Aşk; sevmenin üstü tapmanın altıdır
Varlığın ve bizim varoluş sebebimiz ve hammaddemiz aşktır. “La ilahe illallah” nedir ki zaten? "Seni seviyorum yarabbi" demektir. Senden başka kalbimde kimse yok! Senden başkasını ilah edinmem. İlahım yalnızca sensin. Kalbimin sahibi sensin. Gönlümün sahibi, maliki sensin. Gönül tahtımın melîki sensin. Gönül sarayımın sahibi! Ahh, ne güzel ve ne muhteşemsin. Ne tarif edilmez bir sahip ve ne güzel sevgili!
Aşk; sevmenin üstü tapmanın altıdır. Arapça'da kökü "aşeka" kelimesi olan aşkın manası sarmaşıktır. Sarmaşık gibi sarılıp sarmaşmak ve sıkıca sarılıp ayrılmamak anlamına geliyor. Farsça’da ise "işk" olarak kullanılan aşk; istemek, şiddetli sevgi ve candan sevmek manasına geliyor.
Bu manada aşk kelimesi Kur'anda geçmez. Bunun yerine aşkın bir üst perdesi olan "âbd olma" tabiri sıkça kullanılır. Bu hoşlanmak değil, sevmek değil, âşık olmak değil; bunun daha üstü ve şiddetlisidir ki manası "taparcasına sevmek, peşinden sürüklenmek, sevdalanmak, tapmak, kulu kölesi olmak"tır.
Ve zaten bu yaratılışın gayesidir. "Ben cinleri ve insanları bana âbd olmalarından başka bir amaçla yaratmadım." ZARİYAT:56
Aşk; şiddetli ihtiyaçtır ve aşk şiddetli iştiyaktır. Şiddetli sevgi demek iman demektir. Ve bu, müminin vasfıdır.
Beşeri aşkta seven sevdiğini kıskanır. Kimsenin ona bakmasını istemez, ilgi duymasını beğenmesini istemez, sevmesini âşık olmasını istemez. Fakat ilahi aşkta durum bunun tersidir.
İman; Allah’tan emin olmaktır, onun bizim ilahımız olduğundan emin olmaktır. Bizim ona ait ve onun bize dair olduğundan ve esma ve sıfatlarıyla Rabbimizin her an bizimle olduğundan ve her an bir yaratışta olduğundan emin olmaktır.
İman sevmektir. Allah’ı her şeyden çok, canımızdan daha çok sevmektir. Ve iman, hayatı onun adına yaşamaktır. Bununla beraber imanın yani aşkın bir özelliği vardır ki Rabbini sevenler isterler ki bütün insanlar Allah’a dönsünler ve Rabbini sevsinler, Rablerine âşık olsunlar, aşkla sevsinler, sevgide Rablerine hiç bir şeyi şirk koşmasınlar, hiçbir şeyi Allah’ı sever gibi sevmesinler.
“Ve insanlardan kimileri Allah dışında başka şeyleri Allah’ı sever gibi severler. Oysa müminlerin Allah’a olan sevgileri çok şiddetlidir.” BAKARA:165
Allah’ı sever gibi birilerini ya da bir şeyleri sevmek... İşte şirk budur.
Aşığın kalbi Rahman’ın arşıdır ve Rahman oraya istiva ettiğinde müminin benliği Rabbanileşir ve aslında âşık maşuğunu anlatıp ona davet ederken kendisine davet etmenin hazzını yaşar. Ve biri iman edip yol aldığında, Rabbine yaklaştığında hased etmez bilakis mutlu olur, sevinir.
Çünkü kişi Rabbine yakın olunca senden yukarıya doğru ilerlemez; aşağıdan sana doğru yükselir. Bu yüzden Allah’ın resulleri canları pahasına tüm mesailerini Allah’ı kullara, kendilerini de Allah’a sevdirme yolunda harcarlar. Ve bu durum onların varisleri olan Allah dostları için de geçerlidir, diğer tüm müminler için de...
Resullerin işleri... Onlar kutsal bir vazife ifa ederler. Allah’a dönmeye ve Allah’ı sevmeye davet... Ve işte Allah’a yardım etmek budur.
|