Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Şimdi yeni bir peygamber ve yeni bir din gelse
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 19.08.19, 17:09
Hal Hal isimli Üye şimdilik offline konumundadır
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Russian
Mesajlar: 398
Etiketlendiği Mesaj: 12 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Şimdi yeni bir peygamber ve yeni bir din gelse

Şimdi yeni bir peygamber ve yeni bir din gelse biz hemen sorarız;

Bu yeni dinde kelime-i şehadet nasıl getirilir?
Abdest almada bir fark olacak mı? Abdesti bozan şeyler nelerdir?
Namaz kaç vakit olacak, şekiller ve rekât sayıları nasıl olacak? Kıblemiz neresi?
Orucu kaç gün tutacağız ve orucun başlama ve bitiş saatlerinde bir fark var mı? Orucu bozan şeyler nelerdir?
Zekâtın matrahını belirlemede hangi kriterler esas alınır? Nisap miktarı nedir? Zekât tahakkuk ettirilirken hangi katsayı ve ölçütler esas alınacak? Vergilendirme dönemi ne zamandır? Yasal süresi içinde beyan edilmeyen ve ödenmeyen zekât tutarına gecikme bedeli ve faiz uygulanacak mı?
Sakal, bıyık ve saçların ideal uzunlukları ne kadar olacak?
Yıkanmanın şekli, vücut ve tırnak bakımı konusunda yeni dinin emir, görüş ve tavsiyeleri nelerdir?
Örtünme şekli nasıl olacak? Namaz kılmamanın, içki içmenin, hırsızlık ve zina yapmanın cezası ne olacak?
Dini günler ve resmi tatiller hangi takvime göre hesaplanacak?

Gibi sorular sorarız ve daha bunun gibi çok sorular sorarız. Ve aldığımız cevapların toplamına din deriz. Halbuki din bu değildir.

Evini, obasını, yuvasını, sevdasını, özünü, aslını, vatanını, kendisini ve rabbini kaybedip yolunu şaşırmış, kendisinden uzaklaşıp kaybolmuş olan biz kullara düşen gönderilen elçilere geldiğimiz yeri sormak olmalıydı. Rabbimiz hakkında sormak olmalıydı. Geri dönüş ve yol hakkında olmalıydı.

Kur'anda geçen şu ayetlere dikkat edelim;

Sana ganimet mallarını soruyorlar,
Sana haram aylar hakkında soruyorlar,
Sana yetimler hakkında soruyorlar,
Sana nelerin helal olduğunu soruyorlar,
Sana ruh hakkında soruyorlar,
Sana ayın evreleri hakkında soruyorlar,
Sana neyi infak edeceklerini soruyorlar,
Sana içki ve kumar hakkında soruyorlar,

Zülkarneyn hakkında, kadınların adet dönemi hakkında, kıyametin ne zaman kopacağı hakkında... vs.

Şu ayeti okuyalım;

"Ey iman edenler, açıklandığında kendinizi kötü hissedeceğiniz şeyleri sormayın! Kur'an indirildiği müddetçe eğer sorarsanız, size açıklanır. Allah affetti. Ve Allah mağfiret edendir, halimdir." MAİDE:101

Sizden önce bir topluluk böyle sorular sormuş, sonra o yüzden kâfir olmuşlardı." MAİDE:102

Resulullah Efendimiz buyurdular: Ahirette işinize yaramayacak konular hakkında çokça soru sormayınız! Geçmiş ümmetleri helak eden şey dinde aşırı gitmeleriydi. Allah unutmaz, eğer bir konuda bir şey söylememişse siz de sormayın ki mes'ul duruma düşmeyin! Ben sizi bir durumda serbest bırakmışsam siz de üzerine düşmeyerek beni serbest bırakın!

Resulullah Efendimize getirdiği dinin mahiyeti sorulduğunda genellikle "haniflik" ve "semha" isimlerine vurgu yapardı. Haniflik vahdettir. Gözün gönlün Allahtan başkasını görmemesidir. Hanif kişi her ne yana dönse rabbini görür. Aklı fikri hep rabbindedir. Semha ise müsamaha demek, kolaylık sağlamak demek, görmezden gelmek demek...

Resulullah Efendimiz dedi: Allaha hamd olsun ki ne Yahudilikte ve ne de Hristiyanlıkta olmayan müsamaha bizde vardır.

Enes Radiyallahu anh anlattı, dedi Resulullah Efendimize öyle sorular sordular ve soruda öylesine aşırı gittiler ki, bir gün minbere çıkıp celallenerek dedi:

'Sorun, her sorunuza cevap vereceğim.'

Cemaat bu sözü işitince, korkuyla başlarını öne eğdiler. Başlarına mühim bir hadise gelmekte olmasından korktular.

Enes Radıyallahu anh devamla dedi ki:

"Ben sağıma soluma bakmaya başladım. Bir de ne göreyim, herkes elbisesini başına sarmış ağlıyordu. Hiç kimseden ses çıkmıyordu. Derken, münakaşa ettiği zaman, babasından başka birisine nisbet edilen bir kimse ilk konuşan oldu.

"Ey Allah'ın Resûlü! Babam kimdir?" dedi. Resûlullah: "Baban Hüzâfedir." dedi.

Adamın babasızlıktan içi yanmış, canı acımış, ne yapsın garibim?

Halbuki melekler insana şunu sorsr;; Rabbim kim?

Rabbimiz Allahtır; O bizim sahibimizdir. Velimiz, dostumuz, yardımcımız, sevgilimiz ve sahibimizdir. Ve o bizim özümüzdür, aslımızdır, hakikatimizdir. O bizim hakikatimiz, biz ise onun ruhlarıyız, canlarıyız.

Allah’ın kendi canından, ruhundan üfleyerek var ettiği varlığa yakışan kendisini sağa-sola atmak, bir şeylerin peşinde koşup kendini yerden yere vurmak değil, kendini Rabbine atmaktır. Rabbini dert edinmektir.

Parça bütüne muhtaç, bütün parçaya müştaktır. Ve vuslat; tadını senin alacağın ve fakat Rabbine yaşatacağın bir hazdır ki bu yüzden ona yakın olma ve ona seyretme Allah içindir. Diğer her şey senin için...

Pişmiş adamın hamdan farkı, dünyayla ve insanlarla bir derdinin olmamasıdır. Ve olgun insanın, kâmil insanın en önemli vasfı ve göstergesi budur. Onun insanlarla derdi olmaz, işi olmaz. O Rabbiyledir.

Rabbiyle olan o en büyük sorununu çözmeden ipe sapa gelmez, incir çekirdeğini doldurmayan soruları, sorunları, dertleri çözmeyi kendisine yaşamın ulvi gayesi yapmış biri ne kadar olgun ve ne kadar pişmiş olabilir ki!

Onların derdi kendisine yeter. "Allah de, ötesini bırak!" ayeti bunun için yeterli değil midir?

Allah bizimle olsun ve kendisinden başkasını ve başka şeyleri zikretmekten korusun!

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147