Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - teveccüh ve takvayı anlatabilecek yok mu?
Tekil Mesaj gösterimi
  #3  
Alt 13.05.19, 04:40
manyetik manyetik isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Gayretli üye
 
Üyelik tarihi: 07.11.16
Bulunduğu yer: istanbul
Mesajlar: 506
Etiketlendiği Mesaj: 56 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

Tasarruf bazan teveccühle, bazan da keramet ile birlikte kullanılan bir ıstılahtır.Tasarruf, ilahi yardımla tabii şartları aşarak insanlar üzerinde bir takım olağanüstü işlere muvaffak olmak demektir. Bu alemde gerçek ve yegane “tasarruf sahibi” Allah’tır. Ancak Cenab-ı Hakk bu tasarrufa bazı kullarını da mazhar kılabilir. Hadis-i şeriflerde tasarrufa delil olabilecek bir takım örneklere rastlamak mümkündür. Bunlardan bazılarını şöyle sıralayabiliriz.

1. İbn Mes’ûd (r.a.) anlatıyor: Allah Rasûlü (s.a.) bir gün yatsı namazını kıldıktan sonra kalktı ve beni elimden tutarak Mekke’nin Bathâ vadisine götürdü. Beni oraya oturtarak bir çizgi çizdi ve buyurdu ki “Bu çizginin dışına çıkma. Sana bazı adamlar gelecek Onlarla konuşma! Zaten onlar da seninle konuşmayacak” Hz Peygamber (s.a.) gittiği yerden döndü. İbn Mes’ûd’un yanına gelip bir çizgi çizdi ve içinde uyudu. Daha sonra bir takım insanlar geldiler. Hz Peygamber (s.a.)’ı öven sözler söyleyip gittiler.(2)

2. Ebû Hûreyre (r.a.) anlatıyor: Ben bir gün Allah’ın Rasûlü’ ne “Ya Rasûlallah, senden çok şeyler dinliyorum. Fakat ezberleyemiyorum” dedim. O buyurdu ki “Rıdanı yere ser.” Ben de serdim. Allah Rasûlü bana dua etti. Ardından pek çok şey anlattı. Ben bundan sonra söylediklerinden hiçbirini unutmadım. (3)

3. Übey b. Kâb anlatıyor: Mescidde bulunduğum bir sırada bir adam içeri girdi ve namaz kıldı. Namazda benim bilmediğim şeyler okudu. Sonra biri daha geldi. O da namazında bir öncekinden farklı şeyler okudu. Namazlarını tamamlayınca birlikte Allah Resûlü’nün yanına gittik. Ben olanları anlattım. Hz Peygamber (s.a.) her ikisinin okuyuşunu dinledi ve ikisini de beğendi. Bu hadise üzerine gönlümde öyle bir burukluk hissettim ki, neredeyse Allah Rasûlü’nü tekzib ederek bir inkara düşecektim. Hz Peygamber (s.a.) benim bu halimi farkedip de eliyle göğsüme vurunca Allah korkusuyla hayadan ter içinde kaldım ve sanki Allah’ı görüyormuş gibiydim.” (4)

4. Bir gün Hz. Peygamber (s.a.) ashabıyla mescidde otururken bir genç ayağa kalktı ve Allah Rasûlü’nden, zina etmek için izin istedi. Hz. Peygamber (s.a.) o genci yanına çağırdı ve ona “böyle bir fiilin annesine, kız kardeşine yapılmasını isteyip istemediğini” sordu. Her birine “hayır” cevabını alınca “insanlar da kendi akrabalarına böyle birşeyin yapılmasını istemezler” buyurdu. Sonra da elini gencin göğsüne koyarak “Ya Rabbi bu gencin gönlünden bu duyguları çıkar.” diye dua etti. (5)

5. Hz Peygamber (s.a.)’in Hira mağarasında ilk vahy-i ilahiyi aldığı sırada Cebrail’in kendisine “oku” dediğinde “Ben okumak bilmem” demesi üzerine Cebrail’in onu kanatları arasına alıp sıkması da bir tasarrufdur. Nitekim üçüncü sıkışın sonunda Allah Rasûlü, kendisine vahyedileni okumaya başlamıştır.(6)

İlk hadis-i şerifte Allah Rasûlü’nün Allah’ın izniyle eşyayı tasarrufa, ikincisinde insan zihnine tasarrufla etkisi, üçüncüde gönüle tasarrufla şüpheyi izalesi, dördüncüde yine gönle tasarrufla oradaki günah meylinin izalesi sözkonusudur. Beşinci de ise Hz Peygamber’in de Cebrail eliyle eriştiği bir tasarrufa işaret edilmektedir. Cebrail ve Hz. Peygamber (s.a.) eliyle gerçekleşen tasarrufları, kavramakta zorlanmayan bazı insanlar, Peygamber varisi konumundaki Allah dostlarının tasarruflarını algılamakta her nedense zorlanmaktadırlar. Tabii burada asıl problem, tasarrufu kuldan görme hatasından kaynaklanıyor. Tasarrufun kul eliyle gerçekleşmesi kulu fail konumuna çıkarmaz. “Fail-i mutlak” Allah’ dır. Binaenaleyh bir takım insanların mazhar olduğu tasarrufa, bu açıdan bakmak gerekir. Esasen tasarruf, mutlak olarak velayetin mi’yâr ve mihengi sayılmamalıdır. Çünkü velayetin ölçüsü, zühd, takva ve Allah Rasûlü’ne ittibâdır, olağan üstülük değil.

Tasarruf, manevi bir telkin ve etkileme gücüdür. Bu güç sayesinde mürşid, mürîdinin dağınık ilgisini toplamasını sağlar. Kendisine çeki düzen vermesini temin eder. Şeyhteki tasarruf gücü, insandaki sportmenlik kabiliyeti gibi bir istidattır. Doğuştan meknûzdur. Nasıl sportmenlik antrenmanla gelişirse, tasarruf gücü de riyâzat ve mücâhede ile inkişaf eder. Tasarruf gücü ulvi maksadlar için kullanılırsa elbette yararlıdır. Fakat kötü emeller için kullanılacak olursa çirkin ve zararlı olur. Tasarruf gücü her halükarda dîni yüceliklerden sayılmaz

.
Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147