Zâlimler elinde esîr ve zahmet içindedir
اِنْ نَلْتِ يَا رِيْحَ الصَّبَا يَوْمًا اِلٰي اَرْضِ الحَرم
بَلِّغْ سَلاَمِيْ رَوْضَةً فِيْهَا النَّبِيُّ المُحْتَرَم
İn nilte yâ riha's-sabâ yevmen ilâ arzı'l-harem
Belliğ selâmî ravzeten fîhe'n-nebiyyi'l-muhterem
Ey sabâ birgün o kudsî topraklara uğrarsan eğer
O Yüce Nebî'nin ravzasına selâmımı veriver
اَكْبَادُنَا مَجْرُوحَةٌ مِنْ سَيْفِ هِجْرِ الْمُصْطَفٰي
طُوْبيٰ لآهلِ بَلْدَةٍ فِيْهَا النَّبِيُّ المُحْتَشَمْ
Ekbâdünâ mecrûhatün min seyfi hicri'l-Mustafâ
Tûbâ li ehli beldetin fîhe'n-nebiyyi'l-muhteşem
Ciğerlerimiz Mustafâ'dan ayrılığın kılıcı ile yaralı
O beldenin ehline ne mutlu ki ordadır muhteşem Nebî
مَنْ وَّجْهُهُ شَمْسُ الضُّحٰي مَنْ خّدُّهُ بّدْرُ الدُّجٰي
مَن ذآتُهُ نُورُ الهُديٰ مَنْ كَفُّهُ بّحْر الكَرَمْ
Men vechuhû şemsü'd-duhâ men kadduhû bedru'd-ducâ
Men zâtuhû nûru'l-hüdâ men keffuhû bahru'l-kerem
O'nun yüzü parlak bir güneş yanakları tam bir mehtâb
O'dur hidâyet yıldızı elleri cömertlik denizi...
قُرْأنُهُ بُرْهَانُنَا نََسْخاً لاَدْيَانِ مَّضَتْ
اِذْجَاءَنَا اَحْكَامُهُ كُلُّ الصُّحُفِ صَارَ الْعَدَمْ
Kur'ânuhû burhânunâ neshan li edyâni madet
İz câenâ ahkâmuhû küllü's-sahfi sâre'l-'adem
Getirdiği Kur'ân önceki dinleri ortadan kaldıran delîlimiz...
O Kur'ân'ın hükümleri geldiğinde kaldırıldı bütün suhuflar...
يَا رَحْمَةً لِّلعَالَمِين اَنْتَ شَفِيْعُ المُذْنِبِينْ
اَكْرِمْ لَنَا يَوْمَ الحَزيْن فَضْلاً وَّجُوْداً وَّالكَرَمْ
Yâ rahmete'l-lil-âlemîn ente şefî'al müznibîn
Ekrim lenâ yevme'l-hazîn fadlen ve cûden ve'l-kerem
Ey âlemlere rahmet olan yüce Nebî günâhkârların şefâatçisi sensin
Bu hüzünlü günde bize lutfen ve keremen yardım et...
يَا رَحْمَةً لِّلعَالَمِينْ اَدْرِكْ لِزَيْنِ الْعَابديْن
مَحْبُوْسِ اَيْدِ الظَّالِمِينْ فِيْ الْمَوْكَبِ وَالْمزْدَحَمْ
Yâ rahmete'l-lil-âlemîn edrik li Zeyne'l-âbidîn
Mahbûsi eydi'z-zâlimîn fi'l mevkebi ve'l müzdeham
Ey âlemlere rahmet olan yüce Nebî Zeyne'l-âbidîn'e yardım et...
O ki zâlimler elinde esîr ve zahmet içindedir...
امام زین العابدین
İmâm Zeyne'l-âbidîn
|