Canlı Bomba
Adı Dhanu'ydu 21 Mayıs 1991'de Hindistan başbakanı Rajiv Gandhi'ye yaklaştı; gelenekleri gereğince ayaklarını öpmek için eğildi. Gandhi onu ayağa kaldırmak istediği anda kızın işaret parmağı, devlet adamını, kendini ve başka 16 insanı paramparça eden bombanın ipini çekti...
Suikastten önce çektirdiği son fotoğrafında, beyaz örtünün altından siyah perçemleri dökülmüş beyaz elbiseli çekingen bir genç kadın görülüyor. Bu elbisenin altına, 80 gram ağırlığında altı tane ağır bomba, patlayıcı madde, ateşleyici ve bir de mikropil bulunan bir kot yelek giyinmişti...
Yukarıda sadece bir örnekten bahsettim, daha bir çokları var belki konuyu yazarken size onlardan da bahsederim.
Canlı bomba nasıl olunur diye başlayalım isterseniz:
Bunun bir çok nedeni var ama ben araştırmalarımla sizi ortak noktada birleştirmeye çalışacağım.
Araştırmalarımda ortaya çıkardığım en önemli sonuçlardan birinin canlı bomba olan insanların toplumun farklı tabakalarından ve farklı eğitim düzeylerinden gelen, yani her açıdan normal insanlardan oluşumalarıydı. Tel Aviv Üniversitesi'nde görevli İsrailli psikolog Ariel Merari, 50'den fazla canlı bombanın sosyal çevresini araştırdı. Araştırmada ne ortak bir karakter yapısı, ne de patolojik bir kimlik özelliği saptayabildi. Bütün bu katillerde en önemli benzerlik, hiç dikkat çekmemeleriydi.
Evet sizin ve benim gibi insanlardan oluşuyor. Yaşları ortalama 22 civarında.
Canlı bombaların çoğunluğunun genç ve hiçbir bağlantısı olmayan insanlardan oluşması, belirli bir sosyal mantık gözetiyor:
Ölümleri, yeri doldurulamayan bir boşluk yaratmıyor.
intihar saldırısı, suçluyu toplumun nefret duygusundan, dava ve cezalandırma sürecinden de koruyor. Böyle bir kaçış, toplumun kızgınlığını iyice artırıyor ve istenen etki fazlasıyla sağlanıyor.
intihar saldırılarına tarihte ender rastlanıyor. Daha 12. yüzyılda, "Assasinler" adı verilen Suriye İsmailileri, düşmanları Haçlılar'ı durdurabilmek için yaşamlarını feda etmişlerdi. Bu suikastçıların çoğu, canlı olarak geriye dönemeyeceklerini biliyorlardı. Günümüzde de intihar komandoları var; ancak, planlı intihar ve toplu katliamdan oluşan kombinasyon son 20 yılda görülmeye başladı.
1982'den günümüze ortalama 650 civarında canlı bomba eylemi düzenlendi.
Uzmanlar şu sıralarda intihar saldırılarına hazır, yaklaşık 10 grubun bulunduğunu söylüyor:
Hizbullah, Hamas, İslami Cihat, Mısır kökenli iki köktendinci örgüt, Cezayir'deki Silahlı İslami Cephe (GIA), Aşırı Sihler, Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları (LTTE), BokoHaram, PKK, El Kaide, Daeş (İŞİD).
Dinamit, diğer malzemeler, her yere korkuyu yayacak medya yıllardır varken, neden bu planlı intihar saldırıları yeni görülmeye başladı?
Bir intihar saldırısının gerçekleştirilebilmesi için, bireysel, ailesel ve her şeyden önemlisi, bazı toplumsal koşulların bir araya gelmesi gerekiyor.
Yıkıcı toplumsal deneyimleri dikkate alırsak, ekonomik ve askeri açıdan ilerlemiş, bilim ve teknoloji konusunda yeniliklere açık, ifadeler ve özgürlükler alanında rahat, şehirleşme düzeni gibi birçok fark toplumu etkileyerek bu ve benzeri koşulların bir araya gelmesiyle eylemlerin artması ve bu yöne doğru eğilim artmıştır.
Akımlara, düşüncelere, etnik yapılara, ırklara, din adı altında sapkınlıklara, sosyalizme, milliyetçiliğe v.s fazla girmeyeceğim çünkü bu konuda biraz daha duygulara önem vererek nasıl bu hale gelinebiliri işliyorum.
Okurken sıkılma olasılığını düşündüğüm için çok örneklemeli bir konu olsun istemiyorum ama inanın öyle yapsam ortalama bir kitap dolusu bilgiyi burada sizinle paylaşmak isterdim.
Aile konusunda eminim sizde benim gibi düşünyorsunuzdur: "Herşey ailede başlar"..
