Ebû Musa El-Eş'ârî'den Radıyallahu Anh rivayet edildiğine göre, demiştir ki, Rasûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kime bir keder yahud bir üzüntü isabet ederse, şu kelimelerle duâ etsin:
(Ene abdüke ibnü abdike, ibnü emetike, fî gabdatike. Nâsıyetî biyedike. Mâdın fiyye hukmüke. Adlün fiyye gadâüke. Eselüke bikülli ismin hüve leke, semmeyte bihî nefseke ev enzeltehû fî kitâbike ev allemtehû ehaden min halgıke eviste'serte bihî fî ılmil ğaybi indeke en tec’alel gur'âne nûra sadrî ve rebîa galbî ve cilâe huznî ve zehâbe hemmîy.)
“(Allahım!)Senin kudretin altında, ben senin kulunum, erkek kulunun ve dişi kulunun da oğluyum. Boynum senin kudret elindedir. Hükmün bana geçerlidir. Hakkımdaki hükmün adalettir. Kendini adlandırdığın özüne has bütün isimlerle, yahut Kitab’ında indirdiklerinle yahud yaratıklarından birine öğrettiğin isimlerle yahut katında seçtiğin gayb ilmindeki isimlerle senden istiyorum ki, Kur'an'ı göğsümün nuru, kalbimin neş'esi, kederimin izalesi, üzüntümün gidişi yapasın.â€
Peygamberin bu sözleri üzerine meclisteki adamlardan biri:
- Ey Allah'ın Rasulü! Asıl aldanmış olan, bu sözleri söylemediğinden aldanandır. Peygamber:
- Evet, bunları söyleyiniz ve onları öğretiniz. Çünkü bunları, taşıdıkları manalardaki şeyleri isteyerek söyleyenin, Allah üzüntüsünü giderir ve ferahlığını uzatır, buyurdu. "