Bilinçaltı aynı küçük bir çocuk gibidir. Hiç bir zaman büyümez. Bir davranış kişiye zarar verse bile bunu ısrarla yapabilir çünkü bilinçaltında doğru yanlış, zararlı zararsız gibi kavramlar yoktur, salt istek vardır.
🧩Bir çok kişinin kendisine zarar veren ilişkilere, alışkanlıklara ve davranışlara devam etmesinin altında bu dinamik vardır. Eğer bilinçaltını değiştirmek istiyorsanız siz ondan daha fazla ısrarcı olmalısınız.
Mesela yaşanan deneyim yaşandığı yaşta, kişiye ağır gelmişse bilinçaltı olumsuz duygular üretir ve o yaşta kalır. Benzer deneyim geldiğinde ise o yaşın tepkilerini verir. (Örnek; bir kaç gündür tüm sosyal medyada gördüğümüz trafik cezası alan öğretim görevlisi kadının çocukça bir beden diliyle zıplayıp çığlık atarak tepki vermesi olayı) Yetersizlik veya değersizlik duygularının yoğun yaşandığı blokajlarda genelde bilinçaltında buna benzer bir kayıt vardır. Kişi artık yetişkin olmuştur ama bilinçaltı onun hala küçük bir çocuk olduğunu zanneder ve onu korumak adına atalet içinde tutar.
Bilim adamları bilinçaltını araştırırken şu deneyi yapmışlar:
Bir kaç insanın karşına bir kişiyi gösterip ona dikkatle bakmasını istemişler ve bu sırada beynin üst tabakasındaki nöronların harekete geçmiş olduğunu görmüşler.
Aynı insanlara bu defa o kişinin fotoğrafını gösterdiklerinde bilinçaltı onun fotoğraf olduğunu algılamamış ve aynı nöronlar harekete geçmiş.
Bu defa o insanlara kişiyi ve fotoğrafını kaldırıp “gözlerinizi kapatın ve o kişiyi düşünün” dendiğinde yine aynı nöronların harekete geçtiğini görmüşler. Demekki sonuç olarak, bilinçaltımızın gerçeği, fotoğrafı ve hayalde olanı aynı algılıyor olduğu kanıtına varıyoruz.
Hayal ettiğimizde bilinçaltı bunu gerçekte olanla ayırt edemiyorsa, öyleyse hayallerimizi bize yaşatmak ve deneyimletmek durumunda olduğunu anlıyoruz.