Aydınlanmış kişide zihin olaylar üretmeyi durdurur. O, çok eskilerden gelen kesintisiz arayış durur.
Hiç bir şey istenmez, hiç bir şey beklenmez. Hiç bir şeyi, aydınlanmış kişi kendine ait saymaz.
Uğrunda uğraş verecek bir "ben" kalmaz. Alışılmış kesin kanılar kaybolur. Daha önce birçok şeyden emin olan aydınlanmış kişi şimdi hiç bir şeyden emin değildir.
Bir beden olunduğu fikri son bulur.
Sonunda bilirsiniz ki ne günah vardır ne suç ne de ceza. Yalnız sonsuz değişimleri içinde hayat vardır.
Kişisel "ben"in eriyip kaybolması ile kişisel ıstırap da son bulur. geriye kalan ise şefkatin büyük hüznü ve gereksiz acının dehşetidir...
|