Mirac-ün Nebi (Miraç) Hakkında olan menakıbtır
Bütün Ehl-i Sünnet ve Cemaati , Resul-i Ekrem Aleyhisselam Hazretleri'nin , Alem-i Melekut'a ve Seb'i Semavat'a (70 gök alemi) yükselişini üç şekilde anlamış ve kabul etmişlerdir .
1.si , Resul-i Ekrem Aleyhisselam mübarek Cesed-i Şerifleri ile ve Cism-i Latifi Nurani (ruh ibadet yönünden gelişip mükemmelleştikçe , ceset de ruh gibi latif ve nurani olmaya başlar) ile birlikte dünya ve cisim alemi üzerindeki Tecelliyat-ı İlahi aşarak , Mekke-i Mükerreme'den 25.000 senelik mesafeye yükselmesini kabul etmek .
2.si , Hak Teala Hazretleri'nin Kudret-i İlahi'si ve Resul-i Ekrem Aleyhisselam Hazretleri'nin ruhani kuvvetleriyle , mübarek ruhlarını , O'nun mübarek bedenleriymiş gibi kabul edip , Sidretü'l-Münteha'ya yükselmesini kabul etmek . Sidretü'l-Münteha demek , hiçbir yaratılmış ya da meleğin bilemeyeceği anlayamayacağı yer demektir . Cibril Aleyhisselam ile Resulullah o makama varınca , Cibril dedi ki ,
“Haza furak-ül halil makamı , arkadaşın arkadaştan ayrılacağı makamdır demektir . Şimdiye kadar sana eşlik ettim fakat şimdi ayrılmaya mecburum”
Ondan sonra Refref geldi . Refref demek , bir koltuk ve taht demektir . Refref , Resul-i Ekrem Aleyhisselam için sanılsa da Cibril Aleyhisselam için gelmiştir . Resulullah Aleyhisselam , Alemlerin Rabbi'nin huzurundan geri dönünceye kadar , tabiri caizse , Cibril Aleyhisselam O'nun için taht yada iskemle gibi olmuştur . Yoksa Resulullah'ın Refref'e ihtiyacı yoktur ve Refref vasıtasıyla Allah'ın huzuruna gitmiş değildir .
3.sü , Resul-i Ekrem Aleyhisselam , Alem-i Emir'den (fizik kuralları – mükemmel işleyiş sebebi olan İlahi emirler) yükselmesidir . Demek ki Alem-i Emir , canlı ve ruhlar alemine giysi oldu , içine aldı . O makamın Alem-i Emir diye isimlendirilmesi , Cenab-ı Hak Teala Hazretleri'nin ilahi emirlerini aracısız kabul etmesinden ve Hak Teala Hazretleri'ni tam manası ile anlayıp kabul etmesindendir .
Mevlana İmam-üt Tarikati Şah-ı Nakşibendi Hazretleri bir toplantıda , halifeleri ve kendine bağlı olanlara Mirac-ı Şerif'in hakikatlarından bahsederken buyurmuştur ki ,
“Resul-i Ekrem Aleyhisselam , Cibril'den ayrıldıktan sonra dokuz yüz bin dokuz yüz elli yedi adet nurani hicaptan (Allah ile kul arasındaki perde) geçmiştir . Bir perdeden diğerine kadar olan mesafe , beşyüz senelik mesafe kadardır . Her perdenin kalınlığı da yine beşyüz sene kadardır . Bu kadar alem ve perdelerden geçerken her an , Cenab-ı Hak kendisine türlü türlü ilim , fazilet ve İlahi mükemmellikler bağışlamıştır . Cibril ile ayrıldığı makamdan itibaren kat etmiş olduğu makamlara , Harem-i Muhammed-i derler . Çünkü ondan başka hiçbir yaratılmış için , o makama varmak ya da durmak mümkün değildir , haramdır ve kimsenin gücü o makama gitmeye yetmez . Hak Teala Hazretleri ,
Resul-i Ekrem Aleyhisselam ile orada özel bir şekilde konuşmuştur .
Bu makamın sonunda da , Hak Teala Hazretlerine yaklaştı .
