BİLGİNİN ALINIŞ ŞEKLİ
Diğer âlemlerden bu tarafa geçirilen formüller değişik şekillerde verilebilirler. Yurdumuzda son otuz yıl içinde basılmış ve çok yaygınlaşmış Havâss kitaplarını dikkatli bir şekilde inceleyen kimseler Havâss formüllerinin geçirilişlerine dair bazı örneklerle karşılaşırlar. Bunlara örnek göstermek gerekirse, Bir şahıs ibadet hâlinde iken ve genellikle de oldukça ileri saatlerde yani üzerine bir yorgunluk, gevşeklik çöktüğü bir zamanda karşısında beliren bir varlık ona üzerinde değişik çizimler ve âyetler, esmâlar olan bir levha veya deri parçası gösterir ve gördüğü şekil ve yazıları kaydetmesini, kopyalamasını söyler. Görülen şeyler hakkında da, neye yaradıkları, nasıl kullanılacakları gibi bilgiler verir.
Başka bir kimse uzun riyazet ve dua dönemleri sonunda, bir gün rüyasında benzeri şeyleri görür ve uyandığı anda bunları kaydeder.
Daha başka bir kimse ise görsel olarak birşey algılamaz da kafasının içindeki seslerle bazı şeyler alır.
Belli bir sıkıntısı için Havâss okuyan veya dua eden bir kimse bu uğraşını uzun zaman sürdürdükten sonra yukarda anlatılan şekillerin herhangi birisi ile, bir varlıktan bilgi alır.
Bu iletişim şekilleri genel yapılardır ve en güvenilirleri bilgi veren varlığı direk görmek veya rüyada almaktır. Son iki örnekte anlatılan durumlar ise daha az güvenilirdir.
Bilgi veren varlıkların görümümleri ise alıcının din, kültür ve kendi eğitim seviyesine göre değişir. Bazıları sarıklı bir evliya görürken, bazıları bir melek ya da kendi bilinçaltlarındaki melek imajı her ne ise onu görürler. Bazı kimseler gördükleri şeyin eskiden yaşamış olan büyük şeyhlerin görünüm ve ruhaniyeti olduğuna inanırlarken, bazıları da pelerinli, kapşonlu tipler görebilirler. Hatta demon veya şeytan imajı görenler de vardır. Alınan şeyler de iyi veya kötü amaçlı uygulamalar olabilirler.
Bütün bunlardaki ortak nokta ise, hiç bir zaman fiziksel olarak birşey alınanamamasıdır. Yani gösterilen şey sadece gösterilir veya kişinin karşısında havaya veya yere çizilir. Bunun kopyalanması istenir ve işi bitince ortadan kaybolur. Fiziksel bir temas veya fiziksel bir maddenin bu tarafa geçirilmesi söz konusu değildir ve bu da anlatılan kontakların birer Astral kontak olduğunu gösterir.
Havâss kitaplarında sıkça görülen Cin veya başka varlık türlerinin davetleri, onlara bir şey yaptırmak veya birşeyler getirtmek, fiziksel kontak türü sayılabilecek şeyler burada anlatılan bilgi akışının tamamen dışında olan şeylerdir ve bu kontakları sağlayan çalışmalar da zaten yukarda anlatılan bilgi ya da formül geçirilişi ile verilir.
ÖNEMLİ NOT
Yukarda anlatılan bilgi alış verişi bundan yüzlerce yıl önce olup bitmiş şeyler değildirler. Bu tür bilgi alışlar her zamanda ve dünyanın her yerinde, her inanç sisteminde ve dinde olmuş şeylerdir ve günümüzde de olmaya devam etmektedirler. Havâss formülleri dediğimiz uygulamalar kadar daha bir çok konuda bilgi alınması mümkündür ve bu olmaktadır. Konumuz olan Havâss’a bakarsak şunu söylemek gerekir ki, Havâss yüzlerce yıl eskiliğinde olan şeylerin papağan gibi tekrarlanması değil, yaşayan bir gerçekliktir.
