4453 - Hz. Ebu Musa radıyallahu anh anlatıyor: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın Ashabı bizlere her ne zaman bir hadis müşkilat arzedecek olsa, hemen Hz. Aişe'ye sorardık, o bize bu hususda mutlaka bir bilgi sunardı."
Tirmizi, Menakıb, (3877).
4454 - Ebu Vail anlatıyor: "Hz. Ali radıyallahu anh, asker toplamak için Ammar İbnu Yâsir ve Hasan İbnu Ali radıyallahu anhüm'u Küfe'ye gönderince, Ammar halka şöyle hitap etti: "Ben de biliyorum, O (Hz. Aişe), dünyada da ahirette de Peygamberimiz aleyhissalatu vesselam'ın zevcesidir. Velâkin Allah sizleri imtihan ediyor. Kendisine mi, yoksa, Aişe'ye mi tabi olacaksınız?"
Buhari, Fezailu'l-Ashab 30, Fiten 17.
SAFİYYE BİNTU HUYEY İBNU AHTAB RADIYALLAHU ANHÂ
4455 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Safiyye'ye, Hz. Hafsa radıyallahu anhüma'nın "Yahudi kızı" deyip (istiskal ettiği) ulaşıyor. Bu sözü işiten Safiyye ağlıyor. Tam o ağlarken Aleyhissalatu vesselam yanına giriyor ve: "Niye ağlıyorsun?" diye soruyor. Safiyye:
"Hafsa bana "Sen Yahudi kızısın!" dedi" der. "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm:
"Sen bir peygamber kızısın. Senin amcan da bir peygamberdir, ayrıca bir peygamberin de nikâhı altındasın. Öyleyse o sana karşı neyi ile iftihar ediyor ki?" diyerek onu teselli etti. Sonra da öbürüne: "Ey Hafsa! Allah'tan kork!" dedi.
Tirmizi, Menakıb, (3891); Nesai'de bulunamamıştır. Belki de Nesai'nin es-Sünenü'l-Kübrâ'sında mevcuttur. Hadise Tirmizi "sahih" demiştir.
SEVDE BİNTU ZEME'A RADIYALLAHU ANHÂ
4456 - İkrime anlatıyor: "(Bir gün) Sabah namazından sonra, İbnu Abbas radıyallahu anhüma'ya, Hz. Sevde'nin vefat ettiği söylenmişti, hemen secdeye kapandı. Niye böyle davrandığı sorulunca şu cevabı verdi: ""Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: "(Allah'ın ayetlerinden) bir ayet gördüğünüz vakit secde edin!" buyurmuştu. İmdi, "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın zevcelerinin gitmesinden daha büyük bir ayet var mıdır?"
Ebu Davud, Salat 269, (1197); Tirmizi, Menakıb, (3889).
"Ebu Davud ve Tirmizi, hadisi kaydederler, ancak Resulullah'ın zevcelerinden hangisinin vefat haberinin geldiğini zikretmezler. Sevde diye tesmiye, Rezin'in ilavesinde gelmiştir."
ÜMMÜ EYMEN RADIYALLAHU ANHÂ
4457 - Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: "Hz. Ömer, "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın vefatından sonra, Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh'a:
"Gel beraber Ümmü Eymen radıyallahu anha'ya gidip ziyaret edelim, tıpkı Aleyhissalatu vesselam'ın onu ziyaret ettiği gibi" dedi ve gittiler. Ümmü Eymen onları görünce ağladı.
"Niye ağlıyorsun? Resûlullah'ın Allah nezdinde bulacağı (mükâfaatlar)ın daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun?" dediler. Ümmü Eymen:
"Evet bilmez olur muyum? Allah indinde olan, Resûlullah için elbette daha hayırlıdır. Velakin beni ağlatan, semadan gelen vahyin kesilmiş olmasıdır" dedi. Bu sözleri onları da hüzünlendirdi. Ümmü Eymen'le birlikte onlar da ağladılar."
Müslim, Fezailu's-Sahabe 103, (2453).
HZ. EBU BEKR
5973 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Ebu Bekr radıyallahu anh'ın malı kadar hiçbir mal bana menfaat sağlamamıştır!"
Ebu Hureyre devamla der ki: "(Resûlullah'ın bu sözü üzerine) Hz. Sıddık'ın gözlerinden yaş aktı ve: "Ey Allah'ın Resûlü! Ben ve malım sadece senin için var değil miyiz! Ey Allah'ın Resülü!" dedi.
5974 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Ebu Bekr ve Ömer, bu ikisi kendilerinden önce ve sonra gelip geçecek peygamberler dışında kalan bütün cennetliklerin olgun yaşta olanlarının efendileri olacaklardır. Ey Ali, bu hususu, hayatta kaldıkları müddetçe onlara haber verme!"
