Evet aslında gerçeklik algılanan şey..
ve kuantuma bir bakış açısı olarak yine işin nerelere gelebileceğini düşündüğüm bir an .zaman izafi peki mekan?
yani biz güneş etrafında dönen dünyada değilde çekirdek etrafında dönen elektronlar da yaşayan bir topluluk olsaydık
kendi kendimize acaba biz ne kadar da küçük yaratılmışız dermiydik ? Aslında kainata göre de şu anda öyleyiz ama hiç birimiz böyle bir cümle kurmuyoruz çünkü maddenin sahip olduğu hacim ile birlikte örneğin atomlar arası uzaklıkların kişide ki algısal karşılığı da önemlidir.Herkesin dev olduğu bir dünyada kimse dev olduğunu anlayamayacaktır aynı şekilde herkesin dünyası elektronlar olsaydı yine kimse ufak olduğunu fark edemezdi çünkü bu seferde kişi için kendi en mini parçacıklarının arasındaki uzaklık algısı da yaşadığı dünya ile eş oranda azaltılırdı ve böylece o mesafenin yaklaşık milyar katı gibi bir hissi içinde taşıdığı için yine kendinde hacimsel büyüklük hissi hissedebilirdi,peki buradan vardığımız nokta aslında daha büyük yada daha küçük olabiliriz midir ?
hayır..
düşününki gözümüzle hiç bir şekilde fark edemediğimiz atomlarda da aslında gizli evrenler olabilir..
yada başka bir deyişle büyüklük izafi ise biz başka bir alemin elektronları da olabiliriz.
şimdi daha da karışık bir nokta...
kainat sonsuzdur yada mantık sınırlarının dışında bir hacme sahiptir diyelim...az önceki mantıkla atomların yıldız sistemleri olduğunu düşündüğümüzde görünmezliğin içinde adeta sonsuz kainatların saklı olduğu gibi bir noktaya varıyoruz.
ve daha da ilerisi...
çekirdek merkezindeki proton ve nötronların da kuarklardan meydana geldiği bulundu..
yani güneş diye kabul ettiğimiz merkez de aslında bir evrendi...ve burada yaşayan canlılarda yine yukarıda bahsedildiği gibi bir küçüklük algısına sahip değildiler..
yani aslında biz bu kainat ta bir noktanın içindeyiz ve oda sonsuz noktalardan oluşan başka bir kainatın içinde
ve o kainatta aslında bir nokta kadar..
ve ne kadar kapsayan kainat varsa onların da büyüklüğü aslında bir nokta kadar...
__________________
“gücümü, içimdeki güçsüzlükle boğuşurken tükettim.”
|