Havas Okulu - Tekil Mesaj gösterimi - Nisa Suresi Açıklamalı Tefsiri
Tekil Mesaj gösterimi
  #5  
Alt 03.07.18, 12:18
Havasokulu Havasokulu isimli Üye şimdilik offline konumundadır
Daimi Üye
 
Üyelik tarihi: 28.04.15
Bulunduğu yer: Nefes Aldığım Yerde
Mesajlar: 14,906
Etiketlendiği Mesaj: 900 Mesaj
Etiketlendiği Konu: 0 Konu
Standart

16- Erkeklerden zina edenlere gelince: Sizden onu (zinayı) yapanların ikisine de eziyet ediniz. Yani miktarı size bırakılmış olmak üzere sözlü veya fiili azarlama ile terbiye ediniz. Burada diye ikil kipi ile ifade edilmesi karışıklığa sebep olmuştur. Müfessirlerin çoğu bundan kasdedilenin, zina eden erkek ile zina eden kadın olduğunu söylemişlerdir. Fakat bu şekilde erkeğin cezasının, kadından hafif olması, kadının müebbet hapsinden başka diğer bir azarlama ile de cezalandırılması ve eziyetin hapsi de kapsadığı düşünüldüğü takdirde de anlatımda tekrar bulunması lazım geleceğinden dolayı uygulamasında âlimler ihtilaf da etmişlerdir. Bazıları, bu âyetin indirilmesi daha sonra olup önce kadın hakkında âyetinden anlaşılan mânâ üzere müebbed hapsin hükmünü kaldırmış ve daha sonra Nûr sûresindeki âyet ile de burada kapalı olarak anlatılan azarlama, açıklanarak şer'î cezaya çevrilmiş olduğunu söylemişlerdir ki, en uygun olan da bu olsa gerektir. Diğer taraftan Mücahid'den bu âyetin zina hakkında değil, erkekler arasındaki cinsel sapıklık hakkında olduğu ve bundan dolayı iki erkekten ibaret bulunduğunu nakletmiş. İsfahanlı Ebu Müslim de bunu tercih etmiştir.

17- Allah Teâlâ'nın kesin olarak kabul edilmesini söz verdiği ve taahhüd ettiği tevbe, ancak bir cahillikle bilmeyerek günah işleyip de

18- sonra çok geçmeden tevbe eden, günahında ısrar etmeyen kimselere aittir. Yoksa günahları işleyip işleyip de nihâyet her birine ölüm gelip çattığı zaman ben şimdi tevbe ettim, diyenlere bir de kâfir olarak ölenlere tevbe yoktur. Şu halde bu ikisi arasında bulunan, yani bilerek günah işleyen, çok geçmeden tevbe etmeyip günah işlemeyi alışkanlık haline getiren ve böyle iken can çekişme haline gelip hayattan ümidini kesmeden önce tevbe edenlerin tevbelerinin kabul edilmesi kesin değildir. Allah'ın iradesine kalmıştır. Bu konudaki araştırmanın sonucu şudur: Can çekişme durumundan önce henüz hayattan ümitsiz olmadığı halde küfürden tevbe ile iman etmek geçerlidir. Fakat can çekişme halinde hayattan ümit kesme durumunda küfürden tevbe etmek ve iman etmek geçerli değildir. İman ettikten sonra iyi amel yapabilecek bir zaman bulunmalıdır. Fakat günah işlemiş müminin son nefesindeki tevbesi de geçerli olabilir. "Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz..." (Zümer, 39/53) Şu kadar varki, tevbenin kabul edileceği de kesin olarak vaad edilmiş değildir. Bu âyetler işte bunu anlatmıştır. Günahların akibeti, böyle acıklı azab, tevbenin hükmü de öyle olduğu için, evlenmekle ilgili haramlara aşağıdaki şekilde çok dikkat etmek gerekir:

Meâl-i Şerifi

19- Ey iman edenler! Kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir. Verdiğiniz mehrin bir kısmını kurtaracaksınız diye, onları sıkıştırmanız da helal değildir. Ancak açık bir hayasızlık yapmış olurlarsa başka. Onlarla iyi geçinin. Eğer kendilerinden hoşlanmadınızsa, olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmasanız da Allah onda bir çok hayır takdir etmiş bulunur.

20- Eğer bir eşi bırakıp da yerine diğer bir eş almak isterseniz, öncekine yüklerle mehir vermiş de bulunsanız, ondan bir şey geri almayın. O malı bir iftira ve açık bir günah isnadı yaparak geri alır mısınız?

21- Birbirinizle kaynaşıp başbaşa kalmışken ve onlar sizden kuvvetli bir teminat almışken verdiğinizi nasıl geri alabilirsiniz?

