Dua, tesbih ve zikirde sayıların önemi
Kanaatimizce dua, tesbih ve zikirlerdeki sayılar hayatın ve ölüm ötesinin gerçek şifreleridir. Bunlar bir yere çıkıyor. İhtimal ki cennete ve cennetteki sarayların süsüne ziynetine veya orada Allah’ın lütfuyla verilecek diğer nimetlere, onların miktarına, kalitesine, çeşitliliğine veya ömrümüzün çeşitli dönemlerine ait sağlık ve afiyette bulunmamızdan kaynaklanan ve bir çeşit borcumuz olan şükre…
Belki de mizandaki alıcı verici x-ray cihazları gibi bizi tanıyacak cihazlara bir sinyaldir. Belki de bu sayede sırattan hızlı geçebileceğiz ve cehenneme düşmekten kurtulacağız. Cennette türlü nimetlere bu sayede kavuşacağız, suyumuz, aşımız, ekmeğimiz yani cennette ebedi hayatın nimetlerine birer bandrol niteliğinde olacaktır bunlar, bilemiyoruz.
Kısacası nereyi açtıklarını, nereyi kapadıklarını veya nereye nasıl sinyal gönderdiklerini bilmiyoruz. Neyin şifresi onu da bilmiyoruz. Ancak bildiğimiz şey Kur’an’da “Allah’ı çok zikredin”, “Namazı çok kılın, abdesti çok alın” buyruluyor ve işte biz de bunu yapmaya çalışıyoruz. Ötesini sonra göreceğiz, inşallah. Bu konuda İslam âlimlerinin çeşitli görüşleri var, bunları nakletmeye çalışalım…
İbni Hacer, bu üç kelime ile ilgili muhtelif rivâyetler geldiğini belirttikten sonra meselâ, “Sübhânallah” kelimesinin bazılarında 33, bazılarında 25, bazılarında 11, bazılarında 10, bazılarında 3, bazılarında 1, 70 ve 100 kere tekrarı tavsiye edildiğini belirtir.
Yine “Elhamdülillah” kelimesinin de tekrar edileceği miktarla ilgili olarak 33, 25, 11, 10, 100 rakamlarının geldiğini belirtir. “Lâ ilahe illallah” kelimesiyle ilgili olarak da 10, 25, 100 rakamlarının geldiğini belirtir.
Zeynüddin el-Irâkî:“Bunların hepsi güzeldir, bu miktarların artması Allah'ı daha da memnun eder” der.
Begavî, bu farklı rivayetleri şöyle bir yorumla birleştirmeye çalışır: “Bu rivâyetler değişik zamanlarda söylenmiştir ve kişi içinde bulunduğu duruma göre, bu rakamlardan birini seçerek o miktarda tekrarda serbest bırakılmıştır.”
Âlimler genellikle bu tesbihâttan her birinin otuz üçer defa yapılmasının uygun olduğunu söylerler. Tekbirden sonra “La ilahe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh...” denir ki, bununla yüze tamamlanır.
Şunu da belirtelim ki, âlimler; “hadiste gelen rakamlara riayet etmeli, ne eksik ne de fazla yapmamalı, aksi takdirde vaat edilen sevap aynen elde edilemez, biz göremesek de anlayamasak da bu miktarlarda bir kısım hikmetler vardır” demişlerdir.
Bazı âlimler, ekleme ve çıkarma kasten yapılırsa sevap hâsıl olmaz derken, diğer bazıları fazla okumanın sevaba mani olmayacağını söylemiştir.
Bazı rivâyetler, tesbihatı Hz. Peygamber (s.a.v)’in parmaklarıyla yaptığını gösterir. Hatta Efendimiz (s.a.v)’in:
“Parmaklarla sayın, zîra onlar sorulacaklar ve konuşturulacaklar” dediği rivayetlerde gelmiştir.
Ebû Hüreyre (r.a), bin düğüm ihtiva eden bir sicimi olduğunu, onunla saydığını ve her gece bir devir tesbih yapmadan uyumadığını söylemiştir. Onun sayma işinde çekirdekleri kullandığı da rivâyet edilmiştir.
