ULVİ KUDSİYYEDEN RAHMANİ BİR DOST EDİNMEK
YA HANNANU ENTELLEZİ VE SI'TE KÜLLE ŞEY’İN
RAHMETEN VE İLMA
Bu mübarek ismin hassası budur ki, bir insanın kalbi ve
dili bağlanır da işlerinde şaşar ve insanların gözünde hor olur ve
hangi işle uğraşırsa bitiremez ve iyi bir sonuç alamazsa, bu
mübarek dua ile kırk gün meşgul olmalıdır.
Bunun yolu da şudur: Bu arada hayvansal gıda yememeli; şirik
yağı ile pirinç yemeli ve çekirdeği çıkarılmış kara üzüm yemelidir.
İçine biraz misk atar. Çok yemez. Halkla beraber oturmaz. Halvete
çekilir. Gece gündüz hep bu isimle meşgul olur. Kalbini ve ruhunu
toplar. Allah’ın izni ile acayip şeylere görür.
İlk haftada gayb aleminden alametler görür. Alamet de yedi
çeşittir:
Birincisi, bir hafta ve daha çok geçer de gittikçe daha çok
okursa, bütün alemi gözünün önünde görür. Hep sözü Allahla
olmalı, kalbi sadık olmalı.
İkincisi, sekizinci günde halvette iken ona ruhlardan iki şahıs
gelir. Ona, bu duadan maksadın nedir, başka bir şeyle meşgul ol.
Bundan bir zararın olmaz, derler. Sakın bunlara cevap verme.
Onlarla meşgul olma. Bu mübarek ismi açıktan oku. Bu ismi
işitirlerse kaybolur giderler. Bunlardan korkma. Eğer korkarsan
helak olursun.
Üçüncü alamet, on üçüncü günde temiz bir ev hazırla, vakitleri
bekle. Sana huma gibi yeşil bir kuş gelir. Tepene konar. Kötü sesi
ile seni rahatsız eder. Sana kanadı ile vurur. Daha bu cinsten çok
kuş gelir. Bunlardan korkma. Açıktan okumağa devam et. Senin
bu ismi okumağa devam ettiğini görürlerse, kalkar giderler.
Onlardan korkma, kalbin sağlam olsun.
Dördüncü alamet, on yedinci günde dua ile bu metotla meşgul
olursa, halvette ikindiden sonra fakir kıyafetli insanlar görür.
İçlerinde yamalı elbise giymiş biri bulunur. Alameti genç olmasıdır. Sağ yanağında büyük bir ben vardır. Hücrenin kapısından girdiği
zaman selam verir. Ona ayağa kalkmalı ve selamını almalıdır. O
şahıs yanında oturur. Sonra çok şey konuşur. Onunla meşgul
olmamalı ve duadan geri kalmamalıdır. Onun kendisi ile meşgul
olmadığını görünce kalkar gider.
Beşinci alamet, yirmi yedinci günde yanından cin ve insan kim
geçerse mutlaka içlerini bilir, okur ve tamamen kalplerindeki sırra
vakıf olur. Bunun şartı Allah la olan bu sırrı saklamaktır. Dua
tamam oluncaya kadar bu sırrı kimseye söylememektir.
Altıncı alamet, yirmi sekizinci günde dörtgen bir hat çizer,
hattın ortasına oturur. Bu mübarek ismi okumakla meşgul olur.
Gece olunca yeşil bir çıra yakar, içine büyük bir fitil kor. Çıraya
yasemin ve kokulu zeytinyağı doldurur. Bunu yedi gece yapar. O
zaman yedi veya dört nefis (ruh) gelir. Karşısına dururlar. Ona, ey
Allah’ın kulu, kalk ve hattın dışına çık. Ne istersen yaparız. Eğer
maksadın birine aşık olmuşsan onu sana getiririz. Eğer bir
düşmandan korkarsan onu helak ederiz. Eğer ilim istersen sana
öğretiriz. Ne gibi mühim işin olursa hepsini yaparız, derler. Onlara
cevap vermeli ve, ey Allah’ın kulları, başımdan gidin, benim sizinle
işim yok demeli ve bu mübarek ismi okumağa devam etmeli. Ona
ne zaman, hattın dışına çık derlerse, yerinden kalkmamalı ve
sözlerine kulak asmamalıdır. Onlardan ne zaman böyle bir şey
işitirse, kırk gün tamam oluncaya kadar bu mübarek ismi okumağa
devam etmelidir. Kırk günün sonunda halvette çok şeyler görür.
Çok kalabalık olur. Eğer gece ise meşaleler, kandiller, mumlar
görür. Eğer gündüz ise askerler görür. Her biri bir surette
görünürler. Silahları ve binekleri birbirine uymaz. O kişi bu
mübarek ismi okumağa devam etmeli, vaktine hazır olmalıdır. O
bu halde iken büyük bir kalabalık görür. İçlerinde sultan vardır.
Sultan bir canavara binmiş, eline yılanı kamçı etmiştir. Etrafında
çok adamı vardır. Ellerinde altın ve gümüş tabaklar vardır. Çeşitli
mücevherler vardır. İdaresi altında otuz bin ruh vardır. Bu mübarek
ismin sahibi geldiği zaman selam verir. Ona ayağa kalkar, elini
başının üzerine kor ve selamını kalbi ile alır. Bunun dışında bir şey
konuşmaz. Bu ismi okumaya devam eder. Sonunda sultan ona, ey
Allah’ın kulu, bu ism-i azamı okumaktan maksadın nedir? Ne gibi
ihtiyaçların varsa hepsini görelim, der. Ona cevap ver ve de ki, ey
ruhların sultanı, Allah senden yerden göğe kadar razı olsun.
Benim muradım beni askerlerinin başına geçirmendir. Ne zaman
bir ihtiyacım olursa onu görürler, bana yardım ederler. Onlardan ne istersem, Allah’ın izni ile yerine getirirler. Sen de, ey kral,
gözümden bir saat kayıp olma, der. O zaman kral onun sözünü
kabul eder. Onu askerin başına geçirir. Kral da askerler de ona
itaat ederler. Bundan sonra çok acayip ve garaib şeyler görür.
Ruhlar bütün önemli işlerde ona itaat ederler. İnsanlar ona muhtaç
olurlar. Bu mübarek ismin şerhi sayılamayacak kadar çoktur.