Ben Ankara'nın bir ilçesinde bir okulda müdür yardımcılığı görevini yapıyorum. Bundan 12 yıl kadar önce, Anadolu'da bir köyde öğretmenlik yaparken, 11 yaşlarında bir öğrencim sedef hastalığına yakalanmıştı. Ben de çocukla ilgilendim. Ve babasıyla birlikte Ankara'da gezmedik hastane, doktor bırakmadık. Çocuk bir türlü iyileşmedi. Hastalık vücudunu tümüyle sarmıştı. Derileri dökülüyordu. Köyün birinde, askerliği sırasında bitkilerle ilaç hazırlayan bir askeri doktorun yanında bulunmuş bir yaşlı adam vardı. Son çare olarak o adama başvurduk, bizim bulunduğumuz köye gelmesini sağladık. Bu yaşlı adam çocuğu görünce, bununçaresi çok basit dedi. Şaşırdık. Çünkü o güne kadar çocuk için çok büyük miktarlarda para harcanmıştı. Bize köyde, çalı diplerinde bulunan yabani pancar kökü (köyde gavur pancarı da denir) toplamamızı ve bunlardan 5-6 tane getirmemizi istedi. Pancar köklerini un gibi öğüttü ve bu unu yağda kavurdu. Çocuğa banyo yaptırdık ardından. Bu macun gibi maddeyi çocuğun tüm vücuduna sürdü. Bir gün bekleyip, çocuğa yeniden banyo yaptırıldı. Ve yeniden bu macun sürüldü. Ertesi gün de bu işlem bir kez daha tekrarlandı. Tertemiz oldu. O dökülen deriler nereye gitti anlaşılacak gibi değildi. Ve bundan sonra öğrencim sedef hastalığından kurtuldu. Şu anda o öğrencim evli ve çocukları var. Bir daha hiç bu hastalıkla karşılaşmadı. Bu olayı asla aklımdan çıkarmadım. Yakınlarımdan sedefe yakalanan olursa, hiç çekinmeden bu basit çareyi önerdim ve çok başarılı oldu. Çok okunan ve ilgi çeken köşenizde bu basit ilacı yayınlarsanız, size yazan birçok çaresiz kalmış sedef hastasına yardımcı olacağınıza inanıyorum. Ben de sizin gibi insanlara yardımcı olmaktan başka bir arzusu olmayan bir insanım sadece.
.
|