Sümerli Annunaki ve İnsanoğlunun Kökeni İnsanlığın kökeniyle ilgili en ilginç teorilerden biri, yazar Zecharia Sitchin tarafından önerilmiştir ve bu teori Anunnaki (Sümerce: “göklerden inenler”) etrafında şekillenmiştir. Anunnaki, eski İbranice Anakeim ve Elohim’e ve Mısır dilinde (Berberice) Neter’e karşılık gelir.
Sitchin’e göre, Annunaki, güneş sistemindeki gizemli, henüz teyit edilmemiş onuncu gezegen olan Nibiru’dan geldi. 430.000 yıl önce İran Körfezi bölgesine indiler ve gezegenimizi, monoblok altın madenciliği yapmak için kolonize ettiler ki Nibiru’da kıttı, ancak Dünya’da bol miktarda vardı.
Madencilik faaliyetleri, madenciler isyan etmeden ve Anunnaki’nin çalışma kuvveti bitip tükeninceye kadar 200.000 yıl bir aksama olmadan devam etti. Sitchin, Anunnaki’nin yeni madencilerin aranmasında üstlendiği çabalardan ve sonuçta Homo sapiens’in ortaya çıkmasına yol açan çabalarından bahsetti.
Anunnaki lider bilim insanları Enki ve Ninhursag, hayvan ve Homo erectus DNA’sını eklemlemeye yönelik başarısız girişimlerden sonra kendi genetik materyallerini modern insanların babası olan Homo erectus’a dahil ettiler. Onların başarısı, yeni insan kölelerinin steril klonları olması ve gönüllü işgücü talebi arttıkça insanlığın çoğaltılabilmesi için gölgelendi.
Bu yetenek aşırı nüfusa yol açtı ve birçok insanın yaşadıkları şehrin güvenliğinden çekildi. Bu kadar çeşitli kültür hâlâ cennet efsanesini hatırladıkları halde yaşadıkları yerden sınır dışı edilmiş oldu.
Yüzyıllar sonra binlerce insan istikrar içinde yaşadı ve Anunnaki’nin dikkatini çekti. Yeni genetik stoktan yararlanmak istediler ve bazıları cinsel partner olarak seçildi. Yasaklanan bu birleşmeden doğan çocuklara “eski devler” olan Nefilim denirdi. Bu protokol ihlali, hâlâ yaratılışa sempati duyan Enki tarafından korunan birkaç seçilmiş kişiyi kurtarmak için, ortaya çıkan halkın yok edilmesine neden oldu. Bu olaylar birçok uygarlığın kültürel mirası olarak hâlâ var olmaktadır.
Anunnaki, yüz binlerce yıl, karanlık çıkarlarına hizmet etmeleri için yarattıklarını köleleştirdikten sonra, Dünya’yı terk etme kararı aldı. Etkileri, Mezopotamya’dan Hindistan’a, Güney Amerika’ya kadar dünyanın her köşesine ulaştı.
Sitchin’e göre, Anunnaki göçü yaklaşık 6.000 yıl önce meydana geldi. Ayrılmadan önce, Sümer uygarlığı gibi özetlenebilen ve o zamanlar açıklanması mümkün olmayan çokça ilerlemeyi bahşederek insanlığa bir adım daha yaklaşmaya karar verdiler. Nitekim olgun ve oldukça organize bir kültür olarak ‘ani’ bir görünüş ortaya koydular. Seçtikleri kan çizgisi Anunnaki genleriyle genetik olarak zenginleştirildi ve astronomi, matematik, teknoloji ve tıp öğretildi.
Bu teori ile karşılaştığı şüpheciliğe rağmen Sitchin, iddiasını destekleyen birkaç belge ve bulguya dikkat çekiyor.
Enorme Elish adlı Babil yaratılış efsanesi, güneş sistemimizin oluşum tarihini temsil eder. Buna göre, Nibiru adında yolunu şaşırmış bir gezegen güneşin çekim gücüyle yakalandığında Dünya henüz oluşmamıştı. Gezegenlerin uydularının çoğunu bozdu ve Uranüs’ün yörüngesine saptı. Daha sonra bir zamanlar Mars ve Jüpiter arasında yörüngede bulunan bir gezegen olan Tiamat ile çarpıştı.
Dünya bu çarpışmadan doğdu ve Tiamat uydusu kendi kendine oluştu. Nibiru’nun geride bıraktığı, 3.600 yıllık bir eliptik retrograda (diğer tüm gezegenlerin tersine dönen) güneş etrafındaki yörüngesinde yerleşti. İlginçtir, bilgisayar simülasyonları, gezegenimizin kaynağı olarak böyle bir olaya işaret etmektedir. Bu da günümüz geçerli olan teorideki Dünya’nın kendisinden daha eski görülen Ay hakkındaki tutarsızlıkları açıkça ortaya koyar.
Sitchin, Bağdat Pilleri ya da Sakkara Kuşu gibi bulunduğu yere ait olmayan eserlerin varlığının eski ama son derece gelişmiş bir medeniyete dayandığına inanıyor. Ayrıca, 1889 yılında Sir Flinders Petrie tarafından Horeb Dağı’nda bir Anunnaki altın işleme fabrikasının şaşırtıcı keşfinden bahsediyor.
Antik Mezopotamya kenti Nineveh’deki arkeolojik kazılar Ashurbanipal kütüphanesinde bulunan 400 sağlam kil tableti ortaya çıkarmıştır. Bu tabletler, Anunnaki’nin faaliyetlerini tamamen kapsayan sürekli tarihsel kayıtlar içerir. Kayıtlar, Anunnaki genetik laboratuvarlarının Doğu ve Orta Afrika’daki yerini belirtir; bu, ilginç bir şekilde, modern arayışımızda “mitokondriyal Havva”yı yerleştirdiğimiz aynı alana ve aynı zaman dilimine denk gelmektedir. Daha da ilginci bölgede 100.000 yıllık altın madeni bulunması.
Sitchin, evrimimizin kuşkusuz bir şekilde aniden hızlandığına inanıyor. O ve diğerleri, radikal ve anormal farklarımızın bu teori için yeterli delil olması gerektiğini iddia ediyorlar.
Ayrıca, Anunnaki’nin Dünya üzerindeki egemenlik alanının bitmediğini söylüyorlar.
|