Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Peygamber efendimiz ne öğretti, nasıl öğretti, ne hasıl etti?
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 06.07.19, 06:00
ugi ugi isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Üye
 
Üyelik tarihi: 31.03.19
Bulunduğu yer: Muğla
Mesajlar: 57
Etiketlendiği Mesaj: 2 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Peygamber efendimiz ne öğretti, nasıl öğretti, ne hasıl etti?

Güzel ahlâkı tamamlamak üzere âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamber Efendimiz yarı vahşî bir câhiliye toplumundan, dünyanın gelmiş-geçmiş en fazîletli medeniyetini inşâ eden bir Asr-ı Saâdet toplumu yetiştirdi. Fahr-i Kâinat Efendimiz ne öğretti, nasıl öğretti, ne hâsıl etti ki 23 sene gibi kısa bir sürede böyle muhteşem bir saâdet toplumu meydana geldi?

Ve bugün bizler, Allah Resûlü’nün 14 asır sonra gelen ümmeti olarak yeniden Asr-ı Saâdet heyecanıyla yaşayabilmek, yeniden dünyayı fazîletler medeniyetinin o müstesnâ değerleriyle buluşturabilmek için nasıl bir ruh ve heyecana muhtacız?

Peygamber Efendimiz’i doğru anlamak için hayatının pek çok yönüyle derinlemesine incelenmesi gerekir. Ş

–Allah bizi niye dünyaya gönderdi?

–Gerçek ilim nedir, tahsil nedir?

–Biz hangi ilmi tahsil etmeye geldik?

–İlmin gayesi nedir?

İlmin gayesi; “لِيَعْبُدُونِ” Allâh’a kul olmak.
Bu cihan; Allâh’a kul olmak için kurulmuş bir dershâne, insanın bir endam aynası… İnsan dünyaya gelecek, Cenâb-ı Hakk’ın takdir ettiği ömür kadar, bu dünyada bir imtihandan geçecek, ondan sonra ebedî/bitmeyen bir hayata devam edecek.

Kulluğun hedefi ne? “لِيَعْرِفُونِ” yani Cenâb-ı Hakk’ı kalpte tanıyabilmek, böylece Cenâb-ı Hak’la kalben beraber olmak sırrından nasîb alabilmek, kâmil bir mü’min olabilmek.

Cenâb-ı Hak;

“Biz, Âdemoğlunu mükerrem kıldık…” (el-İsrâ, 70) buyuruyor. İnsan mükerrem olacak, nefsânî arzularını bertaraf edecek, muhteşem olan Cennet’e lâyık hâle gelecek. Zira Cenâb-ı Hak kullarını Dâru’s-Selâm’a davet ediyor.

Cenâb-ı Hak “Rahmân ve Rahîm”. Peygamber Efendimiz “raûf ve rahîm”. Rabbimiz, bir mü’minin de Cennet’e lâyık olması için, “rahmet insanı” olabilmesini arzu ediyor.

Bu dünya dershânesinde tahsilin-tedrisin gayesi de; bir “rahmet insanı” olabilmek ve bir “rahmet insanı” olabilmesini arzu ediyor.

Bu dünya dershânesinde tahsilin-tedrisin gayesi de; bir “rahmet insanı” olabilmek ve bir “rahmet insanı” yetiştirebilmektir. Bu şekilde huzurlu bir dünya inşâ edebilmektir.

Cenâb-ı Hak, insanın menfî hususiyetlerine dâir âyet-i kerîmede buyuruyor:

“…Muhakkak ki o (insan), çok zalim ve çok cahildir.” (el-Ahzâb, 72)

Yani insan “zalûm”dur; en büyük zulmü kendine yapar, ebedî istikbâlini helâk eder.

Önümüzde bitmeyen bir ömür olacak. Belki bu dünya hayatı, ebedî hayatın yanında bir zerre bile teşkil etmeyecek. En büyük zulüm, insanın âhiretini mahvetmek sûretiyle kendi kendine yaptığı zulümdür.

İkinci olarak da; “cehûlâ” buyruluyor. İnsanın âhiret saâdetinden gafil kalıp niçin yaratıldığını unutması. Yani;

“–Niçin dünyaya geldi?

–Kimin mülkünde yaşıyor?
–Gidiş nereye? Bu akış nereye?..” Bunların farkında olamamak…

Bunun için Rabbimiz, kullarına peygamberler gönderiyor. Rivâyete göre yüz yirmi dört bin küsur peygamber geldi. Her kavme bir peygamber geldi. Yalnız Peygamber Efendimiz müstesnâ; O, kıyâmete kadar gelecek bütün beşeriyete gönderildi. “Üsve-i hasene” yani “örnek şahsiyet” olarak…

Yine Cenâb-ı Hak kullarına kitap ve suhuflar gönderiyor.

Bir de bu cihan, zerreden küreye, atomdan galaksilere kadar, ilâhî azamet ve kudret tecellîlerinin bir akışı hâlinde…

Kur’ân-ı Kerîm’den ilk nâzil olan âyet; “اِقْرَاْ : Oku!” ile başlıyor.

Peki ne ile okuyacaksın?

“…Rabbinin adıyla okuyacaksın.”

Demek ki Cenâb-ı Hak, okumaya bir husûsiyet veriyor; “Rabbinin adıyla okumak”…

Yani zihninle okuduğunu, kalbinle de okuyacaksın. Gözün, hem zihnine hem de kalbine bir gözlük teşkil edecek. Kalbin; her şeyin ve her oluşun sırrî tarafını, yani hikmetini okuyacak; o şekilde tekâmül edecek.

Her şey, ilâhî azametin bir delili. Bu sebeple hiçbir şeye boş gözle bakmamak îcâb ediyor. İlâhî vitrinleri tefekkür hâlinde seyredebilmek gerekiyor. Tabi bu da kalbin terakkîsi nisbetinde oluyor.

Zâhirî ilimler/müsbet ilimler var. Hakk’a yakınlık zeminini teşkil edecek, kula sermaye olacak dünyadaki ilimler. Böylece kul, -zihnen ve kalben- eserden Müessir’e, sebepten Müsebbib’e, sanattan Sanatkâr’a intikâl ederek Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olmanın gayretinde olacak.

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147