22- Cahiliye devrinde geçenler müstesna, babalarınızın nikahladığı kadınlarla evlenmeyiniz. Şüphe yok ki o, pek çirkindi, iğrenç idi, o ne fena bir âdetti.

23- Size şunları nikahlamak haram kılındı: Anneleriniz, kızlarınız, kız kardeşleriniz, halalarınız, teyzeleriniz, erkek ve kız kardeşlerinizin kızları, sizi emziren süt anneleriniz, süt kızkardeşleriniz ve karılarınızın anneleri, ve kendileri ile zifafa girdiğiniz kadınlarınızdan olan ve evlerinizde bulunan üvey kızlarınız. Eğer üvey kızlarınızın anneleri ile zifafa girmemişseniz onlarla evlenmenizde size bir günah yoktur. Sulbünüzden gelen (öz) oğullarınızın hanımları ile evlenmeniz ve iki kız kardeşi birlikte nikahlamanız da haramdır. Ancak cahiliyyet devrinde geçen geçmiştir. Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayıcı) ve çok merhamet edicidir.

19- "istemedikleri halde kadınlara zorla varis olmanız size helal değildir." Cahiliyyede bir gelenek varmış: Bir adam yakınlarından biri vefat ettiği zaman, kalan karısının veya çadırının üstüne elbisesini atıp, "kendisine varis olduğum gibi karısına da varis olacağım" dermiş ve böyle dedi mi, o kadına herkesten daha fazla hak sahibi olurmuş; dilerse onu eski mehirden başka bir mehir olmaksızın evlenirmiş, dilerse başkası ile evlendirir, mehrini alır ve kadına ondan bir şey vermezmiş. Ve isterse ölen kocasından alacağı olan mehirden vazgeçirmek için " = adıl" yapar, yani kendisi onunla evlenmez, başkası ile evlenmesine de engel olurmuş. Eğer kimse onun üzerine abayı (elbiseyi) atmadan kadın kendi akrabalarının yanına gidebilirse kendine sahip olabilirmiş. Bazıları da hanımından hoşlanmaz ve bununla beraber kadının malı bulunduğundan dolayı, mirasına konmak için zorla onu yanında tutar, ölümünü gözler, iyi geçinmezlermiş. İşte bu âyet ya önceki sebep veya bu sebepten dolayı indirilmiştir. Şu halde önceki sebebe göre helal olmayan mirastan maksat, kadınların kendilerine mirasçı olmaktır. Kadın mirasçı olmaz. İkinciye göre de mallarına mirasçı olmaktır. Yani zorla kadını tutup malına konmak da helal olmaz. Diğer taraftan bazıları da kadına ihtiyacı bulunmadığı halde onunla evlenir, iyi geçinemez, bırakmak da ister. Fakat mehrini, nafakasını vermemek ve hulu' (belirli bir miktar para karşılığında kadını boşanmaya) mecbur etmek için kadını sıkıştırırdı. Bunlara karşı da şöyle buyurulmuştur: Kadınlara verdiğinizin bir kısmını bile almak için kendilerine baskı yapmayınız, evlilik haklarından men etmeyiniz, ancak pek açık bir şekilde, karı-koca arasını bozacak aşırı bir edepsizlik veya bir zina yapmış olurlarsa başka. Ancak o zaman ayrılmaya onlar sebep olacaklarından hulu' (boşamaya karşılık bir mal) isteğinde mazeretli olabilirsiniz, yoksa yapmayınız. Kadınlarınızla İslâm'ın inkar etmeyeceği uygun şekilde iyi geçininiz. Burada maruftan maksat, yatak ve harcama hususlarında insaflı, sözde, sohbette tatlı bulunmak gibi özelliklerdir. Eğer kadınlar hoşunuza gitmez ve sohbetlerinden bıkarsanız olabilir ki, siz bir şeyden hoşlanmazsınız da Allah onda bir çok hayırlar yaratmış bulunur. Bundan dolayı onları yukarda olduğu gibi, kadınlar tarafından bir gerek olmaksızın yalnız nefsinizin hoşlanmamasından dolayı onlardan ayrılmaya kalkışmayınız, geçimlerine sabrediniz

20- ve eğer bir hanımı boşayıp yerine diğer bir hanımla evlenmek isterseniz o hanımlardan birine yüklerle, yani çok miktarda mal da vermiş olsanız o verdiğiniz maldan hiçbir şey almayınız. Siz o malı kadına iftira ederek veya açık bir vebal yükleyerek mi alacaksınız? Ne çirkindir, hiç bu yapılır mı?

