22.08.19, 15:12
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10.01.19
Bulunduğu yer: antalya
Mesajlar: 1,387
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Eylül Nickli Üyeden Alıntı
Cevşen’de geçen duâlar, hadis kitaplarında vardır. Et-Terğib ve’t-Terhi’b’de, Kenzü’l-Ummâl’da, Mecmû’atu’d-Daavât’da ve Mecmû’atü’I-Ahzâb’ta bu rivayetlerin bir kısmı veya tamamı yer almaktadır. Kenzü’l-Ummal’da İbn-i Abbas (ra) ve Ubey İbn-i Ka’b (ra) rivâyetleri ile Peygamber Efendimiz’in (asm): “Cebrâil geldi ve bana dedi ki: Ya Muhammed! Sana birkaç kelime getirdim. Bunları senden önce hiçbir Nebiye getirmedim” sözüyle birlikte Cevşen’deki münâcâtın bir kısmı zikredilmiştir.(1) Ayrıca yine Kenzü’l-Ummâl’da Enes Bin Mâlik (ra) rivayetiyle Cevşen’in bir kısmı daha rivayet edilmiştir. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhânevî Hazretlerinin Mecmû’atü’I-Ahzab’ında ise Hazret-i Zeyne’l-Abidin’den (ra) Hazret-i Ali’ye (ra) dayanan sağlam bir senetle Cevşenü’I-Kebir’in tamamı rivayet edilmiştir.(2)
Dipnot:
(1) Kenzü’l-Ummâl, 2/691;
(2) Mecmû’atü’I-Ahzab, 1/231.
|
“Cevşen-i Kebir” (Büyük Cevşen) ve “Cevşen-i Sağir” (Küçük Cevşen) diye iki farklı çeşidi vardır. Ancak “Cevşen” dendiğinde genellikle “Cevşen-i Kebir” anlaşılır.Cevşen, Şia’ya ait bazı ikincil kaynaklarda zikredilmiş olmakla birlikte, ne Ehl-i Sünnet’in Hadis musannefatında, ne de Şia’nin temel kaynağı durumundaki “Kütüb-i Erba’a”da yer alır. (Soruda geçen “ehadis-i kütübiye” tamlamasının, “kütüb-i hadisiyye” şeklinde olması gerekiyor.) Muhtevasının güzelliği ve ifadelerinin akıcılığı sebebiyle olmalıdır ki, ülkemizde de bazı çevreler tarafından benimsenip okunur hale gelmiştir. Özellikle Ahmed Ziyâuddîn Gümüşhânevî merhumun Mecmû’atu’l-Ahzâb’ında yer almasının bunda büyük payı vardır.
Cevşen’i benimseyip okumak için, faziletleri ve Hz. Peygamber (s.a.v)’e Cebrail (a.s) tarafından öğretilmesi konusunda Şii kaynaklarda nakledilmiş bulunan rivayetlerin doğru olduğuna inanmak gerekmez. Metnine hakim olan çarpıcı güzellik dolayısıyla bu “dua”yı benimseyip okumak başka şeydir, onun Hz. Peygamber (s.a.v)’den rivayetinin sahih olduğunu söylemek daha başka bir şeydir. Cevşen rivayetinin Ehl-i Beyt imamlarına isnad edilmesi, onun rivayeten sahih olması anlamına gelmez. Burada belirleyici olan, onu bu imamlardan aktaran ravilerin durumudur…Cevşen’in “sırlı hadisler”den olması hususuna gelince, böyle bir şeyi kabul etmek mümkün değildir.
Bu babda Ebû Hureyre (r.a)’den nakledilen (soruda geçen “bir kap” ifadesi hatalıdır; doğrusu “iki kap” olacak) söz esas kabul edilecek olursa, halk arasında “hadis” diye dolaşan sözlerin tümünün Efendimiz (s.a.v)’e nisbetine zemin hazırlanmış olur. Oysa O’na söylemediği şeyleri isnad etmenin korkunç akıbeti yine O’nun ihbarı ile malumdur.Üstelik Ebû Hureyre (r.a), Efendimiz (s.a.v)’den aldığı “iki kap” ilimden birini açıkladığını, diğerini ise açıklamasının mümkün olmadığını söylemiştir.
Açıklamadığı halde bu “ikinci kap”ta nelerin mevcut olduğunu nereden bilebiliriz? Şarihler bu konuda muhtelif görüşler ileri sürmüş iseler de, ağırlık kazanan görüş, Ebû Hureyre (r.a)’ın açıklamadığı bu kısmın, ileride çıkacak fitne ve kargaşalara müteallik olabileceğidir…3. Hadis tashihinde Ehl-i keşf’in keşfine itibar edilmeyeceği dir.
ebubekir sifil
|