Burada dikkat edilmesi gereken şey şudur. Bilgi alış verişindeki yöntemler ve görülen şeylerle ileri seviyedeki bir şizofrenin dünyası arasında çok az fark vardır ve şizofrenin kafasında yarattığı hayaller ile başka bir âlemden alınan bilgiler kolaylıkla karıştırılabilir.
Günümüzde bu tür sahte bilgiler alan deli ya da obsesyonlu kişilerin sayısı da azımsanmayacak kadar çoktur. Bu yüzden her deliyi mürşid kabul etmemek veya bu gibi bir durum kendi başımıza gelirse bilinçaltı fışkırmalarımızı ilahî vahiyler olarak görmemek gerekir. Bu gibi şeyler mutlaka kontrol edilmeli ve gerçek bilgi olup olmadıklarına bakılmalıdır.
HEPSİ ÇALIŞMAYAN BİRÇOK FORMÜL
Şimdi yeniden bir, iki sayfa öncesine, “Dünya dişi zekalardan alinan bilgiler” başlıkı bölüme dönerek kaldığımız yerden, konuya devam edelim.
Dünya dışı bir zekâdan uygulama formülleri alan kişi zamanı gelip de ölünce biriktirdiği formüller başka birisinin eline geçer. Ya da usta ölmeden önce elindeki formülleri bir şekilde başka birisine, mesela bir çırağına verebilir. Bu notları elinde tutan kimse notlara “Ahmet hocanın kitabı” gözü ile bakar ve bu notlarla çalışmaya başlar. Bu şekilde çalışma notları elden ele geçerek ve başka ustalara ait notlarla da karıştırılarak giderek şişerler. Tabii bu formüllere ilk alıcılarından sonra, Astral âlemden alınan yeni bir bilgi katılmamaıştır.
Çalışma notlarını ele geçiren ve bunlarla çalışma yapmak isteyen kimsenin bir karşı cins çalışması yapmak istediğini varsayım. Bu durumda elindeki aynı şeyi yapan mesela yirmi kadar formülden birisini dener. Şansı varsa ve biraz da kâbiliyetli ise ilk denemesinda başarılı olabilir fakat büyük bir ihtimalle de başarılı olamaz. Bu durumda başka bir formül dener ve bu şekilde deneyerek belki beşinci, belki onuncu değişik formülle yapılan denemde başarıya ulaşır. Yani formüller ilk alıcısında çalışmaktadırlar fakat onları sonradan ele geçiren kimsede hepsi sonuca ulaşamamaktadır. Bunun nedeni çok basit ve açıktır. Söz konusu formüller ilk alıcısına, o kimsenin enerji yapısana, aurasına, kişiliğine göre verilmiş şeylerdir ve onda hepsi çalışır. Bu çalışmaların bazıları da ilk alıcısına ve o kimsenin istediği hedef kişiye göre yani belli bir enerji karışımına göre tanzim edilmişlerdir. Hatta bazıları mesela bir karşı cins ilişkileri çalışması ilk alıcının enerji yapısı ve başka birisini isteyen, başka birisi için tanzim edilmiştir. Bu durumda da diğer iki kişi ve ustanın yapı ve kişiliği söz konusudur.
Anlaşıldığı gibi ilk alan ustada hepsi çalışır fakat formülleri sonradan alan ikinci kuşak ustada sadece yüzde elli veya kırkı çalışır. Çünkü formüllerin çoğu onun ve hedef aldığı kimselerin yapısına uymaz. İkinci kuşak usta deneme yanılma yöntemi ile kendisinde çalışan formülleri bulmak zorundadır. Tabii ki, bir çok formülün bazıları onun kullanımına da uygun olabilir.