Tesbihatı saymada, ashabın ve müminlerin annelerinin çakıl ve çekirdekleri kullandıklarına dair pek çok rivâyet gelmiştir. Bu durumu Resûlullah (s.a.v) görmüş ve takrir buyurmuştur.
Bazı âlimler, parmakla saymanın tesbih vs. vasıtasıyla saymaktan daha üstün olacağını söylemişse de, esas olan, hata yapmamaktır, hangi şekilde hatasız yapılacaksa öyle yapılmalıdır. (Aliyyu’l-Kârî).
İtiraz Edenler Hiç Namaz Kılmaz mı?
Resül-i Ekrem (s.a.v) Efendimizin “Gözümün Nuru” diye ifade buyurduğu ve müminin miracı diye adlandırıp bize emanet ettiği en büyük zikir ve tesbihlerle süslü, hayatımızda çok özel bir yeri olan “Namaz” baştan sona tekrarlarla doludur. Onun güzelliği de tekrarlardadır zaten.
Namazı Allah için kılsak bile hiçbir şeye ihtiyacı olmayan Allah’ın değil, bizim ihtiyacımız için kılıyoruz. Normalde Allah’a bağlılığımızı ifade etmek için kıldığımız namaz, günde bir veya iki defa kılmak ve sadece iki rekât kılmak da yeterli olmasına rağmen neden günde beş defa kılıyoruz? Üstelik bunları da 17 farz, 3 vitir, 20 sünnet olarak ayrı isimlerle ayrı üniteler halinde kılıyoruz. Peki, bunun üzerinde de düşünmek gerekmez mi? Ayrıca neden bu kadar tekrar ediyoruz ve neden bu kadar çok zikir ve tesbihlerle Allah’ı zikredip övüyoruz?
Demek ki, bu kadar zahmetin bir sırrı var ve bir hikmeti var ki, tekrarı gerekiyor. Demek ki ücreti var ve ücrette çokluk insanın hoşuna gidiyor ve ihtiyacı da var ki tekrarlatılıyor.
Günde 40 rekât namaz kılıyoruz. Bu 40 rekâtın 17'si farz, 3'ü vacip, 20'si sünnettir.
Bir senede 14.600 rekât namaz kılıyoruz.
Ramazan'da 600 rekât teravih namazı kılıyoruz.
Toplam bir yılda 15.200 rekât namaz kılmış oluyoruz.
Akşam namazından sonra kılınan “Evvabin Namazı”, kuşluk vaktinde kılınan “Duhâ Namazı” ve gece kılınan “TeheccüdNamazı”“İşrak” ve “Tesbih Namazı” gibi nafile namazlar da bu 15.200 rekâtın dışındadır.
Namaz kılan bir mümin bir günlük namazında neyi ne kadar zikrediyor; hiç düşündünüz mü Gelin orta lama bir rakam çıkaralım:
Namaz kılan bir mü'min bir günde en az;
-> 40 defa Besmele çekiyor.
-> 40 defa Fatiha suresini okuyor.
-> 80 defa Rabbimizin er-Rahman ismini söylüyor.
-> 80 defa er-Rahim ismini söylüyor.
-> 213 defa Allah-u Ekber diyor.
-> 120 defa Sübhane Rabbiye'l-Azim, diyor.
-> 240 defa Sübhane Rabbiye'l-Âlâ, diyor.
-> 15 defa Sübhâneke duasını okuyor.
-> 40 defa Semi Allahu limen hamideh diyor.
-> 40 defa Rabbena ve leke'l-hamd diyor.
-> 40 defa Âmin (Ya Rabbî! Dualarımı kabul buyur) diyor.
-> 33 defa Zammı Sûre okuyor.
-> 21 defa Ettahiyyatü'yü okuyarak Peygamberimize selâm gönderiyor.
-> 21 defa Kelime-i Şehadeti söylüyor.
-> 26 defa omuzundaki meleklere ve yanlarındaki Müslümanlara Selâm veriyor.
