dayansın köteğe
Sultan Bayezid, şehzadeliği sırasında ava olan merakından dolayı cins tazılar besletirmiş. Maiyetinde bulunan sipahilerden birisi, şehzadenin gözüne girmek için cins bir tazı alır. Fakat ne talim yaptırdıysa, ne kadar uğraşdıysa nafile. Sipahinin tazısı bir türlü Şehzade Bayezidin tazılarının hızına ve çevikliğine ulaşamaz. Sipahi, çareyi civarda yaşayan Buharalı Mustafa Dedenin kapısında arar.
Bir gün Kızılırmakta tuttuğu balıkları bir söğüt dalına dizip Mustafa Dedenin kapısına dayanır.
Kapıyı onbeş yaşlarında bir delikanlı açar. Bu, şeyhin oğlu Hamdullahdır. Delikanlı sorar: - Babam evde yok, hacetiniz ne idi?
-Babanıza balık getirmiştim. Tazıma muska yazdıracaktım.
- Ağam, gam çekmeyin. Muskayı ben de yazarım, babamdan ruhsatım var... bir şeyler yazar ve o da tazının boynuna asar. Fakat o da ne? Sipahinin tazısı şehzadenin tazılarına göz açtırmaz. Sultan Bayezidin emri ile tazı huzura getirilir. Bakar ki boynunda bir muska asılı, emreder açtırır. Herkesin muska zannettiği derinin içinde şunlar yazılıdır:
Tamah ettim semeğe (balığa)/Muska yazdım köpeğe,
Ya geçsin tazıları/Ya dayansın köteğe...
Şehzade Bayezid bu muska macerasını dinledikten sonra yazının güzelliğine hayran olur. Hamdullah ile tanışıp dost olurlar. Sultan Bayezid Hanın 1481de tahta çıkmak için İstanbula giderken yanında götürdüğü Hamdullah, zaman gelir hat sanatının en büyük üstadlarından Şeyh Hamdullah olur
|