Dünyaları yaratıp bize vererek, Yaratan önümüze bir hedef koydu: O’nun seviyesine
ulaşmak ve inşa ettiği dünyaları tırmanarak Onunla birleşmek. Soru, insanlığın O’nun arzusunu yerine getirmeye mecbur hissedip hissetmeyeceğidir?
Kabala, Yaratan’ın bizim üzerimizdeki kontrolünün tam ve kapalı resmini açığa çıkartır.
Dolayısıyla, isteyerek ya da acıyla mahmuzlanarak, bu hayat süresinde ya da bir
sonrakinde, fiziksel, sosyal ve ekonomik etkenler aracılığıyla her birimiz ve tüm
insanlık Yaratılışın amacını kendi yaşamımızın gayesi olarak kabul etmek zorunda
kalacağız.
Sonunda, tümümüz tek bir amacı edineceğiz. Tek fark yolda yatıyor: amaca doğru
isteyerek ve bilinçli ilerleyen bir kişi iki kat kazanır: zaman kazanır ve acı çekmek
yerine Yaratan ile birleşmenin verdiği zevki yaşar.
Durumun vahameti şu ki, insanlık henüz önünde yatan felaketleri hayal bile edemiyor.
Amaç ortaya konulmuş ve evrenin yasaları değişmezdir. Günlük kişisel acılar ve düzenli
küresel felaketler her birimizin Yaratan’ın yasasına uyma – egoizmi ve kıskançlığı
yıkmak ve onun yerine şefkat, karşılıklı yardımlaşma ve sevgiyi geliştirme - ihtiyacını
gözler önüne seriyor.
|