İslam Tıbbında Ahlat-ı Erbaa ; İnsanı Meydana Getiren Dört Unsur, Mizaçlar ve Özellikleri
Evren “Anasır-ı Erbaa” olarak bilinen ve dört sır manasına gelen su, toprak, ateş ve hava unsurlarından meydana gelir. Evrene makromozmos diyen islam felsefesi insana da mikrokozmos diyerek evrendeki ateş, su, hava, toprak elementlerinin insanda “Ahlat ı erbaa” (1) denilen dört hılt kan, balgam, sevda, safra olarak bulunduğunu söylemiş. Hıltların karışımından oluşan insan bünyesine ise mizaç denmiştir. Her bünyede bu karışımlar değişik oranlarda bulunduğundan, insanların mizaçları da farklıdır. Bir bünyede hangi mizaç hâkimse bünye onunla anılmış. Safravi mizaç, sevdavi mizaç, demevi mizaç ve balgami mizaç gibi. Kan grupları da dörttür. Fakat hiç kimse tek başına ve tamamen şu veya bu mizaçtan olmuyor. Herkes, bu mizaçların belli oranda karışımından meydana geliyor. Bu mizaçların belli orandaki bileşkelerine göre eski hekimler 64 çeşit temel mizaç olduğunu ifade etmişler.
Eski tabipler insanları mizaçlarına göre ayırmışlar ve ona göre tedavi şekilleri uygulamışlar. Temel mizaçlar; Balgamî mizaç, Demevî mizaç, Safravî mizaç, Sevdavî mizaçtır.
Bu dört hıltın bedende kendine has yerleri vardır. Sevda, dalakta. Safra, safra kesesinde. Kan karaciğerde ve balgam tüm bedende (lenf) saklanır.
Hastalıkların tedavisinde insanların mizacını mutedil ve vasata yakınlaştırmaya çalışılır. Örneğin eğer kişinin mizacı soğuk ve kuru ise ona sıcak ve nemli yiyecekler verilerek vasat ve mutedile yakınlaştırılır. Bu dört hıltın insanın bünyesine göre denge hâlinde bulunması sağlıklı olmaya ve aksi ise hastalığa işaret eder [1].
Nemli mizaç, su oranının fazla olması. Kuru mizaç ise su oranının az olması demektir.
Evrenin ve insan bünyesinin esasını teşkil eden “anasır-ı Erbaa” nasıl ki sıcak, soğuk, kuru, nemli vs. özellikler taşıyorsa besin maddelerinin, bitkilerin de aynı özelliklere sahip olduğu düşünülmüştür. Böylelikle hekimler her zaman evvela hastanın mizacını teşhis etmişler ve devamında da bu mizaca uygun olan bitki ve ilacı belirlemek ya da terkip hâline getirmek yoluna gitmişlerdir.
Tıp imkanları günümüzdeki gibi gelişmiş olmadığından, ilaçlar veya devaların teşkili söz konusu bitkilerin taşıdığı maddelere göre belirlenmeyip daha çok onların sıcaklık, soğukluk, kuruluk vs. özellikleri ile hastalıklı bünye arasında bir münasebet oluşturmak biçiminde olmuştur[2]. Yüzlerce çeşit diğer bazı bitkiler gibi, eskiden hekimler gül’ü ve ondan elde edilen nemli, soğuk mizaca sahip kimi maddeleri, bazı hastalıklı bünyelerin dengesiz mizaçları için tedavi maksatlı olarak kullanmışlardır.
Hz. İmam Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: “Allah, insanları çeşitli renklerin karışımından, benzer ve uyumlu şeylerle, zıtlarla, farklı ve karışık mizaçlarla, sıcaklık, soğukluk, nemli ve kuru olarak karar kıldı.”
“Mizaçları tanıma” bilimi, İslami tıbbın en önemli konularından biridir. Mizaçları tanımamak, fast food yiyecekler, zararlı ve yanlış beslenmeler el ele vererek ne sadece kendi toplumumuzu hatta tüm dünyanın mizaç dengesinin bozulmasına neden olduk. Öyle ki insanlar artık fiziksel hastalıklar ve ondan daha önemlisi ruhsal ve manevi hastalıklarla can çekişmektedir.
Her mizaç kendisine uygun yiyecekleri, ruhsal olarak da her biri kendine has davranışları gerektirmektedir.
Buradaki en önemli noktalardan biri farklı insanların, farklı mizaçlarla uyumu konusudur. Bu konu en fazla karı koca arasındaki uyum da kendisini göstermektedir. Eşlerin kendi ve birbirlerinin mizaçlarını tanımamaları, evlilik yaşantısında bir çok yanlış anlamaları beraberinde getirmektedir. Bu da nihayetinde boşanmalara kadar varmaktadır. Evlilik öncesi genetik testlere önem verildiği gibi eşlerin mizaçlarını da araştırmak ileride daha huzurlu bir yaşama sebep olacaktır.