Konu iyice uzayacak ben en iyisi size canlı bomba olan ya da olacak olan kişilerin nelerden etkilendiğini maddeler halinde sıralayayım:
* Aile ortamı kopuklukları (Kavga, boşanma, ilgi, yönlendirme, küçük görme, eğitim verememe, aşırılığı önleyememe v.s.)
* Fanatizm (Başka insanları önemsemeyen bu aşırı saygısız tutumun temelini, alıngan, yaralanmaya elverişli bir ruh yapısı, geçmişten gelen ve narsisist özellikte büyüklük fantezileriyle beslenmiş nefret oluşturu-yor. Fanatik, "ben hâlâ buradayım, ben de bir etkiye sahibim" mesajını verebilmek için, kendini şiddet dolu bir gösteri yapmak zorunda hissediyor.
Üye olunan örgüt, inanç fanatizmi, kabullendirme, büyüklük olgusu, kendini ıspat)
* Aşağılanma (Beyin yıkama tekniklerine "düşünmeyi durdurma ritüeli" de dahil. Grup halinde bir araya gelerek toplu yeminler ediliyor, iyi ya da kötü, bazı sözler koro halinde saatlerce ateşli bir şekilde tekrarlanarak bilinç uyutuluyor. Üyeler transa geçinceye kadar kendi kendine dualar okunuyor. Böyle toplantılar sıkça tekrarlanarak düşünme yeteneği iyice bastırılıyor. İlişkilerin ve bilgi akışının sıkıca denetimi, bakış açısını iyice daraltıyor. Kişide en ufak bir tereddüt görüldüğünde, grup, duygusal baskı uyguluyor. Utanma duygusu, suçluluk hissettirme, korkak damgası. Kişilere, her şeyi sadece siyah-beyaz gören yalancı bir kişilik naklediliyor. Artık onların yaşamındaki her şey, sadece inananlar ve inanmayanlar, insan ve insan olmayanlar, her şey yada hiçbir şeyden ibaret! Sorunları çözebilmenin bir tek yolu var: intihar saldırısıyla düşmanın yok edilmesi!)
* Beyin yıkama (Kişilğin iyice yitirilmesi hedef alınıyor. Adayların seçilme sürecinde bu tür yatkınlıklar belirleniyor ve sonra iyice geliştiriliyor. Eğitimin uygulamalı bölümünde, cesaretlerini ve ruhsal dayanıklılıklarını kanıtladıkları testlerden geçiriliyorlar. Bunlar arasında "beyin yıkama"yı çağrıştıran uygulamalara da rastlanıyor: tamamen yalıtılmış bir odada günlerce sessiz bir şekilde oturmak ya da bazen yerin altına kazılan bir çukurda, bir cesetle birlikte 48 saat geçirmek. inananlar ya da inanmayanlar, Sen değiştireceksin bu gidişatı, Devrim, hep seni anacağız, kahraman olacaksın v.s.)
* ilaç ve hipnoz (ilacı kullan ve bitir ayrıca ilaçla birlikte hipnoz seansı, başkaları adına kendini feda etme duygusnun empoze edilmesi)
* inanç (Kendilerini dünya üzerindeki güçlere değil, sadece Tanrı'ya karşı sorumlu hisseden insanlar, ölmekten çekinmiyor, yaptıkları eylemi terör olarak görmüyor ve kurbanlarını seçerken çok fazla ayırım gözetmiyorlar ayrıca sonucunda mükafat kazanacakları düşüncesi tavan yapar (Şehid olma) gibi. Dini yanlış öğrenme ve araştırmama, yenilikçi inançlar)
* Masal dünyası (Çocukluk döneminden gençliğe geçişte akılla ıspatlanamayacak masalsı deneyimler ile çabuk kandırılma. Okul öncesi dönemde bu ayrım becerisi, bilinçten bağımsız gelişiyor. Bu dönemde çocuklar, kendilerini kolayca masal dünyasında kaybedebiliyorlar. Fantezi dünyasının etkisine çabuk kapılan, dolayısıyla olaylar ve ortamlar arasında çok daha çabuk ve yoğun bir ayırıma gidebilen insanlar kolay etki altında kalabiliyor)
* intikam (Aile, akraba, arkadaş, inanç, milliyetçi duygular gibi konularda yaşanan olayların etkisiyle öc alma isteği ve psikolojik baskı)
* Kültürler arası fark ve yaşam ( Kültürü yaşatmak adına ya da diğer kültürlerin etkisiyle kaybolmama ve bu olayı bir ideal bir vazgeçilememezlik durumua getirme ayrıca yok olunacak korkusu)
Bunları da yine kısaca sizlere aktardım.
Araştırmamın yine çok uzun olduğunu ve bunu size kısaca yansıttığımı hatırlatarak, katılmadığınız ya da eklemek istediğiniz düşünceleri burada bizimle paylaşmanızı temenni ederek sonlandırıyorum.
|