Râbıta nedir? Nakşibendî Tarîkatında Râbıta Usulü Nasıldır?
Arapça, bağlayan, rapteden demektir. Tasavvufî olarak, müridin zihnen ve kalben mürşidiyle “beraberlik” hâlinde olmasını ifade eder. Ruhî terbiye için, bu mânâ beraberliğine ihtiyaç duyulur. Nakşibendîlikte râbıta, önem arz etmekle birlikte, asıl değildir. Râbıtaya, sevgi anlamı da yüklenmiştir. Meselâ, sevgi râbıtası için şu tarif verilir: “Mürşidin, şeyhini severek yâd etmesi ve suretini zihninde canlandırmasıdır.” Kalbî râbıta diye verilen bir tarif de şöyledir: “Müridin, kalben şeyhi ile beraber olmasıdır.” Bu mânâ birliğini, müridi şeyhinde fânî olmaya, yâni, onun hâli ile hâllenmeye götürür. Râbıtanın delîli, “Sâdıklarla beraber olunuz.” (Tevbe s. 119) âyetidir.
Nakşibendî tarîkatında râbıta usûlü şöyledir: Nebî (s.a.v.); Medine-i Münevvere’de, Ravza’da, mihrabında yüzünü cemaate dönük vaziyette tahiyyatta oturduğu hayal edilir. Nebî (s.a.v.)’nin sağında Hz. Ebûbekir (r.a.), onun sağında Selma-ı Farisi (r.a.)’den itibaren bütün silsile geliyor. Bu şekilde oluşturulan yarım dairenin en sonunda silsilenin son halkasının yanında, kişi kendisini 34. olarak hayal eder. Böylece yarım dairenin en son halkası olarak Efendimiz (s.a.v.)’in tam karşısına oturulmuş olunur.
Allah (c.c.) Azimüşşan’ın, Nebî (s.a.v.)’ye ihsan ettiğini Hz. Ebûbekir’e aktarıp oradan da silsile yoluyla şeyhin kalbine gelenin kişinin kalbine intikali istenir. Yâni râbıta; Allah (c.c.)’ın, Nebî (s.a.v.)’nin kalbine ihsan ettiği fuyuzattan bu silsile yolu ile istifade etmekten ibarettir.
Burada râbıta, aslında Resûlullah (s.a.v.)’a edilmiş olunuyor. Netice, bunların hepsi Allah (c.c.)’a râcidir. 12 tane Hak tarîkat vardır. Bunların büyük bir kısmı Hz. Ebûbekir (r.a.)’den, diğerleri Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sol tarafında oturan Hz. Ali (r.a.) tarafından dağılmaktadır.
(Hak Dinin Batıl Yorumlarına Cevaplar, MİSVAK NEŞRİYAT, İstanbul, 2014)
|