Letaif nedir? Letâifin çalışmasında özel bir yöntem var mı?
22- Letaif nedir? Letâifin çalışmasında özel bir yöntem var mı?
-Letaif kelimesi lâtîfenin çoğuludur. İnsanın maddî kalb ile alâkası bulunan, ruh ve nefs gibi manevi varlığı için kullanılan cevheridir. “Lâtif,” esmâ-i hüsnâdandır. Lütufkâr anlamına geldiği gibi, ince, cismi olmayan, gözle görülmeyen anlamına da gelir. Nitekim: “Gözler O’nu idrak edemez. O gözleri idrâk eder. Lâtif dir. Habîr’dir.”[15] âyetindeki “Lâtif bu anlama, yâni gözle görülmeyen ama herşeyden haberdar olan anlamındadır. “Latife” de aynı kökten olup gözle görülmeyen anlamı taşır. Nakşbendiyye’de ruhun
altı lâtîfesi vardır. Bunlardan biri halk (yaratılış) âlemine, beşi emr âlemine âiddir. Emr âlemine âid olanlar: “Kalb, ruh, sırr, hafi, ahfâ”dır. Bunlara letâif-i hamse denir. Halk âleminden olan ise “nefs-i nâtıka”dır. Seyr u sülük sırasında önce emr âleminden olan letâif-i hamsenin sırasıyla zikre iştiraki sağlanır. Kalb, ruh, sırr, hafi, ahfâ denilen bu latifeler çalışmaya başlayınca sıra nefs-i natıkaya gelir. Bunların çalışma şeklini tarif edecek olan kimseler irşada mezun olanlardır. Bunların çalışmasında en önemli unsur sâlikin bunların zikrinde o bölgeye yoğunlaşabilmesi ve dış dünya ile irtibatını kesip kendi içine dönmesidir. Letaif bu yoğunlaşmaya bağlı olarak erken veya geç çalışmaya başlar. Ancak amaç letâifin çalıştırılması değildir. Belki huzûr-ı kalbe, şerh-i sadra; yani insanın göğsünün îman ve itminan ile genişlemesine
vâsıtadır. Emr âlemine âid olan letâifin mahalli sadır; yani göğüs kafesidir. Burada sol memenin iki parmak altında “kalb”, onun tam simetriği olan sağ memenin iki parmak altında “ruh”, sol memenin iki parmak üstünde “sırr”, onun simetriğinde sağda “hafi” ve hepsinin üstünde orta noktada “ahfâ” yer alır. Bu mahallerde vücudun kan ve sinir hareketiyle hafî olarak yapılan zikre katılır hâle gelmesi, letâifin çalışması ve dolayısıyla şerh-i sadrın gerçekleşmesi demektir. Şerh-i sadır ile beden zâkir hâle gelince insanın ihsana ermesi kolaylaşır. Çünkü hedef ihsan ve vuslat-ı ilâhiyyedir. Tabiî bu noktaya gelinceye kadar başka yapılacak görevler ve aşılacak merhaleler de vardır. Ancak soru sadece letâifi sorduğu için bu kadarla iktifa ediyoruz.
|