Epifiz Bezi - Pineal Bezi - Ajna Çakra (2)
3. GÖZ/EPİFİZ BEZİ/PİNEAL BEZ
BÖLÜM 2
“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur” kalıbı çok da yerinde bir ifade çünkü bedensel sağlığı yerinde olmayan bir insanın doğru ve sağlıklı düşünebilmesi mümkün değil. Herkes düşündüğünü sanır ama aslında bir çoğumuzun yaptığı daha önce öğrendiği kalıpları otomatik repleksler ile yerine getirmektir. Buraya dikkat: Otomatik davranışa dönüşen herşey bize ve etki alanımızda ki insanlara zarar verir bunlar çok dahice fikirler olsa bile. Sürekli devinim, dönüşüm, öğrenim halinde olmak işte bilincimizi asıl besleyen budur. Bilgi sonsuzdur, anlam sonsuzdur asla hepsini öğrenmiş olamayız.
3. Göz hakkında o kadar büyük bir kirliliği varki, ilk bölümde bahsettiğim gibi insana güç veren bu yeti o kadar yağmalanmış ki geriye sadece otomatik aktarılan bir manipülasyon yığını kalmış.
NASIL ÇALIŞIR?
3 Göz beyin aktivasyonu ile doğru orantılı çalışır. Yani ön beynimizi (analitik düşünme, analiz ve zekamızın bulunduğu beynin ön lobu) ne kadar çok kullanabiliyor ve ne kadar derin düşünebiliyorsak 3. Göz doğru orantılı olarak o kadar iyi çalışır. Tembel bir beyinde(otomatik hareket eden) hızla dönen bir ajna çakra olamaz, olmaz.Derin düşünmek. En en en önemli noktadır.
Derin düşünce alışkanlığı şu şekilde edinilir:
A) Otomatik değil, farkında olarak davranmak. Farkındalık, otomatik yaptığımız eylemleri neden yaptığımızın, hangi sonuçlara sebep olacağının ve arkasında ki anlamları bilerek ve analiz ederek yapmaktır. Farkında olan insan, yapmış olmak için bir şey yapmaz.
B)Merakınızı büyütün. Kısıtlı meraklarınızı aşmanız lazım. Varoluşu evreni ne kadar büyük merak edebiliyorsanız o kadar büyük merak edin. Merak ettiğimiz herşey bize gelir.
C) Beyin simülasyonu. İlk doğduğumuzda ilk algılamaya başladığımız andan itibaren dış dünyadan bilgi toplayan beyin, topladığı bu verilerle bize bir yaşam simülasyonu hazırlar. Eğer simülasyon verileri yeterli değilse yani metafizik varlığa, ruhaniyete inanmıyor ama 3. Göz ile görmek istiyorsanız bu mümkün değil çünkü o simülasyonu oluşturmak için gerekli kodlarda eksiklik var anlamına geliyor. 3. Göz açtığı iddia edilen terapiler ve uygulamalar da kişi kendi bilincinde oluşturduğu yargıyı bilinçaltına indirdiği takdir de ilişkilendirme ustası bilinçaltı beyin kodlarını ile gerekli bağlantıları sağlar ve kişi spiritual deneyimler yaşamaya başlar. Yani simülasyon verileri mevcut ise kişi kendi gerçekliğini kendi şekillendirmeye başlar.
D) Kendinizi zorlayın. Anlayamadığınızı düşündüğünüz şeyleri es geçmeyin beyninizi zorlayın ta ki cevabı bulana kadar. İnsanlar size haddiniz olmadığını veya yeteri kadar zeki olmadığınızı söyleyebilir dinlemek veya tembelleşmeyi redderek fikir üretmek sizin özgür iradenize kalmış. Amacımız inanmak değil unutmayın, amacımız bilmek ve gelişmek.
E) Bütünsel ve ayrıntısal perspektif. Hiçbir şey ona her açıdan bakmadan anlaşılamaz. Ayın arkasını görmeden onu gerçekten görmüş olabilir miyiz? Yoksa sadece varsayımlarda mı bulunabiliriz?