BAZI KİMSELERDE BAŞARILI, BAZI KİMSELERDE BAŞARISIZ OLAN UYGULAMALAR
Yukarda anlatılan durumlardan dolayı Havâss uygulamalarının başarılı olup, olmamaları kişiden kişiye değişebilir. Şimdi elimizde basit veya karmaşık bir uugulama tarifi olduğunu düşünelim. Ahmet ve Mehmet isimlerindeki iki de uygulayıcı olsun. Hedef alınan kimseler de Ayşe ve Lale isimlerinde olan iki kadın olsun. Aynı uygulamayı Ahmet, Leyla için yapar ve başarılı olur. Mehmet Lale için yapar, başarısız olur. Ahmet leyla’da başarılı olduğu uygulamayı Lale’nin üzerinde dener ve başarısız olabilir. Buna karşılık Mehmet Ayşe üzerinde denerse başarılı olabilir. Ya da sadece birisinin her denemesi başarılı olur da, diğeri her denemede başarısız olur. Başka bir uygulama ele alınır, bunda Mehmet her denemede başarılı olur fakat bu sefer Ahmet hiç başarılı olamayabilir. Bu değişik sonuçların nedeni, uygulamaların ilk alınışlarında belli bir kimsenin kullanımı için verilmiş olmalarıdır. Ahmet ve Mehmet’in uygulaması için değil.
Bu durumda Ahmet ve Mehmet’in yapabilecekleri en etkili ve mantıklı şey, kendileri ile uyumlu uygulamaları bulana kadar, yapmak istedikleri her tür iş için değişik uygulamaları deneyerek çalışmaktır. Özellikle yeni başlayan kimselerin kendileri ile uyumlu uygulamalar bulabilmeleri kolay olmayabilir. Bundan dolayı motivasyon kırıklığı yaşamamak gerekir. Bu iş nereye kadar sürer? Bu çalışmalar Ahmet veya Mehmet’in ya da her ikisin de iyice ustalaşmalarına ve kendilerine bilgi ve kendileri için olan özel uygulamalar verecek olan bir Astral varlıkla karşılaşmalarına kadar sürer. Bununla beraber bu tür kontaklar ender rastlanan şeyler olmasalar da yine de çok kolay bulunan şeyler değildirler. Ömür boyu çalışan, kendileri ile uyumlu bir sürü uygullama bulan ve genel olarak başarılı olan ve hatta büyük usta olarak kabul edilen bir kimse bile ömrünün sonuna kadar böyle bir kontak kuramayabilir. Hatta bir çok alt seviyeli varlıkla iletişin kursa bile söz konusu bilgi alma durumu olmayabilir.
Buraya kadar yazılanlar Havâss’ta neden aynı işi yapan bir çok farklı uygulama olduğunu izah edebilmek için yeterlidir. Ayrıca özellikle yeni başlayan kimselerin neden bir çok defa başarısız olduklarının da açıklamasıdır. Görüldüğü gibi, aynı şeyi yapan farklı uygulamaların çokluğu ilk bakışta zannedildiği gibi saçma ve mantıksız bir durum değildir.
ALINAN UYGULAMALARDAKİ GELİŞMELER
Bazı ustalar da (Tabii ki, usta sözü ile Havâss ustalarını kastediyorum) eskiden kalma uygulamalar üzerinde çalışıp, onları sistematize edebilirler. Bu kimseler kendileri bilgi alacakları bir kontak kurmuş olmasalar bile bunu yapabilirler çünkü konuyla olan ilgileri ve Astral âlemden aldıkları bilgi ve sezgi açıklığı bunu yapabilmelerine yeterli olabilir. Bu gibi kimselere örnek vermek gerekirse, kendileri bir kontak kurdular mı, kurmadılar mı? bunu bilemeyiz fakat bir çok uygulamayı toplamak, üzerlerinde tadilat yapmak konusunda Gazali ve Şemsül Maarif’in yazarı olan İmam Ahmed Bin Ali El-Buni’yi gösterebiliriz. Yine örnek vermek gerekirse Kenzül Havâss ve başka bir çok Havvâss kitabının yazarı olarak görülen Seyyid Süleyman el Hüseynî ise ne bir derleme yapmıştır, ne de kendisine ait bir uygulaması vardır. O sadece eski uygulamaları ve bilgileri bir araya toplayıp, kitap hâline getirip, kendi adı ile yayınlamıştır. Bu kimselerin kitaplarını ve konunun işleniş tarzını incelemek bu kanaate varmak için yeterlidir.
