Peygamber efendimiz, üç tane
çubuk aldı. Birini önüne, birini
de yanına dikti. Diğerini de
uzaklara attı. Sonra, (Bu çubuk insan, yanındaki de eceli, uzaktaki ise emelidir. İnsan emellerinin peşinde koşar; fakat eceli onu yakalar, emeline ulaşamaz) buyurdu. Ölüm korkunç olduğu halde,
insanların ölümden habersiz
gibi yaşamaları, ölümü az
düşündüklerindendir. Hatta
dünya zevkleri ile meşgul olan
kalb ile düşününce etkisi az olur veya hiç olmaz. Korkunç
olan ölümün kolay geçmesi
için, ölümü hatırdan hiç
çıkarmamak gerekir. Bunun
için de, kendi arkadaşlarından
kendinden önce ölüp, çoluk çocuklarını, mallarını,
dostlarını bırakarak toprak
altına girenleri düşünmelidir.
Makam sahibi olanların etki ve
yetkilerinin kalmadığı,
toprağın onları nasıl çürüttüğü, düşünülmelidir. Hayatta iken
neler yapıyor, nasıl
konuşuyorlardı. Yapılacak
birçok işi vardı. Ölümü unutup
yaşıyorlardı. Kimi malı ile kimi
makamı ile, kimi gençliği ile gururlanıyordu. Ölüm bunları
ansızın yakaladı. Şimdi hepsi
unutulup gitti, hayal oldu.
İşte bir kimse de, bunları
düşünüp mezarlarını ziyaret
ederek kendisinin de aynı akıbete uğrayacağını bilirse,
kalbi yumuşayabilir, dünyanın
faydasız şeylerine dört elle
sarılmaktan vazgeçebilir.
Uzun emelli olmaktan
sakınmalıdır. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: (Cenneti isteyen, uzun emelli olmasın, dünya işleri ile uğraşması, ona ölümü unutturmasın, haram işlemekte Allah’tan haya etsin!)
.
|