21- Hem nasıl alabilirsiniz ki siz bundan önce birbirinizle birleştiniz, başbaşa kaldınız. Bununla mehir kesinlik kazandı, karşılığı alındı, size hizmet hakları sabit oldu ve daha birçok şey yapıldı ve onlar sizden bundan önce pek kuvvetli bir söz ve anlaşma da aldılar. Bu anlaşma, Allah'ın emri ve Peygamberin sünneti üzere yapılan nikah akdi ve hükümleridir ki, bununla " Ondan sonra ya kadınları iyilikle tutmak, ya güzellikle salmak vardır." (Bakara, 2/229) âyetinin mânâsına göre hayat devam ettiği müddetçe güzel bir şekilde arkadaşlık ve iyi geçinme olamadığı takdirde güzellikle memnun ederek boşama sözü verilmiştir. Halbuki Allah'ın koyduğu sınırlara tecavüz edenler zâlimler, söz verdikten sonra anlaşmalarını bozanlar ise zarar edenlerdir. "Kim sünnetimi terkederse o benim ümmetimden değildir." buyuran Hz. Peygamber de "Siz onları Allah'ın emanetiyle aldınız ve Allah'ın kelimesi ile helallandınız" yüksek açıklaması ile bu anlaşmanın ağırlığına işaret etmiştir.

22-Bundan sonra nikahı helal olmayıp haram olan kadınlarla helal olanların açıklanmasına başlanıyor, şöyle ki bir de atalarınızın, yani baba ve dedelerinizin nikah etmiş olduğu kadınların ölmüş gitmiş olanlardan başka hiç birini nikah etmeyiniz, atanızın el sürdüğü kadına el sürmeyiniz.Cahiliyye devrinde yaşayanlar, kadınlara varis olma meselesinden de anlaşıldığı üzere ölümünden sonra babalarının hanımları ile evlenirlermiş. Bu âyet ile bu kötü gelenek kayıtsız ve şartsız yasaklanmıştır. Ve yaygın bir cahiliye geleneği olduğundan dolayı haram kılınan diğer şeylerden önce özel bir şekilde yasaklanmıştır. Bundan dolayı İslâm dininde baba ve dedelerin sahih nikah ile yalnız evlenme akdini yaptıkları, el sürmedikleri veya fasit (geçersiz) nikah ile nikah akdini yapıp el sürdükleri, yahut nikah akdi olmadan sözleşme yaptıkları kadınlardan hiçbiri ile oğulları ve torunları evlenemezler. Çünkü nikah kelimesi, lügatta birleşme mânâsına olmasından ötürü, kucağa çekmek mânâsında kullanılabileceğinden nikahlı kadında bu da düşünülebilir.

İstisnası şu iki mânâyı gösteriyor: Birincisi, ölmüş gitmiş olan kadınların nikah edilmelerine imkan olmadığından dolayı "Deve iğnenin deliğinden geçinceye kadar" (A'raf, 7/40) cinsinden imkansız bir şeye bağlı tutmak ile mübah olma kapısını tamamen kapamaktadır. İkincisi de her nasılsa geçmişte olan olmuş, geçen geçmiş, bundan sonra sakın yapmayınız; bir kerre olmuş oldu, artık vaz geçilmez, tevbe edilmez sanıp da ısrar etmeyiniz, hemen ayrılınız. Çünkü bu durum, yani oğulların, torunların atalarının nikahlı karıları ile evlenmeleri pek çirkin bir şey, bir fuhuş nefret edilen ve buğzedilen ve pek kötü bir yoldur. Geçmişte de böyle idi, bugün ve yarın da böyledir. Cahiliyye devrinde bile şeref ve itibarını bilenler bundan nefret ederlerdi.

23-Şimdi bundan başka diğer haram kılınmış hanımları dinleyiniz: Ey müminler! Size şunların nikahı haram kılındı:

1- Anneleriniz, kendi anneleriniz, babanızın ve annenizin anneleri ve onların anneleri, nineleriniz. Ataların hanımlarını nikah etmek kayıtsız şartsız haram olunca, annelerin ve ninelerin haram olduğu da öncelikle anlaşılmış ise de önemine binaen özellikle açıkça belirtilmiştir.

2- Kızlarınız ki ,gerek bizzat kendi çocuklarınız olan kızlar, gerek oğullarınız veya kızlarınızın kızları olan torunlarınız, gerekse torunların torunları kızlar...

3- Kız kardeşleriniz ki, gerek anne-baba bir, gerek baba bir, gerek anne bir bütün kızkardeşleriniz.

4- Halalarınız yani babalarınızın, dedelerinizin kızkardeşleri olan genel olarak bütün halalarınız, bibileriniz.