Aslında, yaygın Havâss kitaplarından bir çoğu gözden geçirildiği zaman şu görülür. Bu kitaplar bir kitap formasyonunda hazırlanmış şeyler değildir. Hemen hepsi de sanki düzenli bir kitap değil de, çalışma yapmış birisinin not defterine benzerler. Büyük bir çoğunluğunda asla neyin, nasıl yapıldığını anlatan bir kısım yoktur. Sadece eski uygulamalardan oluşan ve mesela Esmâül Hüsnâ gibi konularda bol bol Allah’ı övüp, yüceltme sözleri vardır. Teknik bilgi ise hemen hemen hiç yoktur.
Teknik bilgi sözünden kasıt ise papağan gibi tekrarlanan bir uygulama değil, o uygulamanın nasıl tanzim edileceğine dair bilgidir.
Buraya kadar yazılanlardan oraya çıkan bir diğer cevap ise, neden kimseye tavsiye edilebilecek “Garantili çalışan” bir Havâss uygulamasının verilemediğidir. Bir aşk büyüsü ya da kesin çalışan bir cin davetini istemek düşünmeden yapılan bir istektir çünkü bende çalışan bir uygulama, o uygulamayı isteyen kimselerde çalışmayabilir. Bu isteklerde bulunan kimseler zaten herhangi bir uygulamayı çalıştıracak kadar ileri seviyeli olsalar bu isteklerde bulunmazlar. Kendileri zaten birşeyler bulmuşlardır. Aslında yapabilecekleri en uygun şey ellerindeki bütün uygulamaları denemektir çünkü en aptalca görünen bir kitaptaki, herhangi bir uygulama, rastgele bir kimsede çalışabilir fakat hiç kimse onlara kesin ve garantili bir uygulama veremez. Bunu yapabilmek için kişinin ki, bu durumda kişi ben olmaktayım, bilgi veren bir dünya dışı zekâ olması gerekmektedir. Ancak bu şartla bir insana kesin olarak onda çalışabilecek bir Aşk büyüsü ya da cin daveti vermek mümkün olabilir.
AZ BİLİNEN BİR UYGULAMA TARZI
Şimdi tekrar yukardaki, ikinci bölümün başında örnek olarak verdiğim, işe yaramayan uygulamaya dönebiliriz. Buraya kadar yazılanlardan da anlaşılacağı gibi benim, işe yaramayan uygulamalara örnek olarak verdiğim uygulama gerçekte çok da güzel işe yarayabilir fakat İşe yaraması için söz konusu uygulamanın, isteğe ve kişiye göre baştan tanzim edilmesi gereklidir. Bu tarz da yukarda anlatılan Dünya dışı zekâlardan alınmış olan bir tarzdır. Tabii ki, bu formüllerin ilk alınışları en baştaki formülü tarif ettiğim şekilde olmamıştır yani görülen kasem ya da hitabe verilmemiştir. Sadece bu hitabe veya kasem tarzı şeylerin nasıl tertipleneceği, kullanılan değişik esmâların yani hâdim isimleri denilen şeylerin nasıl bulunacağı ve çalışma yapma şekilleri anlatılmıştır. Dünya dışı zekâlardan alınan çalışmalar deyince görülen formül anlaşılmamalıdır.
Durumu daha iyi gözlemlenmesi için önce bu uygulamaların nasıl tertiplendğini görelim.
TERTİPLEME ŞEKLİ
İlk önce istek ne ise ona uygun bazı esmâ veya âyetler ve hatta belli sureler seçilir. Seçilecek olan bu esmâ veya âyetlerin iyi ya da kötü amaçla kullanılacak olmaları farketmediği gibi esmâların hangi güce ait oldukları da önemli değildir. Değişik eski örnekler arasında, ne derece başarılı olduklarını bilmiyorum fakat, kadın veya erkek eşcinsel ilişkileri sağlamak için kullanılan ve Şeytan, İblis, Tagut ve İfrit gibi isimlerle değişik demon isimlerinin kullanıldığı örnekleri bile gördüm. Fakat burada amacımız sadece bu çalışma tarzını anlatmak ve açıklamak olduğu için suflî sayılan uygulama alanlarına temas etmiyorum.
