Maalesef 2. bölüme de sığmadı (Çok da uzun değildi ama)
.
.
Son bölüm
----------------
‘SIZI’ adlı öykü kitabında rastladığı o cümle; “Büyük insanlar, görünen sebeple karar vermezler, çünkü görünen sebebin de, görünmeyen bir sebebi olabilir” yazıyordu. Önce boş vermek istedi, “Saygısız davrandı, ukalalıktan başka ne sebebi olacak ki bunun.” Diye düşündü. Sonra, iç huzursuzluğunu böyle yenemeyeceğini anladı. Döndü, kafeteryanın çıktığı kapısından değil, uzaktaki kapısından içeri girdi. Bakışlarındaki öfke kaybolmamıştı. Uzaktaki bir masaya oturdu ve genç kızı gözlemeye başladı.
Genç kızın bakışlarına hüzün ve umutsuzluk yerleşmişti. Önündeki meyve suyunu bitirdikten sonra garsona seslendi. Orhan Zorlu “Ben hesabı ödemiştim, garsona niye sesleniyor acaba ?” diye düşündü.
Garson, genç kızla konuştuktan sonra uzaklaştı, dönüşünde elinde bir çift koltuk değneği vardı. Orhan Zorlu, burun damarlarının sızladığını, içinin sıkıştığını hissetti. “Demek, demek sol ayağın olmadığı için, hiç sol tarafından kalkmadığını söyledin ha… Oysa bu gün ben sol tarafımdan kalkmışım. Ayağa kalkmamasının nedeni de buymuş ha..” Gözünde beliren yaşları çaktırmadan silmeye çalışarak, başka kapıdan çıkıp genç kızı izlemeye devam etti. Genç kızın, bir taksiye binip gideceğini sanıyordu ama otobüs durağına yürüyüşünü, zorlukla binişini gözledi.
Orhan Zorlu, öfkeyle söylendi; “İnsan sarrafı Orhan Zorlu ha… yazıklar olsun sana. Kızcağız zorda olduğuna dair ipucu bile vermemeye çalıştı, yalvarmadı, hep başı dik durdu, özürlü oluşunu bile sakladı… sen ne yaptın.” Çantasından formları çıkarıp, ‘Ayşegül Çankırılı’ başlıklı forma ‘uygundur’ diye yazıp imzaladı. Sonra hayatta bir defa duyduğu şarkıyı gözyaşlarıyla mırıldanarak yürümeye başladı; “El ele kırlarda koşsak seninle, doyasıya, içten gülsek seninle”
Özürlü
Bir fakiri, bir muhtacı görmezsin
Baktım ki kalbi mühürlüsün.
Her bir yanın sağlam ama
Anladım, vicdanen özürlüsün.
Yazan Ahmet Ünal ÇAM
29-12-2006 Saat 12:10
.
|