5- Teyzeleriniz, yani annelerinizin ve ninelerinizin kızkardeşleri olan büyük küçük bütün teyzeleriniz.

6- Ve kardeşinizin kızları, gerek çocukları ve gerek torunu olsun yeğenleriniz.

7- Ve kızkardeşlerinizin kızları, aynı şekilde bütün yeğenleriniz.

Buraya kadar açıklanan yedi mahrem (nikah düşmeyen yakın akraba) neseb yönünden yakın olan akrabalardır.

8- Sizi emzirmiş olan anneleriniz, yani süt anneleriniz ve nineleriniz...

9- Sütten kız kardeşleriniz, yani süt kızkardeşleriniz.

Çünkü süt emzirenlere anne, emenlere kardeş denilmiş olması, bunlarda neseb vasıfları ve hükümlerinin geçerliliğini gerektirir. Süt anneler, süt kızkardeşleri bulununca süt babalar, süt kızlar, süt halalar, süt teyzeler, süt kardeş ve kızları hep var demektir. Bundan dolayı süt emmeden dolayı haram olanların da bu kıyas üzere yukarda olduğu gibi yediye ulaşacağı ve bu ikisinin söylenmesi ile yetinilmiş olup geri kalanların zikredilmediği anlaşılır. Gerçi birşeyin bildirildiği yerde bazı şeyleri zikretmemek hasr (daraltma) ifade ederse de delalet-i iltizamiyye (Bir lafzın vaz olunduğu mânânın lazımına yani o mânâ ile beraber bulunması zaruri olan diğer bir mânâya delaleti) ile işaret bulununca diğer mânâların düşmesi söz konusu olamaz.

Gerçekten Hz. Peygamber (s.a.v.)bu işareti açıklamak veya bu kapalılığı açıklamak için "Nesebden haram olanların hepsi, süt emmeden de haram olur." buyurmuştur.

10 - 14- Bundan dolayı burada "o ikisine mukayese et" meâlinde bir işaret ve icaz (kısaltma) bulunduğu ve bu şekilde buraya kadar neseb ile yedi,süt emmeden de yedi olmak üzere toplam olarak on dört nikahı düşmeyen kadın sayılmış olduğu unutulmamalıdır. Bundan sonra da evlenme ile meydana gelen akrabalıktan haram olanlara geliyoruz.

15- Kayıtsız şartsız kadınlarınızın, yani ister kendisiyle zifafa girmiş olduğunuz ve ister zifafa girmediğiniz nikahlı hanımlarınızın anneleri, kaynanalarınız.

16- Kendisiyle birleştiğiniz kadınlarınızdan doğmuş karılarınızdan olma umumiyetle himayenizdeki üvey kızlarınız. Eğer anneleri ile cinsi temasta bulunmamış iseniz üvey kızlarınızla evlenmenizde bir mahzur yoktur. Demek ki anneleriyle birleşmek kızları haram kılar. Kızları yalnız nikah etmek de annelerini haram kılar.

17- Sulbunüzden bizzat ve dolaylı olarak gelen oğullarınızın eşleri olan gelinleriniz ki, bütün torunların eşlerini de kapsar. "sülbünüzden" kaydı ile, üvey oğullar ve oğulluklar (evlatlıklar) bu hükümden çıkarılmıştır.

18-19- İki kızkardeşle bir arada evlenmeniz, aynı şekilde biri erkek sayıldığı takdirde diğeri ile evlenmesi caiz olmayan iki kadının, mesela bir kızla halasının veya teyzesinin birlikte nikah edilmesi de iki kızkardeşin bir arada nikah edilmesi gibi haramdır. Bunun için Hz. Peygamber (s.a.v.) meşhur bir hadisinde buyurmuştur ki: "Bir kadın ne halasının, ne teyzesinin ne kardeşin kızının ne kızkardeşinin kızının üzerine nikah olunmaz", ancak eski devirlerde geçmiş olanlar başka. Onlardan dolayı sorumluluk yoktur. Çünkü bu şekilde evlenme Yakub (a.s.) şeriatında vardı. Şüphesiz ki Allah gafur (çok bağışlayan), rahim (çok merhamet eden)dir. Fakat şimdi ve gelecekte bunlar yasak ve haramdırlar.

24- Evli hür kadınlar...

__________________
Sözün kıymetini '' Lal'' olandan,
Ekmeğini kıymetini ''Aç '' olandan,
Aşkın kıymetini ''Hiç'' olandan öğren..

Alıntı ile Cevapla
 

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 58 59 60 61 62 63 64 65 66 67 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95 96 97 98 99 100 101 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 132 133 134 135 136 137 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147