HZ. ÖMER
5975 - İbnu Abbâs radıyallahu anhümâ anlatıyor: "Hz. Ömer müslüman olduğu zaman, Hz. Cibril aleyhisselâm inip:
"Ey Muhammed! Sema ahâlisi Ömer'in müslüman olması ile müjdeleştiler!" dedi."
5976 - Hz. Übey İbnu Ka'b radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:
"Hakk'ın musafaha ettiği ilk kimse Ömer'dir. İlk selam verdiği kimse de odur. İlk elinden tutup cennete koyacağı kimse de o olacaktır."
5977 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm şöyle dua etmişti: "Allahım! İslâm'ı, hassaten Ömer İbnu'l Hattâb(ın müslüman olmasıyla) aziz kıl!"
HZ. OSMAN
5978 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Her peygamber için ahirette bir arkadaş vardır. Orada benim arkadaşım Osman İbnu Affân'dır."
5979 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm Mescid-i Nebevi'nin girişinde Hz. Osman radıyallahu anh'la karşılaşmıştı: "Ey Osman! İşte Cibril aleyhisselâm! Bana haber verdi ki Allah Teâla hazretleri (kızım) Ümmü Külsûm'u, Rukiyye'nin mehrine denk bir mehirle ve ona yaptığın hayat arkadaşlığı gibi bir arkadaşlık yapmak üzere sana nikahlamıştır!" buyurdular."
5980 - Ka'b İbnu Ucre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm vukûu yaklaşmış olan bir fitneyi zikretmişti. O sırada başı örtülü birisi yoldan geçti. Aleyhissalâtu vesselâm:
"İşte şu (giden), o gün hidayet üzere olacak!" buyurdular. Ben hemen sıçrayıp, Osman (olan o geçen kimse)nin bazularından tutup Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ın karşısına geçerek: "(O söylediğiniz) bu mu?" dedim.
"Evet bu!" buyurdular."
5981 - Hz. Aişe radıyallahu anhâ anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm hastalığı sırasında: "Yanımda ashabımdan birinin bulunmasını istiyorum!" buyurdular. Biz de:
"Ey Allah'ın Resûlü! Sana Ebu Bekr'i mi çağıralım?" dedik, sûkut buyurdular. Bunun üzerine:
"Sana Ömer'i mi çağıralım?" dedik, yine sükut buyurdular. Bunun üzerine:
"Sana Osman'ı mı çağıralım?" dedik.
"Evet!" buyurdular. (Onu çağırdık. Derhal huzura geldiler. Resûlullah
onunla başbaşa kaldı. Aleyhissalâtu vesselâm ona konuştukça Hz. Osman'ın yüzü (renk renk oluyor) değişiyordu.
Kays der ki: "Bana, Ebu Sehle Mevla Osman'ın anlattığına göre, Hz. Osman, Yevmü'd-Dâr'da (evinde muhasara edildiği günde) kendisine: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bana bir ahidde (sözde) bulunmuştu. (Şu anda) ben ona kavuşmaktayım" demiştir.
Hadisin ikinci râvisi Ali (İbnu Muhammed)'in rivayetinde Hz. Osman: "Ben bu ahid üzerine sabrediciyim" demiştir.
Râvi Kays der ki: "Alimler, hadiste geçen yevmü'd-dâr (ev günü) tabiriyle Hz. Osman'ın evinde muhasara edildiği günü anlarlar."
HZ. ALİ
5982 - Berâ İbnu Âzib radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm'ın yaptığı haccda biz de beraberdik. (Bir ara) yolda bir yerde konakladı ve cemaatle namaz kılma emrini verdi. Bu sırada, Hz. Ali radıyallahu anh'ın elinden tutarak (yanındaki ashabına): "Ben mü'minlere nefislerinden evla değil miyim?" diye sordu. Hep bir ağızdan: "Elbette evlasın!" dediler. Aleyhissalâtu vesselâm tekrar:
"Ben her mü'mine, kendi nefsinden evla değil miyim?" buyurdular. Ashab yine hep bir ağızdan: "Evet evlasınız!" dediler. Bunun üzerine (Ali'yi göstererek):
"İşte bu, ben kimin dostu isem, onun dostudur! Allah'ım, sen buna dost olana dost, düşman olana düşman ol!" buyurdular."
5983 - Abdurrahman İbnu Ebi Leylâ anlatıyor: "Babam Ebu Leylâ Hz. Ali radıyallahu anh ile akşamları biraraya gelip sohbet ederlerdi. Hz. Ali, kışta yaz elbiseleri, yazda da kış elbiseleri giyerdi. Biz (babama bunun hikmetini bir) sorsanız! dedik. O da sordu. Ali radıyallahu anh şu açıklamayı yaptı:
"Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Hayber günü, gözümden rahatsız olduğum bir sırada, bana adam göndererek yanına çağırdı. Ben:
"Ey Allah'ın Resülü dedim, gözlerimden hastayım, (vereceğiniz vazifeyi yapamamaktan endişe ederim)" dedim. Bunun üzerine, gözüme mübarek tükrüklerinden sürüp, bir de: "Allah'ım, ondan sıcak ve soğuğun vereceği rahatsızlıkları kaldır!" diye dua buyurdular. O günden sonra ne sıcakta terledim, ne de soğukta üşüdüm" açıklamasını yaptı."
