@
[Üye Olmadan Linkleri Göremezsiniz. Üye Olmak için TIKLAYIN...] bahsettiği durum dizi icabı söylenilmiş bir cümle değil. Gerçekten de Kanuni, Fransa kralı Fransuvaya yazdığı mektupta kendinden böyle bahsetmiş. Aslında bu ünvanın kökü hülefayı raşidinden sonraya dayanıyor.
Emevî ve Abbâsî halifeleri bu tabirlerle mevkilerini güçlendirmek ve itibarlarını arttırmak istemişlerdir.
Emevî halifeleri kendilerine halîfetullah denilmesine izin vermiş ve Abbâsîler de bunun yerine “zıllullah fi’l-arz” (Allah’ın yeryüzündeki gölgesi) tabirini tercih etmişlerse de genellikle İslâm âlimleri bu tabirleri tasvip etmemişlerdir.
Bütün Sünnî ekollere göre halife, iktidarını Allah’tan alan ve O’nun yeryüzündeki temsilcisi olan bir kimse değildir. O sadece müslüman toplumların temsilcisi mahiyetindeki ehlü’l-hal ve’l-akd tarafından seçilen ve fâsık durumuna düştüğü takdirde azledilebilen bir kişidir. Dolayısıyla iktidarın kaynağı ümmettir. Halife Allah’ın temsilcisi değil ümmetin temsilcisidir. Nitekim Hz. Ebû Bekir bu yöndeki bir yanlış anlamayı önlemek için kendisine “halîfetullah” (Allah’ın halifesi) denilmesini kabul etmemiş, bunun yerine “halîfetü resûlillâh” (Peygamber’in halifesi) denmesini istemiştir. Hz. Ömer döneminden itibaren de halife “emîrü’l-mü’minîn” (müminlerin emîri) diye anılmaya başlamıştır.
Aslında kardeşim Hulefayı raşidinden sonra olay çok farklı yerlere gidiyor Peygamberimiz ve Hulefayıraşidin de kullanmamış ama onlardan sonra zaten halifelik saltanata dönüşüyor, el değiştiriyor, söylenenleri yapılan bazı uygulamaları alimlerde tasvip etmiyor bunları dile getirdiklerinde de zulüm görüyorlar. He tabiki iyi yöneticilerde var ama bu hakikatleri de görmek lazım.