Üçüncü seviyede (canlı), haz alma arzusu daha da büyür. Arzu, her bir muayyen
elementte ayrı ayrı hisler meydana getirir ve her birey için, diğerlerinden farklı,
benzersiz bir yaşam oluşturur. Ancak, bu seviyede bir başkasının duygularını
anlayabilme hissi yoktur. Bu varlıklar hala başkalarıyla ilgili gerekli şefkat ve hazdan
yoksundurlar.
En sonuncu, dördüncü seviye (insan), haz alma arzusu diğerleri için hisler yaratır.
Örneğin, üçüncü ve dördüncü seviyeler arasındaki fark, tüm hayvanların tamamı ile
tek bir insanın arasındaki farka benzer. Bunun sebebi hayvanların başkalarını
hissedememesi ve ihtiyaçlarını sadece arzularının sınırları dâhilinde
oluşturabilmeleridir.
Aynı zamanda, bir başkasını hissedebilen kişi onun ihtiyaçlarını da edinir ve dolayısıyla
diğerlerini kıskanır ve sonunda o kişi tüm dünyayı isteyene dek, daha da daha da ister.
Yaratan’ın amacı yaratılan varlıkları memnun etmektir ki onlar da O’nun yüceliğini ifşa
etsinler ve O’nun kendileri için hazırladığı tüm hazzı alsınlar. Açıkçası, sadece insanlar
bu rolü gerçekleştirebilirler. Sadece insanlar diğerleri için gerekli hislere sahiptirler ve
sadece insanlar kendi üzerlerinde çalışma sürecinde, Kabala’nın önerilerini takip
ederek, haz alma arzusunu başkalarını memnun etme arzusuna dönüştürebilirler.
Böyle yeteneklerin mevcudiyeti kişiye manevi dünyaların ve Yaratan’ın hissini getirir.
Manevi bir dünyada NRNHY (Işıklar)’ın belli bir seviyesini edinerek, kişi Yaradılış’ın
amacına uygun olarak haz alır.
Küçük ve önemsiz görünebiliriz, ancak Yaradılış’ın merkezini ve amacını oluşturan yine
de insandır. Tüm dünyanın, içinde doğduğu turp kadar acı ve küçük olduğuna inanan
kurtçuk gibiyiz. Ancak, turpun kabuğunu yarıp dışarı baktığında, hayretle bağırır: “Tüm
dünyanın benim turpum gibi olduğunu sanıyordum! Şimdi, dünyanın gerçekten ne
kadar muazzam ve güzel olduğunu görüyorum!”
Aynı şekilde, egoizmin kabuğu içinde doğmuş olan ve sadece kendimizi memnun
etmek isteyen bizler bu kabuğu, ıslahımızın vasıtası, Kabala’sız kıramayız. Haz alma
arzumuzu, başkalarını ve Yaratan’ı memnun etme arzusuna çeviremeyiz. Bu sebepten dolayı, Yaratan’ın bizim için ne kadar iyilik hazırladığını algılamayı başaramayıp, tüm
dünyanın gördüğümüz ve hissettiğimiz şeyler olduğunu düşünürüz.
Yaratılanın tümü beş dünyaya bölünmüştür: Adam Kadmon, Atzilut, Beria, Yetzira ve
Assiya. Bununla birlikte, her biri sonsuz sayıda elementlerden oluşmuştur. Beş dünya
beş Sefirot’a tekabül eder: Adam Kadmon Sefira Keter’e tekabül eder, Atzilut Sefira
Hohma’ya tekabül eder, Beria Sefira Bina’ya, Yetzira Sefira Tiferet’e ve Assiya Sefira
Malkut’a.
Dünyayı dolduran Işık (haz), buna göre beş çeşide ayrılır: Yehida, Hayâ, Neşama,
Ruah ve Nefeş (NRNHY kelimesinin sondan sırayla baş harfleri).
Dolayısıyla, Adam Kadmon dünyası Yehida denilen haz (Işık) ile doldurulmuştur;
Atzilut dünyası Hayâ denilen hazla doldurulmuştur; Beria dünyası Neşama denilen
hazla doldurulmuştur; Yetzira dünyası Ruah denilen hazla doldurulmuştur ve Assiya
dünyası Nefeş denilen hazla doldurulmuştur. (Tablo 1’i görün)