Hz. Ali, ilaveten Resûlullah'ın şöyle buyurduğunu anlattı: "Yarın, Hayber'in fethi için öyle bir zatı komutan yapacağım ki, o Allah'ı ve Resûlünü hakkıyla sever, Allah ve Resûlü de onu severler. O cepheden kaçacak biri de değildir."
5984 - İbnu Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hasan ve Hüseyin cennet ehlinin gençlerinin efendileridir. Babaları onlardan daha hayırlıdırlar."
5985 - Hz. Ali radıyallahu anh buyurdular ki: "Ben Allah'ın kulu, Resülü'nün kardeşiyim ve ben Sıddîk-ı Ekber'im. Benden sonra sıddîk-ı ekber olduğunu söyleyen yalancıdan başkası değildir. İnsanlardan önce yedi yıl namaz kıldım."
HZ. ABBAS
5986 - Hz. Abbâs İbnu Abdilmuttalib anlatıyor: "Kureyş'ten bir grup kendi aralarında konuşurken biz onlara rastladığımızda yanlarına varınca konuşmalarını keserlerdi. Durumu Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a anlattık. Şöyle buyurdular: "İnsanlara ne oluyor ki, kendi aralarında konuşurlarken Ehl-i Beytimden bir adamı görünce konuşmalarını kesiyorlar. Allah'a yemin olsun! Onları Allah için ve bana olan akrabalıkları için sevmeyenlerin kalplerine iman girmez."
5987 - Abdullah İbnu Amr anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Allah Teâla hazretleri beni kendisine Halîl ittihaz etti, tıpkı İbrahim aleyhisselâm'ı Halîl ittihaz ettiği gibi. Kıyamet günü, cennette benim menzilimle İbrahim aleyhisselâm'ın menzili yüz yüzedir. Abbâs da aramızda, iki Halîl arasında bir mü'mindir."
HZ. HASAN VE HZ. HÜSEYİN
5988 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Hasan ve Hüseyin'i kim severse mutlaka beni de sevmiştir. Kim de onlara buğzetmişse mutlaka bana da buğzetmiştir."
5989 - Ya'la İbnu Mürre radıyallahu anh'ın anlattığına göre: "Bir grup ashab, Resûlullah'la birlikte Aleyhissalâtu vesselâm'ın davet edildiği bir yemeğe gittiler. Yolda, Hüseyin'e rastladılar, çocuklarla oynuyordu.
Ya'la der ki: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm (çocugu görünce) ilerleyip cemaatin önüne geçip, (onu tutmak için) ellerini açtı. Çocuk ise sağa sola kaçmaya başladı. Resülullah da onu takliden sağa sola koşarak, tutuncaya kadar peşinde koştu. Yakalayınca ellerinden birini çenesinin altına diğerini de ensesine koyup öptü ve: "Hüseyin bendendir, ben de Hüseyin'denim! Kim Hüseyin'i severse Allah da onu sevsin. Hüseyin sıbt'lardan bir sıbttır (torun)!" buyurdu."
EBU ZERR - MİKDAD
5990 - Abduldah İbnu Mes'ud anlatıyor: "İslâm'ı ilk izhar eden yedi kişi idi: Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm, Ebu Bekr, Ammâr, annesi Sümeyye, Süheyla, Bilâl ve Mikdâd.
Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı Cenab-ı Hak amcası Ebu Talib'le korudu. Hz. Ebu Bekr'i Allah kavmi ile korudu. Diğerlerine gelince, müşrikler onları tutup, demirden zırhlar giydirdiler ve vücutlarının yağlarını eritmek üzere kızgın güneşte dağladılar. Bunlardan hiçbiri müşriklerin yaptıklarına dayanamadı, hepsi de onların isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı. Bilâl hariçti. Çünkü o, nefsini Allah yolunda alçalttı da alçalttı. Azab veren kavmi de onu öldürmeyi küçümsediler. Onu tutup çocuklara teslim ettiler. Bu aylak gürûh onu Mekke sokaklarında ve dağ yollarında eziyet vererek dolaştırıp eğlendiler. O, bunlara aldırmayıp: "Allah birdir Allah birdir!" demeye devam etti."
HABBÂB
5991 - Ebu Leyla el-Kindî anlatıyor: "Habbab, Hz. Ömer radıyallahu anhümâ'ya uğramıştı. Hz. Ömer:
"Yaklaş. Buraya, Ammâr'dan başka kimse senden daha layık değildir" dedi. Sonra, Habbâb, müşriklerin yaptıkları işkencelerden sırtında kalan izleri Hz. Ömer'e göstermeye başladı."
Kütüb-i Sitte
__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..
|