Yeryüzünde gördüğümüz varlıklar, farklılıklarına göre ırklara, cinslere, nev'lere ayrılır. Bunun gibi, ırklara, nev'lere, ayrıldığı gibi, cinler de kendi bünye ve yapılarına göre, nev, cins ve ırklara ayrılır. Bu izahı zor meselenin anlaşılması için ehl-i hakikat tarafından yapılan istiare ve teşbihler bazen yanlış idrak edilip, hatalara düşülmektedir.
İnsanlar derilerinin renklerine, gözlerinin şekline göre farklılık arz eder. Beyaz ve siyah ırk vs. gibi ırklara ayrılır. Yeryüzünün insandan önceki yaşayan canlılarından olan cinler de böyle ırklara ayrılır. Manyetik enerjilerine, akımların frekanslarına göre, şua ve dalga boylarına göre çeşitli cinslere ayrılırlar. Sürat ve hızları, ırklarına göre farklıdır.
Cinlerin hepsi temessül edip, görüntü veremez. Metafizik alemden bizim alemimize hepsi geçemez, ancak bazı cins ve ırklar geçebilir. Kimi eşyayı bir yerden bir yere nakledebilir, kimisi maddeyi geçici bir süre kaybedebilir, kimisi yanına geldiği insanı çeşitli şekillerde hastalandırır, kimisi rahatlatır. Kimi cinsler korku ve ürperti verir, kimi ırklar ise insanın şehvetini, behimi arzularını arttırır.
Cinlerin yaşadıkları yerler de ırklarıyla, cinsleriyle ilgilidir. Kimisi karanlıklarda, kimisi tuvaletlerde, kimisi ateşte, kimisi suda yaşar. Elbette ki bu fizik alemdeki bölgelerin, kendi alemlerindeki yansımalarında bulunurlar. Çünkü, maddi alemdeki cismani her şeyin, gayb aleminde manyetik bir dublesi, bir yansıması vardır.
Bazı hikaye ve masalların temel unsurlarında kullanılan cadı, peri, hortlak, ifrit, gulyabani, dev vs. gibi isimler aslında birer cin ırkıdır. Hepsinin kabiliyetleri farklıdır. Irk olarak en güçlüleri, ifrit denilen cin grubudur. Her bir nev' muhtelif görüntüler verir. İnsana korku ve ürperti veren cin grubu cadılardır.
Şeytan da ırki yönden cinler gibi dumansız ateş denilen bir ışın türünden yaratılmıştır. Fakat, cinler şeytanı göremez ve onun ifsad ve iğfal emellerine alet olabilirler. İnsan ve hayvanlar topraktan yaratılmış olmalarına rağmen şu an toprak değil, et ve kemikten müteşekkil mahluklardır. İnsan, et ve kemikten yapısına rağmen, birçok duygu ve hissiyat ile donatılmıştır. Bunun gibi cinler de bir enerji kütlesi olmalarına rağmen, onlara da Allah (c.c.) tarafından yapılarına uygun kabiliyet ve duygular verilmiştir.
Kur'an-ı Kerim'deki meşhur kıssada Hz. Süleyman (a.s.), “Saba melikesi belkis'ın tahtını kim getirecek?” diye sual ettiğinde, cinler ve ifritler (ifrit; cinlerin bir nev'i, bir ırkıdır.) hemen getirebileceklerini söylediler. Halbuki Araf ismindeki veziri, göz açıp kapayıncaya kadar kısa bir anda tahtı bütün mahiyeti ile beraber getiriyor. Ayrıca Hz. Süleyman (a.s.) asasına dayanmış vaziyette vefat etmesine rağmen cinler o'nun vaziyetini bilemediler. Bugün yeryüzündeki medeniyet, teknik keşifler, terakki ve yükselişler, elektronik beyin ve bilgisayarlar, ışınlama cihazları vs. bütün ilerlemeler insanların üstünlük tarafıdır. Peygamberlerin mucizeleri, insanlara üstünlük ve terakki için yol göstericidir.
__________________
“gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim.”
|