Arapçayı iyi bilenler değil, Allahı bilenler vahyi doğru anlayabilir
Arapça'yı iyi bilenler değil, Allah'ı bilenler ancak Allah'ın vahyini doğru anlayabilir ve Rabbini tanımayan onun kelamını tam manasıyla anlayamaz. Resulullah Efendimizin gönül halini bilmeyenler de onun sözlerini sadece kendi kapasitesi kadar anlayabilirler.
Bir örnek vereyim mesela;
Çok ibadet ettiği halde dilinden insanların rahatsız olduğu kadın hakkında Resulullah Efendimize sual ettiler.
Efendimiz dedi: O, cehennemdedir.
Allah Resulünün öğretisini bir kamil mürşidin gönlünden alıp Efendimize öğrenci olamamış kişiler "O cehennemdedir" sözünü kötü huylu insanların öldükten sonra cehenneme gideceği şeklinde düşünürler ve naklederken "o cehennemdedir" yerine "o cehennemliktir" şeklinde söylerler.
Hiç Resulullah Efendimiz hayattaki biri için böyle bir yorum yapar mı? Efendimiz, kadının bu sözü duyma ihtimalini düşünmez mi? Son nefesine kadar tevbe edip dönme ihtimali varken bir insan hakkında yargıda bulunmak Allah'ın Resulüne yakışır mı?
Kötü huy cehennemdir. Kin ateştir, hased, nefret, öfke ateştir, intikam duygusu ateştir ve insanın gönlünde bunlar olunca insan gönlüne ateş almış olur. İnsan cehennemi içine almış olur. Ve zaten biz cehennemimizi burdan götürürüz. Burada cehennemde olan ahirette de cehennemde olacaktır.
Bu yüzden kötü sıfatlar, kötü ahlak; sahibini üzen, sıkan, daraltan, boğan, yakan bir cehennemdir ve içi cehennem olanlar dışarıya da cehennem olurlar. Çevresine, insanlara cehennem olurlar.
Resulullah Efendimizin bu sözünde bir kehanet söz konusu değildir. Sadece durumun dillendirilmesidir.
Evet! Hayırlı, huzurlu sabahlar olsun. Rabbimizin güzelliği yüreğimizde, ahlakı üzerimizde olsun inşallah!
Resulullah Efendimize güzel ahlakın ne olduğunu soran birine Efendimiz dedi:
Allah'ın ahlakıyla ahlaklan! Güler yüzden, affedicilikten ve müsamaha göstermekten ayrılma! İşin iyilik yapmak olsun ve insanlara anlayışlı davran! Sana gelmeyene git ve seninle ilgisini kesenden ilgini kesme! Sana vermeyene ver ve sana kötülük edene iyilikte bulun! İşte bu güzel ahlaktır ve seni Allah'a yakın yapar. Güzellikte yarışıp müsabaka yapanlardan ve mukarrebundan olmak istemez miyiz?
Rabbimiz onun için dedi:
"Muhakkak ki sen azim bir ahlâk üzeresin." KALEM:4
Ve Resulullah Efendimiz dedi:
Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.
Biri sordu: Din nedir?
Efendimiz dedi: Din güzel ahlaktır ve kıyamet gününde mizanda tartılıp ağır gelmesi gereken güzel ahlakımızdır.
Bir gün adamın biri gelir ve Resulullah Efendimize "din nedir?" diye sorar.
Resulullah Efendimiz "din, güzel ahlaktır" diye cevap verir. Adam, Efendimiziin sağ tarafina geçerek "Ya Resulullah, biraz açıkla ki gönlüm onu kavrasın, din nedir?" der.
Efendimiz "güzel ahlaktır" diye cevap verir. Bu defa adam Resulullah Efendimizin sol tarafına geçerek "Ya Resulullah, din nedir?" diye sorar.
Efendimiz bir daha "güzel ahlaktır" diye cevap verir.
Bu sefer adam Efendimize arka taraftan yaklaşarak "Ya Resulullah, din nedir?" diye sorar.
Efendimiz tebessüm eder ve der: "Bilmedin mi, din öfkelenmemektir ve öfkelenmemek güzel ahlaktır ve Allah, ahlakını güzel yarattığı kulunu cehenneme yedirmez."
Dervişlerden biri mürşidine sordu: "Efendim, Resulullah Efendimizin buyurduğu "Alimler peygamberlerin varisleridir" ve "Ümmetimin alimleri İsrail oğullarının peygamberleri gibidir" hadislerini nasıl anlamalıyız?"
O Allah dostu dedi:
Kast edilen alimler Allah'ı bilenlerdir. Allah hakkında marifet ve müşahedeye sahip olanlardır. Yoksa alim kitapların sayfa numarasını, hadislerin ravilerini, metinleri ve nakilleri ezberleyenler değildir. Yani alim biziz. Ve bununla beraber bizim en yeni dervişimiz bile bu bahsettiğim kişilerden daha alimdir ve Resulullah Efendimize daha varistir. Hazret-i Peygamber fakrı ve fenayı tercih etmişti ve fakr bizim de tercihimizdir. Aşkı, muhabbeti, sevmeyi ve iyiliği kendisine düstur edinmişti ve biz dahi öyleyiz. O cömertti, güzel ahlak sahibiydi, ihanet nedir bilmezdi, basiret sahibi idi, halka vaaz edip rehberlik ederdi, tamahkar değildi, hayrı ve şerri Hak’tan bilirdi, tabiaten yalan, dolan, sahtecilik nedir bilmezdi, vaktin esiri değildi, halkın korktuğundan korkmaz, ümit bağladığına ümit bağlamazdı ve onda kibrin, gururun zerresi dahi bulunmazdı ki bütün bunlar bizim dervişanın dahi vasıflarındandır.
Allah hepinizden razı olsun.
|