"15 dakika geçmiş olmalı. hala iyi hissediyorum. yajenin tadı o kadar da kötü değilmiş. bir kişi anında kustu. ateşi harlamaya devam ediyoruz."
"20 dakika, bir kişi acı çekmeye başladı ama çoğunluğun ruh hali iyi görünüyor."
"25 dakika geçti, birkaç kişi birden kusuyor. midemde bir tuhaflık hissetmeye başladım."
"30 dakikayı geçti. çoğunluk kusuyor ben kusamıyorum."
bu kusamama durumu bende ciddi bir paniğe yol açtı diyebilirim. bahçede bir o yana bir bu yana yürüyüp kusmaya çalıştım. hatta kusma refleksini bile kullanmaya çalıştım ama nafile... bir türlü beceremedim. yazıda detaylıca anlattığım engellerden tabi bihaberim. ateşin başındakilerden biri sadece yaje istediği zaman kusabileceğimi anlatınca biraz rahatladım doğrusu. bunun hemen ardından garip bir titreşim hissi kapladı her tarafımı. gözlerimi kapadığımda bazı renksiz geometrik şekiller görmeye başladım. bunlar bir ağ olarak birleşiyorlar ve görüş alanını tamamen sarıyorlar; bazen de kaleydoskopik şekilde hareket ediyorlar. doğal bir rahatsızlıkla gözlerimi açıp odama döndüm. içeride taita seremoniye çoktan başlamıştı ve şarkıları kendine özgü sarhoşluk içerisinde söylemeye başlamıştı. insanlar yanlarında getirdikleri enstrümanlar ile buna eşlik ediyorlardı çoğu zaman. ara ara çeşitli otlar yakılarak dumanı ile bütün odalar dolduruluyordu ve sırayla herkes bu dumanı elleriyle yüzüne doğru götürüyordu. kendine has ilginç bir kokusu var diyebilirim bu otun. yajenin alışık olmadığım ağırlığı ve sarhoşluğu bedenimi sardığından yere uzanıp beklemeye başladım. beklemekten başka birşey yapamıyorsunuz zaten. bir süre sonra bu zihinsel felç ve durgunluk hissi etkisini giderek artırdı. bu arada kusmamıştım ve işin aslı herhalde durumum çok iyi ve iyi geçecek diye düşünüp kusmayacağıma kanaat getirmiştim. tabi ki yajenin bu tip bilmişliklerden hoşlanmadığını anlatmama gerek yok. bu arada renksiz görsellik ortadan kaybolmuştu ama bütün bedenim inanılmaz bir duyu hassasiyetine kavuştu diyebilirim. evin içindeki her konuşmayı, her sesi duyabiliyordum ve bir uğultudan çok hepsi anlamlı ve ayrı ayrı ulaşıyordu. kimisi ağlıyor, kimisi kahkaha atıyordu. taitanın müziği ve şarkılarını duymuyordum, sanki içimde çalınıyordu bu şarkılar. bu arada bazı ürpertici sesler işitmeye başlamıştım. daha çok tanımlayamadığım klik klik klik gibi süregiden bir hayvan sesine benziyordu. aynı zamanda çeşitli sesler geri sarmaya ve kendilerini tekrar etmeye başlamıştı. şimdi lineer olaylar gibi anlatıyorum ama asıl deneyimde bu şekilde gerçekleşmediğini belirtmeliyim. bütün bunlar devam ederken bu arada aynı zamanda çocukluk günlerime döndüm ve orada da ayrı bir hikaye devam ediyordu. bu basit bir geçmişi hatırlama durumundan çok yeniden geçmişi yaşamaya benziyor. daha çok çocukken yaşadığım kimi problemli olayları yaşadım diyebilirim ve daha da ilginci hiç bilmediğim ama sanırım bilinçaltımda kendimi suçladığım şeyler keşfettim ve ne kadar saçma inanışlar kurduğumu gördüm. bütün bunlar olurken yaje etkisini artırıyor ve benlik yıkımına devam ediyor tabi ki. mekanın kaybolduğunu ilk kendime dokunduğumda farkettim sanırım. sol ya da sağ ya da herhangi bir merkez ortadan kaybolmuştu. dokunduğumu hissediyordum ama bunu tarif edebilmenin imkanı yok; bir bütün olarak hissediyordum. bu arada konfüzyon etkisini artırdı ve zaman konusunda kafam karışmaya başladı; önce ve sonra anlamını yitirdi. geçmişteki benlik, şimdiki benlik, gelecekteki benlik hepsi birbirine girmişti. bir ara dışarıda ateşin başındayken aslında ateşin başında değil yatakta olduğumu anladım, yani anlamadım emin değildim; hatta bunu düşünenin kim olduğu konusunda bile kafam karışmıştı. sizi bir arada tutan tek şey belki de mideniz diyebilirim. midem beni bu illüzyonlardan uyandırarak dışarıya çıkardı. bu arada ne kadar berbat hissetiğimi hatırladım ve yere soğuk, ıslak çimenlere kapandım. beni otların arasında bir kaplumbağa gibi hayal edebilirsiniz kimliğim ortadan kaybolmuş, sıfır düşünce ile genetik imzasını taşıdığım tek hücreli atalarımdan farklı hissetmiyordum. herşey otomatik bir biçimde bütün olarak gerçekleşiyordu. kusmaya çabaladıysa da bedenim başarılı olamadım maalesef. fiziksel ve ruhsal engeller buna müsaade etmiyordu. bu arada yaşadığım dehşeti gerçekten hatırlamıyorum. kime, neye yalvardığımı bilmeden yalvarıyordum bitmesi için. bu kısım şişirilen egonuzun yaje karşısında sönümlendiği nokta oluyor aynı zamanda. bu bedel ödeme kısmı ne kadar sürdü bilmiyorum. birisi iyi olup olmadığım konusunda endişe edince ayağa kalkıp ateşe yöneldim. o vakitten sonra deneyimim gayet keyifli geçti diyebilirim. ateşin sıcaklığı hiç olmadığı kadar tatlı geliyor, soluduğunuz hava, bütün gerçeklik, etrafımdaki insanlar ve kurduğum diyaloglar.
|