-> 13 defa Allahümme ente’sselâm ve minke's-selâm. Tebârekte ya Zelcelâli ve'l-ikrâm, diyor.
-> 13 defa Rabbenâ Âtina, duâsını okuyor.
-> 13 defa Rabbiğfirlî, duâsını okuyor.
-> 15 defa Allahümme Salli selâvatını okuyor.
-> 15 defa Allahümme Bârik salavatını okuyor.
-> 15 defa Euzübillâhimineşşeytânirrâcîym diyerek şeytanın şerrinden Allah'a sığınıyor.
Bu zikrettiklerimiz sâdece namazın içinde okunanlardır. Namazdan önce ve sonra okunanlar ve tesbihatlar bu rakamların dışındadır. Keza her namazdan sonra;
-> 33 defa “Sübhânallah”
-> 33 defa “Elhamdülillah”
-> 33 defa “Allahu ekber” ve bir kere de
-> “La ilahe illallâhuvahdehû la şerike leh, Lehü’l-mülkü velehü’l hamdü yuhyî ve yümît ve hüve hayyün la yemûtü biyedihi’l-hayr ve hüve ala külli şey’in kadir” diyor.
-> Bunları 5 vakit namaz kıldığımız için 5 ile çarptığımız zaman;
-> 33x5=155 defa “Sübhânallah”
-> 155 defa “Elhamdülillah”
-> 155 defa “Allah’ü ekber” ve
-> 5 defa “Lâ ilahe illallâhu…” Kelime-i Tevhid zikri yapar.
Ayrıca Nur Talebeleri, Bediüzzaman’ın öğrettiği gibi tesbihât yaptıkları için her namazdan sonra;
-> 33 defa da “La ilahe illallah” çekip arkasından tesbihât yaparlar. Bunda da bir sürü salavat var ve Esmâü’lHüsna’nın azam isimlerinin seçmesi halinde 46 tane Esmâ-i İlahi var.
-> İkindi ve sabah namazlarından sonra yapılan tesbihatlarda da bir adı “İsmi Rahman” olan veya “Mücîr Duası” olarak bilinen, Bediüzzaman’ın “Tercüman-ı İsmi Azam” duası olarak adlandırdığı Esmâü’l-Hüsna’dan terkip haline getirilmiş harika bir Esmâü’l-Hüsna zikri daha var ki, zikrinin tadına doyum olmaz.
70 yıl yaşayıp da kulluğunun gereklerini yerine getiren bir mü'minin yaptıklarını ve söylediklerini bu kadar yıl hesabıyla hesaplayın bakalım, karşınıza ne çıkacak?
Bu rakamlar neyin şifresi veya neyin anahtarı? İçinde ne sırlar gizli hiç düşündünüz mü?
Peşin hükümle “Allah zikretmek sayı ile midir” demek kolay, içinde ne sırlar gizli ve bu zikirlerle bu sayılar sizi nereye çıkaracak bilmiyorsunuz, bilmiyoruz. Bize emredileni yapmak, en karlı yoldur. Bu zaman kadar milyonlarca hatta milyarlarca mümin yapmış, evliya asfiya, meşayih Peygamberler ve ashabı yapmış, itiraz etmemiş de asrımızın zavallı insanları mı itiraz ediyor? Rakamları sadece para saymaya yarar zanneden ve rakamının çokluğu ile övünen, cehalet içinde yüzen ve güya her şeyi sorgulayan ama inanmayan zavallı Müslümanlarına mı kalmıştır bu iş? Onlar akılsızdı da siz mi akıllısınız, onlar gafildi, cahildi de siz mi uyanıksınız!
Resûlullah (s.a.v) buyurdular ki:
“Kim sabah namazının arkasından yüz kere tespihte ve yüz kere tehlilde bulunursa, denizköpüğü gibi çok bile olsa günahları affedilir.”
Yani: 100 kere Sübhânallah, 100 kere Elhamdülillah, 100 kere Allah’ü Ekber, 100 kere La ilahe illallah demektir.
Alıntıdır.
|