Açıklamalar için sadece Esmâül Hüsnâ’dan belli isimler seçimlidiğini varsayıyorum. Seçilen esmaların sayısı istenildiği kadar olabilir. Yani iki veya üç esmâ da kullanılabilir, istenirse beş, on tane de seçilebilir. Şimdi farzedelim ki, bir erkek, bir kadının aşk ve cinselliğini elde etmek için çalışma yapmak istiyor ya da isteyene vekaletten başka birisi çalışma yapıyor.
Başka birisi için çalışma yapmak veya kişinin kendisi için çalışma yapması durumunda işlemlerde hiç bir değişiklik yoktur. Elimizde iki isim var. Bunlar “İsteyen” ve “Hedef” şekilnedir ve varsayalım ki, beş tane esmâyı bu iş için uygun gördük, ayırdık. Bunlar da “1.Esmâ”, “2. Esmâ” vs, şeklindedirler. Aşağıda bazı değişik isteklere göre tanzim edilen değişik uygulamalar detaylı olarak verildiği için burada örnek olsun diye kişi isimleri veya esmâları belirleyerek yazmıyorum, sadece ana fikri ve tanzim kuralını anlatıyorum.
ULVÎ, SUFLÎ VE ŞERLİ HÂDİMLER
Seçilen esmâlardan, yapılacak olan işe göre ulvî, suflî ve şerli hâdimlerin isimleri çıkartılır. Bu işlemin iyi anlaşılması için Havâss’ın Derinlikleri’nin 1. Kitabının 182. Sayfasındaki, “Bir vefkin hâdimlerini bulma usulü” başlıklı kısım okunmalı ve iyice anlaşılmadır.
Burada kısaca özetlemek gerekirse kişilerin ve Tanrısal sıfatların ebced[1] tutarlarından 41, 316 veya 319 çıkartılarak, kalan sayı nutkedilir[2] ve arkasına Ayil, Yuşin veya Tayşın sözleri eklenerek bir esmâ oluşturulur.
Burada anlatılan çalışma tarzında, Vefkler gibi ulvî, suflî ve şerli hâdimler aynı anda kullanılmaz. İsteğin şekline göre sadece bir tek tür kullanılır.
ULVÎ HÂDİMLER: Ulvi hâdimleri bulmak için sayıdan 41 çıkartılır ve çıkan sayı nutkedildikten sonra arkasına “Âyil” sözü eklenir.
Yapılacak olan uygulama kişinin sadece kendisi ile ilgili ise yani Sezgilerin artması, maddi kazancın çoğalması, hastalığın iyileşmesi, bir insanın bulunulan yere getirilmesi (Sadece iyi amaçlar için), Birisi üzerinde olumlu telapatik etkiler yapmak, bir çocuğun sınavda başarılı olması, işinde terfii etmek ve akla gelen buna benzer pozitif çalışmalar için ulvî hâdimler kullanılır.
SUFLÎ HÂDİMLER: Suflî hâdimler için sayıdan 316 çıkartılır ve çıkan nutkedilir. Ortaya çıkan kelimenin sonuna “Yuşin” sözü eklenir.
Her türlü cinsel baştan çıkartmalarda, karşı cins ilişkilerinde, birisi üzerinde yapılacak benzeri telapatik çalışmalarda, birilerini ayırmak, engellemek, geciktirmek gibi işlerde ve benzeri çalışmalarda suflî hâdim isimleri kullanılır.
ŞER HÂDİMLERİ: Şer hâdimleri için sayıdan 319 çıkartılıp, kalan sayı nutkedilir ve çıkan kelimenin arkasına “Tayşın” sözü eklenir.
Şer hâdimleri, hastalık tasliti, işleri bozmak, kaza ve felaketlere sebep olmak ve hatta ölüm gibi çalışmalar için kullanılırlar.