Kab-ı Kavseyn ev edna (Allahu Teala'ya en yakın olan mesafe) makamına vardı . Hak Teala Hazretleri buyurdu ki ,
“Ya Muhammed ene ve ente masivaya halak tüha li eclik”
Habibim Muhammed , bu makamda ben vardım şimdi bir de sen varsın . Ben bütün mahlukatımı ancak senin için yaratmışım”
Resul-i Ekrem Aleyhisselam da cevaben dedi ki ,
“Ya Rabbi sen varsın senin varlığında ben de varım , Senden başka olan herşeyi Senin uğrunda terk ettim . Senden başka dayanağım ya da güveneceğim şey yoktur” Sonra , Cenab-ı Hak Teala Hazretleri ümmet için konuşmaya , hitab etmeye başladı . Fakat , Resul-i Ekrem Aleyhisselam'a olan yakınlığı ve verilen Makam-ı Huzurun fazlalığından , Efendimiz'e avuntu olsun ve daha iyi anlayabilsin diye , sözlerini Sıddık-ı Ekber'in sesiyle konuşuyormuş gibi Resul-i Ekrem'e hayalen dinletti . Bu durumdan dolayı Hak Teala , Sıddık-ı Ekber'e bu makamın ilmini bağışlamıştır ve Resul-i Ekrem Aleyhisselam'da buna işaret ederek şöyle buyurmuştur ,
“Ma hubbe sadri Şey'ün illa ve cebtehü ala sadri Ebubekiris Sıddık - Kalbime dökülen ilim , hikmet ve Esrar-ı İlahiye'den , Sıddık-ı Ekber'in kalbine de dökmeden bırakmadım”
Cenab-ı Hak Teala Hazretleri , Resul-i Ekrem Aleyhisselam'ı
bu özel davet ve Mirac ile şereflendirirken , O'na , Cibril'i dokuz yüz bin kere göndermesinden ortaya çıkan şeref ve faziletin yüz bin kat fazlasını ikram etti ve bağışladı .
Geri dönerken bütün zerre ve ruhlarla karşılaştılar . Sıddık-ı Ekber'den sonra Resulullah'ı ilk görme şerefine ulaşan , Şah-ı Nakşibendi Hazretleri'nin Zerre-i Şerifi'dir . Bu şeref kendisine verildiği için , Ebubekir Sıddık Hazretleri'ne verilen ilim , fazilet ve Mirac'a özel olan faziletlerin tamamına da Şah-ı Nakşibendi mirasçı oldu . Sonra bütün Sadat-ı Nakşibendiye'de , derecelerine göre varis oldular . Sonra Şah-ı Nakşibendi , Kubbet-ül Erzak denilen makama baktı . Cenab-ı Hakk'a yalvardı ki ,
“Ya Rabbi , kıyamete kadar tarikatıma bağlı olanların , talebelerimin ve halifelerimin yiyecek ve ihtiyaçlarını haramdan , şüpheden sakla ve koru”
Cenab-ı Hak Teala , dua ve yalvarışlarını kabul buyurdu .
Şah-ı Nakşibend her zaman imsakde bu şekilde dua eder . İkinci defa olarak , o Mirac gecesinde kendine bağlı olanlara ve öğrencilerine baktı . Cenab-ı Hak bu bakış üzerine , onları , dine sokulan yeni adetler , şeriat ve tarikata karşı olan haram işlerden ve günahlardan korudu ve sakladı . Bu şekilde , Şah-ı Nakşibendi'nin Zerre-i Şerif'i , Resul-i Ekrem Aleyhisselam
Mirac-ı Şerif'ten dönünceye kadar , dokuz kere kendisine emanet edilen öğrencilerine , bağlı olanlara ve halifelerine baktı .
Şah Hazretleri'ne bağlı olanlar ve halifelerinin , ihtiyacı olan hakikat , olgunluk ve iyilikler o bakışları sayesinde tamamlandı .
Ruh Aleminde , talebe ve halifelerinin emanetlerini (Ahit-Misak) tamamlamak sadece O'na mahsus ve özeldir . Diğer tarikat imamlarının ilimleri ve kendilerine bağlı olanların ihtiyaçlarını karşılayabilme kuvvetleri ancak Sidretü'l-Münteha'ya kadardır .
Şah-ı Kul Hazretleri'nin , bağlılık derecesinin ve olgunluğunun ne kadar yüksek olduğu burdan anlaşılır.
Kaddesallahu Teala Sırreh-ul Aziz ve Eada Aleyna min Berakatim Enfasihum-ül Kudsiyeti
Amin
|