16.08.19, 16:15
|
Daimi Üye
|
|
Üyelik tarihi: 10.01.19
Bulunduğu yer: antalya
Mesajlar: 1,389
Etiketlendiği Mesaj: 42 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
|
|
Alıntı:
Naim Nickli Üyeden Alıntı
Muhyiddin-i Arabî Hazretleri diyor ki:
Lafza-i Celâl Allah’tır. O da, bütün âlemlerin zâtlarında cari olan zikirdir. Onlar kendileri ister istesinler, ister istemesinler Allah’ı zikrederler. Onların hareketlerinden her bir hareket zikirdir. Hatta onların sâkinliğinden her bir sükûn bile zikirdir.
Şunu bil ki -cinler ve insanlar dışında- varlıkların tesbi-hâtı, bizim zikrimiz gibi sesli değildir. Fakat onların sâkin durmaları teşbihtir.
Hareket halindeki halleri de teşbihtir.
Sâkin olanın teşbihi, bal arısının vızıldaması gibidir. Hareket halindekininki ise, suyun şırıldaması gibidir. Amma bir defa sâkin, bir defa da hareket halindeki tesbihât, at kişnemesi gibidir. İşte onda zâhir olan zikir budur. Bu itibarla sükût ederse, sükûtî zikirdir.
Bütün mahlûkat zikir itibariyle Allah’tan başkasını zikretmez. Ama zevk itibariyle ise orada Nûr-u Muhammedi’den başkası kulluk, ibadet etmez.
|
ibni arabi de sünneti nebeviye tabidir.sünnet esas belirleyici olandır.bir kiimse havada bağdaş kurup otursa suda batmadan yürüse bunlata iltifat edilmez.ölçü kuran ve sünnettir.
|