HÂDİMLER HAKKINDA NOT
Söz konusu hâdimleri aslında gerçek varlıklar olarak kabul etmiyorum. Bunlar bizim, bu kitabın başında uzun uzun söz ettiğim Astral âlemde oluşturduğumuz, isteğimize ve seçtiğimiz esmâların ruhaniyetlerine, bize veya hedef kişilere uyumlu olarak uyardığımız enerjilerdir. Yine bu kitabın 1. Bölümündeki “Hadimler gerçekte nedir?” başlıklı bölümün baştan ve dikkatle okunmasını tavsiye ediyorum.
HESAPLAMALAR
Yukardaki örneğimizdeki 1. Esmâ’dan, 5. Esmâya kadar olan esmâlar ve kişi isimleri ile hâdim belirleme işlemini yapalım.
Buradaki örnek karşı cins ilişkileri olduğu için kullanılacak olan hâdim isimleri suflî isimler olacak yani her isimden 316 çıkartılacaktır. Aşağıdaki, isimlerle ilgili adetler tamamen varsayımsaldır.
İsteyen ismi : 350
Hedef kişi : 118
1. Esmâ : 129
2. Esmâ : 37
3. Esmâ : 336
4. Esmâ : 20
5. Esmâ : 236
Hepsinin toplamı : 1226
Buradaki sayılardan bazıları 316 çıkartılamıyacak kadar küçüktür. Bu durumda sayılara Devri Felâk adedi denilen sayıyı yani 360 ekliyoruz.
Devri Felâk sayısı hakkında bu kitabın birinci bölümünde detaylı bilgi verilmiştir.
Yukarda görülen sekiz sayıdan, sekiz tane esmâ üretilecektir. Hepsinin toplamı olan 1226 da bu sekiz esmâya dahil ve en önemlileridir.
Eldeki sekiz adedin birisi bile burada kullanacağımız 316 adedinden küçükse önce adedlerin hepsine birden 360 eklenir ve çıkartma işlemleri bundan sonra yapılır. Bu durumda elimizdeki sekiz farklı sayı şu şekli almışlardır.
1) 350 + 360 = 710 2) 118 + 360 = 470
3) 129 + 360 = 489 4) 37 + 360 = 387
5) 336 + 360 = 696 6) 20 + 360 = 380
7) 236 + 360 = 496 1226 + 360 = 1586
Burada sadece Suflî hâdimler hesalanmaktadır fakat şâyet Ulvî hâdimleri belirlemek için hesaplama yapsaydık buradaki gibi Devri Felâk sayısı eklememize gerek kalmayacaktı. Çünkü ana sayıların hepsi de 41’den büyüktür. Yine aynı şekilde, ulvî hâdimleri buluyor olsaydık ve sayılardan birisi bile 41’den küçük olsaydı bütün sayılara Devrî Felâk sayısı olan 360 veya kabul edişe göre 361 ekleyecektik. Tabii aynı kuralın şer hâdimleri için gereken hesaplamalarda da geçerli olduğunu hatırlatmak isterim.
Şimdi bu sayıların, örnek olsun diye sadece birini kullanarak bir hâdim ismi belirleyelim.
1586 – 316 = 1270
1270 sayısının nutkredilişi şu şekildedir: 1000 = Gayın, 200 = Ra,
70 = Ayın. Bu harflerden bir kelime yapalım. “Gera” veye “Gero” ya da “Goro”. Bunlardan bize en ılımlı görünenini alıp arkasına “Yuşin” koyalım. “Gerayuşin”. İşte hepsinin toplamı olan sayının ortaya çıkarttığı hâdim ismi budur.
Diğer adedler de aynı şekilde işlenerek gereken esmâlar bulunur. Bu hesaplama ve nutketme şekilleri aşağıdaki örneklerde oldukça detaylı olarak gösterilecektir.
.
__________________
O kadar kimsesizim ki
Hani ölsem
Cesedim geçmişin tozuna karışır gider
Yediğim yemekten içtiğim suya kadar tadsızım
Saçının telinden ayak parmaklarının ucuna kadar özledim seni..
|