Mürşidin ervahı (ruhaniyeti) hiçbir zaman sofiden ayrı değildir.Her daim sofinin nefsinin neler fısıldadığını duyup bilmek zorundadır.Eğer duyamasaydı yani Allah-u Teala ona bu yetkiyi vermeseydi o da kişiyi terbiye edemezdi. Bu nedenledir ki sofi mürşidinin her an kendisini gördüğünü ve içinden geçeni duyduğunu bilmelidir. Bu sağlanırsa edeb hasıl olur. Bunların aksi halinde, yani sofinin nefs ve şeytana uyup harama girmesi durumunda Mürşid ikaz eder. Kişi ikazlara itibar etmezse ikazın da dozu artar. Başa gelen bir takım sıkıntılar ve musibetler de bu yüzdendir. Bu durumda sıkıntının sebebini herhangi bir maddede veya x kişide aramamalı doğruca kendi nefsine bakmalıdır.Burada gaye nefsin terbiyesidir.Sadat terbiye olmuş bir nefsi Allah'a teslim etmek ister çünki arada kendi kefaleti ve imzası vardır.Bunun için de ne gerekirse o yapılır ve kul şeytan ve nefse teslim edilmez.
|