Düşünce aslında Ledünni bir sırdır, kuantum potansiyel düşünce ve niyetin izini taşır, fizik alem üst katmanlarda saf düşünce olarak vardır.
Düşünce gözlemci etkisi fenomenidir, Musavvir esması tasarımcı, Halık esması ise beynin kuantum alandaki yaratımı ortaya çıkışıdır.
İnsan düşünce boyutu itibariyle Ceberrut boyutunu yaşar, bu alan kişinin niyet ve beklentisine karşılık verir, örneğin; bir ay boyunca denetimli (Allah’ın emirleri) düşünceler içinde olun, tıpkı radara (günaha) yakalanma korkusu (Celal ve Cemal dengesi) içinde yolculuk yapan bir şöför (Mümin) farkındalığı (basiret ve feraset) içinde, hızınızı (nefes ve zihin) trafik (şeriat ve sünneti seniye) kurallarını hiçe saymadan bir seyir (Murakabe) İle yaşayın.
Göz, dil ve bütün azalar denetim içinde olsun, bir ayın sonunda gönül ikliminiz değiştiği için hayatınızda büyük değişimler, pozitif açılımlar ortaya çıkacaktır, niyetleriniz ve istekleriniz Allah’ın izniyle makul bir seviyede veya beklenenin üstünde sürprizler, güzellikler verecektir.
Sadece düşünceleri denetim altında tutmaktan, onları sistemli bir hale getirmekten bahsediyorum, içsel dedikodular sustuğunda, kalb açılmaya, içerideki yabancılar (zanlar, zihin oyunları, vesveseler) beden mülkünü terketmeye başlarlar, neticede asıl sahibi olan size, evi (beden mülkünü) teslim edeceklerdir.
Şimdi düşünelim düşünceleri nereye harcıyoruz, zihinsel patinajlara, boş lakırtıları mı?
Nefsin yaşamsal kanalı çakralar, ruhun dinamikleri ise letaiflerdir, nefsin güdümünde hareket eden birisinin latifeleri muhtemelen kontrolsüz zekanın elinde oyuncak olup, maskara haline gelecektir, bu durumda düşüncenin formu bozuk ve kirli olur.
Diğer bir misalle, nefs eşşeği bizimkinin üstüne biner ve eşşek Ahseni takvim üzere yaratılmış insana kendi rolünü verir, onu bir güzel kullanır, bu durumda asıl eşşek kim olur?
Düşünmek gerek..
iradesi eşşek olanın derdi büyük, zihni karanlık, aklı şaşkın olur.
Muhafaza buyursun Mevla, suretler gidici, siretler hesaba dair, hakikate dair bir gerçekliktir, suretlerimiz daha ne kadar bizi (özne olan bizleri) saklar bilemiyoruz, fakat hesap günü her şey ayan - beyan ortaya dökülecek, bunda en ufak bir şüphemiz yoktur.