Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Rüya yorumları hakkında
Tekil Mesaj gösterimi
  #1  
Alt 08.08.18, 12:00
Sin - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
💎Sin Sin isimli Üye şimdilik offline konumundadır
💫 Güvenilir 💫
 
Üyelik tarihi: 19.08.14
Bulunduğu yer: Irak
Mesajlar: 2,211
Etiketlendiği Mesaj: 1512 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart Rüya yorumları hakkında

RÜYA YORUMLARINA YENİ BİR FORMA DÖNÜŞTÜRÜLMELİDİR. GÜNCELLEŞTİRİLMEYEN YORUMLARLA BAZI RÜYALARA ANLAM VERİLEMİYOR.

Esas Mesele Aşağıda ki Kıssadan Hissedir...
Malum eskiden yorum getirilen ve anlamı belirli şekilde kabul gören rüyalara kimse karşı çıkamaz. Tabiki yorumsuz kabul ettiğimiz çok husus var. Ki... "Rüyaların en doğrusu seher vakti görülendir, çünkü seher vakitleri en latif en nurani bir zamandır. Seher vaktinde sabah namazı için bir kısım melekler yeryüzüne inmeye başlarlar. O anda gecenin zulmeti zail olup gündüzün nûraniyeti yüz göstermeye başlamış bulunur işte bu gibi sebeplerden dolayıdır ki, seher vaktindeki rüyalar, geceleyin ve gündüzün görülen rüyalardan daha sâdık, daha kuvvetlidir. Sâdık rüyalardan bir kısmı pek vazıh bulunur. Tevile, tâbire muhtaç olmaz (yani görüldüğü gibi meydana çıkıverir).Bir kısmı da temsilât kabilinden olup, tevil ve tâbire muhtaç bulunur. Cihan güzeli Hazreti Yusuf (a.s.)'ın onbir yıldız ile güneş ve ayın kendisi için secde ettiklerini rüyasında görmüş olduğu gibi.Birçok rüyaların bilâhare görüldüğü gibi veya ona benzer bir surette zuhura gelmesi ruhun varlığına ve başka bir âlemin mevcudiyetine pek açık bir delildir.

"Evet: isterse sen inanma, uykuda görüyorum,
Bulutların üstünde bir saray örüyorum!

Hazret-i Yusuf (a.s.)'un rüyasını Kur'ân-ı Kerim bize haber vermektedir.
Şöyle ki:"- Hani bir zamanlar Yusuf babasına, "Babacığım ben rüyamda onbir yıldızla güneşi ve ayı gördüm. Gördüm ki bana secde ediyorlar demiş. (Yusuf Suresi 4.) İnsan bazen rüyayı kendi hakkında bazı kere de bir bakası hakkında görebilir.
Peygamberlerin rüyası zahir olur. Veli ve salihlerin rüyası da zamanı gelince zuhur eder. Burada buna bir misal verecek olursak. Hicri 158 yılında hilafet makamına geçen El-Mehdi geçmiş ve eskilerin yaptıkları haksızlık ve zulümleri önlemek emelindeydi bu hususta da gayret ediyordu. Mazlumlar ve zindandakiler için umut ışığı olmuştu elbet bunların hepsinden tek tek malumatı yoktu. Kim hangi zindanda ne çileler çekiyor henüz bilmiyordu. Bu zindan derdi çeken mazlumlardan biri de Nebiler Nebisinin neslindendi. Yani Seyyidlerdendi. Zindanın rutubet kokan hücrelerinde gönlünü Rabbinin dergâhına açmış, hâlini ona arz etmişti. Çünkü ondan başka kendisine imdad edecek kimse yoktu.

Halife bir gece yumuşak yatağına gömülüp yattı. Ve az sonra dehşetle bir çığlık attı.Çünkü korkunç bir rüya görmüştü. Ona ihtar ediliyordu. O da gözünü açar açmaz kapıcısını çağırdı ve dedi:

- Koşarak hapishaneye git ve doğu köşesindeki hücrede yatan bir genç vardı, hemen onu çıkar, isterse buraya getir, istemezse kendi haline bırak istediği gibi hareket etsin...

Halifenin adamı zindana geldi ve halifenin sözlerini gence durumu bildirdiler, akabinde genç dışarı çıkarıldı ve halifenin söyledikleri söylendi ve genç adam:

- Örce bir besmele çekip kendisini kapı dışarı attı ve Rabbine hamdetti.

Ey delikanlı dediler, şunu bil ki halifenin emriyle çıkıyorsun, istersen seni onun huzuruna götürelim, genç adam dudaklarını bir yay geri gerdi ve dedi ki;

- Ben halifenin huzuruna çıkmak istemiyorum. Ona minnetim de yoktur. Eğer halifeye kalsaydı ben daha nice zindan derdi çekecektim. Ben büyük dedeme teşekkür ederim. Bundan böyle ömrüm oldukça ona hep salavat getireceğim. Bana çıkış yolunu gösterdi. Bana bu duayı öğreten de odur.

Sordular:

-Seni çıkaran halife değil mi?

- Emri o verdi bize.

Genç tatlı bir tebessümle güldü:

- Aslında halife emir vermedi, verdirdiler!

- O da ne demek?

Demem şu ki:

- Ben bu zindanda haksız yere bekletiliyordum. Her gece gözyaşları içinde Resûl-i Ekrem efendimiz üzerine salavat okuyor, benim bu belâlı yerden kurtulmam için şefaat etmesini istiyordum. O Sultan Nebi, bir gece rüyamda bana göründü:
"Mahzun olma,şu duayı oku ve kurtul." buyurdu.

Ben de o duayı okuyarak başımı yastığa koyuyor ve yatıyordum.

İşte o duanın bereketiyle halife beni bıaktı.

- Lâ havle velâ kuvvete illâ billâh.

- Peki o dua nasıl dı?

- Dua şöyle idi:

"Ey en gizli yalvarmaları duyan, ey herşeye gücü yeten, ey ölüleri dirilten, dirileri de öldüren, cansız kemiklere et giydirip, onlara hayat bahşeden Allahım! Resulün Hazret-i Muhammed'e sayısız salât-ü selâm olsun. Onun hürmetine bana bir çıkış yolu ihsan et, bir çare vücuda getir. Çünkü sen her türlü çareyi bilirsin,benim ise elimden hiçbir şey gelmez.

"Ey genç adam! Duan da mübarek, sen de mübareksin. Sana müjde olsun!

İşte, bu duadan sonra gelip beni çıkardınız. Nasıl çıkaran halife mi, yoksa Cenâb-ı Kibriya mı?

Bunun üzerine halifenin adamı saraya döndü ve huzura çıktı:

- Ey müminlerin emiri, dedi, o genç, beni halife bırakmadı, bıraktırdılar, diyor ve bu sebeple huzurunuza gelmiyor.

Halife Mehdi gözlerini yükseklere dikip mırıldandı.

:Beli, doğru söyler o genç. Rüyamda elinde kocaman bir balyoz bulunan bir genç başıma dikildi ve balyozu kaldırıp haykırdı:

:Ey Mehdi! Davran! Ya hapishanede bekleyen o mazlum genci hemen salıverirsin yahut da kaldırdığım bu balyozla beynini yere döker ve seni kara toprağa indiririm...

İşte az daha geç kalsaydım beynim paramparça oluverecekti..

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147