“Ben, Kûfâ soyundan Nusred Bin Zâhir'in oğlu Düceyye el-Arâbî. Çöl sırtlanlarına yem olmuş ve henüz üzerindeki kan lekeleri kurumamış ceylan derisinden parşümene yazdığım bu uyarıyı okumak, seni tehlikeye düşürecektir. Eğer ki tereddüt ediyorsan, uzak dur!

Ey Zât-ı Mechûl, sana ötelerin sönmeye yüz tutmuş, kesif kokulu, alacakaranlık mahzeninden zaman kadar yaşlı cinnî zındıklar tarafından apar-topar hapsedildiğim bilinmeyen Azzakra diyarının yasak zindanından sesleniyorum.

Aklına hâkim hiçbir insanın kavramayı umut dâhî edemeyeceği sinsî ve cüzâmlı rûhların tılsımlarıyla zincirlenmiş bu zifirî dehlizde çürüyüp gideceğim, biliyorum.

Lâkin; hiçbir mahlûkâta benzemeyen, sivri dişli, aç Azzakra fareleri kemirmez ve ardına saklandığım küflü zindan taşları çürütmez de eline ulaşırsa. Oku, dinle ve gör!

Bütün etleri lime lime edilerek habis dehşetlere mârûz kalmış pis bir kâinât bizimkisi ve lânet okunacak kadar yoz kâinâtın unutulmuş köşelerindeki gölgelerinde saklanmışlara bir bak! Evet! Safran renkli şafakların korkunç alacasında pusuya yatmış, adı zikredilmez, kâfir cinnîlere iyice bir bak! Ağır işkencelere mârûz kalmış bulanık belleklerimiz, o merhametsiz eskiler tarafından tekrar istilâ edilecek.

Onların geri dönecekleri gün, yakındır. İblis'e köle olmuş kadimlerin perdesi yıkılacak ve tüm o iğrenç ürpertiler, nefretli karabasanlar uyanıp haykıran o meşrû engerekleriyle bize saldıracaklar!

Ey bu satırları okuyan Merhametli Zât! Yemin olsun ki, o saat, yaklaşıyor. Fezânın kapkara bir ölüm gibi çökeceği ve oyulmuş tek gözüyle zındıkça sizi gözetleyeceği gün kıyamet habercisi Dabbet-ül Arz'dan kaçış olmayacak ve Bil ki bu parşümeni okuyarak yasak bilgilere ulaştın. Dabbe'nin örümcek ağları seni yakalamadan, gördüğün herkese onu anlat ki sana bir kurtuluş vesîlesi olsun.”

yaşanılan olaylar ve insanların çaresiz ve zayıflıklarını görünce "pis bir evren" de yaşadığımız konusunda hemfikirim