçen varlık olması ağırlık taşımaktadır. Azazel'in de arasında bulunduğu bu varlıklar insan kızları ile birleşiyorlar, meydana gelen devler dünyaya kötülük saçıyorlar, tûfan suları yeryüzünü basmadan önce Tanrı bu cinleri cezalandırıyor. Bu arada Azazel'in de el ve ayaklarını büyük meleklerden Rafael'e bağlatarak onu Dudael'deki çölde bir çukura attırıyor. Azazel, orada lânetli olarak son güne kadar kalmaya mahkûm ediliyor.
İşte İslâmî literatüre de İsrâiliyat arasında giren Azâzîl; çöl cinlerinin reisleri arasında bulunup, karanlık gecelerde yolculara eziyet eden bir varlık halinde düşünülmüş olmalıdır. İslâmî kaynaklar Azâzîl'i, İblis'in önceki adı olarak görürler. İbni Abbas'a (r.a.) dayandırılan bazı rivayetlere göre İblis'in adı Azâzîl idi. Azâzîl, Cennet'in muhafızları arasında yer aldığından melekler arazında cin denen bir gruba mensuptu. (Süleyman Ateş, Kur'an-ı Kerîm'in Yüce Meâli ve Çağdaş Tefsiri, Ankara 1982, s. 58) O, bir cindir. Onun nesli, grubu, ordusu vardır (el-Kehf, 18/50, Şuarâ, 26/95).