Yeterince sağlıklı ve derin düşünebilen bir beyin ile bitmiyor elbette. 3. Göz zihinsel bir projeksiyondur yani muazzam bir canlandırıcı ve yansıtıcıdır ve biyolojik gözler ile senkronize çalışır. Yani, zihinsel olarak görülen şey önce biyolojik gözler ile algılanır ardından 3. Göz/epifize aktarılır. Epifizin hangi derecede çalışır olduğuna göre görüntü burada ardının yansımasını gösterir veya bir eğer epifiz kireçliyse yansıma biyolojik gözlerin gördüğü ile sınırlı kalır veya epifiz ne çok iyi çalışıyor nede tamamen kireçli durumda ise biyolojik gözler ile epifizin yansıma görüntüsü birleşerek tek bir unsur gibi görünürler. Bakın buradaki metafor çok önemli bilinçaltı yazısında bahsetmiştik: farkındalık az olduğu takdirde bilinçaltı ve bilinç tek bir unsur gibi görünüyordu. Aynı kaide 3. Göz ve biyolojik gözler için de geçerli. Çünkü varoluşun mikrodan makroya her parçası bütün hakkında malumat verir ve aynı şekilde işler. Ve farkında olmak gelişmenin ilk şartıdır. Eğer 3. Göz ile biyolojik gözlerin ayrıldığı ve birleştiği noktaları farkedemiyorsanız ve metafizik inancınız, veriniz var ise bu durumu kendi aleyhinize kendinizi korkutmak için kullanabilirsiniz. Tuhaf/çirkin varlıklar gördüğünü iddiaa eden insanlar farkında olmadan epifiz de oluşturup yansıttığı görüntüden korkmaktadır. Epifizi çalışan ama farkındalığı ve bilgisi az olan insan istediği herşeyi görebilir daha doğrusu oluşturabilir ama onun dış bir unsur olmadığının farkına varamaz. Çok komik değil mi? Kendi kendinize yarattığınız bir görüntüden korkmak. İşte farkındalık o sebeple bu kadar önemli. Tarikatımsı dogma oluşumlarda uygulanan ritüellerde melekleri gördüğünü, şifa terapilerinde serafimleri gördüğünü, cinler gördüğünü vs. İddiaa eden insanlar yine bu mantıkla kendi simülasyonlarını oluşturup onu yansıtmaktadır. Bunun size hiçbir regresyoncu, şifacı, spiritüel danışman, hacı-hoca söylemez. Çünkü bilmiyorlar çünkü öğrenme ihtiyacı duymuyorlar otomatik ezberlediklerini uyguluyorlar tıpkı bir köpeğin kemiğini saklaması gibi.
Gerçekten görmek ve gördüğünü oluşturmam çok farklı şeylerdir. Uzaylılar neden koca kafalı, inanılmaz güzel ve cinsiyetsiz tasvir edilmiştir? Üst boyut varlıkları yani zaman boyutuna mensup, zamanın içinde hareket edebilecek kadar gelişmiş bir boyutun varlıkları bizim boyutumuza ait özellikler ile siyah vücutlu, insani uzuvlara sahip ve çirkin tasvir edilmiştir? İnsan organizması her zaman kendin de gördüğünü yansıtmıştır tıpkı doğadan ilham alan bir sanatçının yansıttıklarını resmetmesi gibi. Koca kafalı ve cinsiyetsiz uzaylılar tasvirin de insanoğlunun kendisinde geliştirmek ve kurtulmak istediği bedensel ve mental özelliklerinin bir yansımısı olduğu gibi. İnsan bedensel ağırlıktan, güdülerden kurtulup salt beyin ile yani bilinç ile birleşip yükselmek istemesinin bilinçsizce bir dışa vurumudur. Önce kendisi yaratmış ve daha sonra o yarattığından korkmuştur insanoğlu. Ve işte gerçekten görmek ve gördüğünü sanmak ise bu kadar önemlidir. Uzun uzun konuşuyorum ama tüm bu metaforların ve anlamların farkında olmadan, farkına varmadan, anlamadan 3. Gözünüzü kullanamazsınız. Hayat bu beceriyi gelişmişliğin içine saklamıştır, haketmeden onu alamazsınız.
|