Gelir bir bir, gider bir bir,
Bu takdîre olmaz tedbîr,
Vaid böyle; yoktur cebir;
Ne gelen vâr, ne giden var…
Bir esrâr-ı ilâhîdir,
Bak: envâr-ı ilâhîdir;
Bil: ikrâr-ı ilâhîdir,
Ne gelen vâr, ne giden var…
Görünüşü: sen ile ben;
Bürünüşü: can ile ten;
Acep kimdir bu görünen?
Ne gelen vâr, ne giden var…
Çeşit çeşit eder edâ,
Adedi yok çıkar sadâ,
(… Ve nefahtü) verir gıdâ;
Ne gelen vâr, ne giden var…
Kendi (Zâhir), kendi (Bâtın),
Senden sana O’dur yakın;
Ben! der isen, O’ndan sakın…
Ne gelen vâr, ne giden var…
Bir aynadır, bakan kendi,
Her çiçekten kokan kendi,
Aşk verip de yakan kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
Bu tedbîri düzen kendi,
Senin ile gezen kendi,
Mûzip kendi, düzen kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
Kul kendidir, İlâh kendi,
Girdap kendi, felâh kendi,
Göz içinde siyah kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
Nuh kendidir, Tûfan kendi,
Zâtı (Bâkî), her (Fân) kendi,
Bilen kimdir? İrfan kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
(Emre) ile şaşan kendi,
Sağı, solu aşan kendi,
Âşıklarla koşan kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
(Muhammed)le (İlim)kendi,
(Mesîh) kendi, (Kelîm)kendi,
Ben bir hiçim, dilim kendi;
Ne gelen vâr, ne giden var…
|